Gideceğimiz yer uzaktaydı.Araba ile dört saatimizi alacak olsada biz önlemimizi aldık.Yeterli yiyecek,su ve benzin.Yol boyunca müzik dinleyip sohbet ettik.Çoğunlukla da büyüler hakkında konuştuk.Çok fazla tecrubemiz yoktu ama çok fazla çalışmıştık.Çantama attığım bi kaç abur cubur bizi idare etmemişti.Çocukluk anılarmızdan konuşurken daha fazlasına ihtiyacımız olacaktı.Yol üzerindeki bi market vardı.Yavaşladık arabayı uygun bir yere bırakıp markete doğru yol aldık.
Büyük bir marketti.Doruk hemen küçük bir sepet aldı.İlk olarak çikolata reyonuna gidelim dedi.Bizde öyle yaptık fındıklı,fıstıklı,sütlü ne elimize geçerse sepete atıyorduk.Cips,kola gibi bir ton zararlı şeyle kasaya dikildik.Kasada ki kadın bize alaycı bakışlarla baksada onu ilgilendiren bir durum olmadığından ödeme yapıp çıktık.İki poşet abur cuburla arabaya bindik.
Doruk:Sence bu kadarı yeterli mi ?
Ben:Yeterli dedim ve güldüm.
Yolumuzun sonuna gelmiştik artık.Mezarlık yoluna saptık ve arabayı yol bozuk olduğundan mezarlığın gerisinde bırakıp yürümek zorunda kaldık.Hava karanlık olduğundan çok korkuyordum.Doruk bunu anlamış olduğu için sürekli beni korkutup gülüyordu.Kulübe mezarlığın yanındaydı ama biraz geride olduğu için otluk arazide yürümek zorunda kalacaktık.Pileli eteğimin bu yolculuk için uygun olmadığını geç farketmiştim.Bazı otlar gıklıyor bazı otlarsa bacakları çiziyordu.Neyse ki bu işkence pek uzun sürmeden kulübenin altına inen merdivenlere ulaştık.
Uzun,dar merdivenlerden yavaş yavaş ilerleyerek eski hapıshaneye ulaştık.Bütün koridorlar birleştiği bir yerde durduk.Çantalarımızdan büyü için gerekli malzemeleri çıkardık.Ben mumları daire şeklinde dizerken Doruk'ta yaktı.Annemin kazağını,babamınsa eski balıkçı şapkasını tam ortaya yerleştirdip ellerimizden küçük kesikler yaratarak bir kaç damla kanı eşyalara sürdük.Eşyaları yakıp büyülü sözleri söylemeye başladık.
''Fenladen bi kerse durubse şistakse derkamen fulune,fenladen bi kerse durubse...''
Uzun süre boyunca sözleri tekrar ettik.Tam yorulmaya umudumuzu yitirmeye başlamıştık ki koridor boyunca uzanan,küçük odaların kapıları açılıp kapanmaya başladı.İçeride duvarların kenarlarında aralıklarla asılmış olan meşalaleler alev aldı.Her yer aydınlanmıştı.Korkudan sözleri söylemeyi unutmuş aval aval bakınıyorduk.Benim başında durduğum koridordan sesler işittik.Koşarak koridorda ilerliyorduk.Koridorun sonunda annemle babamı demir parmaklıkların arkasında yerde baygın bir şekilde görünce gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı.
Annem hala baygındı gözleri kapalıydı.Babam gözlerini araladı bizi görünce gülümsedi.Doruk babamı kucakladı bende annemi sırtıma alıp zar zor arabaya bindirdik.Doruk hemen hastaneye gidelim dedi ve hızlıca arabayı çalıştırdı.Kısa süre içinde yakınımızda olan şeyre girdik.Hastanenin yerini öğrenmek için yolun kenarında durup yaşlı bir bayana sorduk.Hastaneye vardık.Hemen bağırıp yardım istedim.Sedyelerle hemen annemle babamı alıp hızlıca hastaneye girip annem ve babamı kontrol ettiler.Genç bir doktor hemen işi anladı.'Uzun süre aç ve susuz kalmışlar hemen serum verin' diye bağırdı.Polisler bizi hemen sorguya çektiler olan biteni anlatıp işin içinden sıyrıldık tabi büyü kısmı ariç.
Annemlerin odasının önünde çaresiz olan biteni izliyorduk.Tek kelime edemiyordum biri kolumdan beni çekeliyor iyi misin diyordu.Dönüp baktım Azra ablamdı.
Azra ablam:Bensız bazı işlere kalkışmışsınız çok üzüldüm.Nasıllar ?
Ben:Hayati bi tehlike yok ama az daha gitmeseymişiz...
Azra:Hadi çık biraz dolaşın ben beklerim.Biraz hava al o iyi gelir.
Ben:Sağol Azra abla ama...
Doruk:Hadi itiraz etme çıkalım!
Dorukla beraber hastaneden çıktık ve öylece gidiyorduk.Uzun bir gecenin ardından güzel bir öğlen vaktiydi.Arabanın camından dışarısını seyrediyordum.
Ben:Su var mı ?
Doruk:Malesef.
Ben:Neyse ileride market falan görürsek alırız.
Doruk bir şey söylemedi bende tekrar dışarısını izlemeye devam ettim.Çok yorgun,üzgün ve susamış hissediyordum.Güçlerimi öğrenmeden önce ki hayatımıyı düşündüm ne kadar güzeldi.Olan bitenden haberim olmadan yaşamak.
On dakika kadar yol aldıktan sonra bir bina görür gibi oldum.Burası bir askariyeydi.Biraz daha yaklaşınca kenarda bir tabela görür gibi oldum.Dikkat bina hasar almıştır girmeyiniz.Tam binanın önüne geldik fakat gayet sağlam gözüküyordu.Böyle bi tabela varken iki asker bekçilik yapıyordu.
Doruk:Tabelayı gördün dimi ?
Ben:Evette bunlar niye burada bekçilik yapıyor binanın terk edilmiş olması gerekmez mi ?
Doruk:Öğrenelim o zaman.
Doruk yavaşladı.Arabayı durdurup askerlere seslendi.
Doruk:Kolay gelsin !
Sıska asker ona cevap verdi.''Sağol.Bi şeye mi ihtiyacnız vardı ?''
Doruk:Evet suyumuz bitti.
Asker:Gelin biz yardımcı oluruz.
Arabayı yolun kenarına park ettik.Tel kapıdan içeri girdik.Binanın girişinde sadece biriniz diye durdurulduk.Doruk içeri girdi onu beklemeye başladım.Birden hızla birileri başıma bir şey geçirdi elimi kolumu bağladı.Ne oluyor diye bağırıyordum cevap veren yoktu beni sürüklemeye devam ettiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefesimde Ki Ses
FantasyBazı insanlar hayatlarını saklanarak geçirirler fark edilmeden nefes nefese aslında senin hayatında öyle değil mi ? yani sende korkularından kaçarak yaşamıyor musun O zaman bu kitabın her satırını dikkatle oku çünkü hayat saklanarak geçmez. Bu kitap...