Uçuruma doğru bir adım attım.İkinci adımda ayaklarımın altında hiçbir şey kalmamıştı.Gözlerimi yummuş yumrukları sıkmış,kollarımı kendime doğru çekmeye çalışsam da kontrol edemediğimden açık bir şekilde düşüyordum.Nefes alamıyordum.Çok hızlı düştüğüm için rüzgar nefes almamı engelliyordu.Gözlerimden süzülen göz yaşlarım,yüzümde ve havada kaybolup gidiyordu.Bu bir kaç saniye içinde tüm hayatım gözümün önünden geçiyordu.Doruk ve diğer herkes ama en çok Doruk.Soğuk suyun içine doğru sert bir dalış yaptım.Çok soğuk ve karanlıktı.Gözlerimi açıp suyun altında ki güzelliklere baktım.Hayatın onca kötülüklerinden saklanmış olan güzellikler.Tekrar gözlerimi yumdum.Biri sertçe belimi kavradı.Suyun kenarına sürüklendim.Yuttuğum onca su karnımı patlatacak sandım.Nefes alamıyordum.Biri burnumu sıktı ve dudaklarımdan içeri sıcacık bir nefes verdi.Tekrar ve tekrar.Yuttuğum suyu kusarak açtım gözlerimi.Yağmur yağıyordu.Gözlerimi hızla yağan yağmurun arasından bakmaya çalışarak açtım.Mas mavi iki çift göz bana hem korkmuş hemde mutlu bir şekilde bakıyordu.Doruktu bu.Ağzımdan zorla bir kelime çıktı.''Doruk''.Sonra her şey bir karanlığa büründü.
****************************
Korkudan bayılmıştım.Doruk ben o kadar telaşla çıkınca ,beni takip etmiş ve suyu kontrol ederek düşmemi engellemişti.Gözlerimi Nehir ve Sinem kardeşlerin pes pembe odalarında açtım.Beyaz duvarlar,beyaz kapı,beyaz parkeler,pembe puantiyeli halı,kalp başlıklı,pembe örtülü yatak.Herşey harikaydı fakat başımın ağrısı için aynı şey geçerli değildi.
Kapı tıklatıldı.Doruk kapıyı aralayıp,başını aradan sokup gülümsedi.Küçük bir çocuk gibiydi.İçeri yavaşça girdi.Üzerime doğru ilerledi.Yatağın kenarına güzelce yerleşti.Elimi tuttu.Yanağıma küçük bir öpücük kondurdu.Utançtan bayılacaktım.İlk önce yutkundum sonra derin bir nefes aldım.Hızla atan kalbimin çıkardığı gümbürtü mü yoksa hayal miydi.Eğer gerçekse Doruk'un duymamasını diledim.Başımı hızla kaldırıp.Titreyen elimi Doruktan çekerek battaniyemin atlına gizledim.Bir konu açmaya çalıştım.
Ben:Beni sen mi kurtardın ?
Doruk:Evet,hatırlamıyor musun ?
Ben:Tam emin değilim ama çok teşekkür ederim.
Doruk:''Ne demek'' diyerek boynunu büktü,gözlerini yere çevirdi,yere bakmaya devam ederek.''Sana bir şey olacak diye çok korktum.Artık barışalım olur mu ? Zaten hayatımız sorunlardan ibaret bir de senin bana uzak durmana yetecek gücüm yok ''.
Ben:Biliyor musun düşerken gözlerimin önünden herkes geçti.
Doruk:Peki en çok kim ?
Ben:Bu sefer yalan söylemeyeceğim.Seni gördüğüm ilk andan bugün kadar her dakika gözlerimin arkasına gizlenmiş görmemi bekliyormuş.Gülüşün bana karşıdan,başkalarının arkasından gizlenerek bakmaya çalıştığın ve benim görmemek için elimden geleni yaptığım anlar...Neyin farkına vardım biliyor musun ?
Doruk:Ürkek bir çocuk gibi bana diktiği gözleriyle '' Neyin ? ''
Ben:Bugüne kadar çok ama çok yanılmış olduğumun.Bugüne kadar hiç bir karşılık beklemeden,koşulsuz,şartsız beni sevdiğinin ve benimde seni sevdiğimin farkına vardım DORUK ! Seni seviyorum.
Kapı tıklatıldı.Nehir içeri elinde süt ve kek olan bir tepsiyle girdi.
Nehir:Hadi bakalım Doruk dışarı ziyaret saati sona erdi.Prensesimiz birazcık dinlensin !
Doruk:Nehir'in saçını çekip.''Çok konuşma''dedi ve hiç görmediğim bir neşeyle fırladı gitti.
Nehir:''Doruk ya ! Elimde tepsi var dua et diyerek'' bir bağrış koparttı.Bana kocaman ve sinsi gülüşüyle döndü.''Hayırdır.Bu çocuk genelde hep isyanlarda bugün neden bu kadar mutlu ? ''
Ben:''Bil.. bilmem ki ''diyerek kekeledim.
Nehir:Neyse sütün ve kekin bitince biraz kestir.Biliyorsun şu ölüm olaylarını.Ben gidip sofranın hazırlanmasına yardım edeyim sende biraz dinlen.Baban ve annen sonra senin yanına gelir.Yorgun olduğun için rahatsız etmek istemediklerini söylediler.
Ben:Tamam.Sana kolay gelsin o zaman.Süt ve kek için teşekkürler.
Nehir: Afiyet olsun canım.Bir saat sonra iyi bir yemek seni bekliyor şimdilik bunlarla idare et.
Odanın sessizliği içimi rahatlattı.Sıcak sütten bir yudum aldım ve kekten bir ısırık.İki dakika içinde tepsi boşalıverdi.Tepsiyi bırakmak için koridorun sonundaki odadan çıkıp mutfağa ilerledim.Karanlık ve tablolarla süslü duvarların arasından süzülerek ilerliyordum.Mutfakta adımın geçtiğini duydum ve durdum.
Sinem:Aynen bende Berene çok üzüldüm.
Nehir:Mecburuz.Artık o da bizim bir kardeşimiz sayılır.Yardım etmek zorundayız.
Sinem:Kıvanç havayı kontrol edip onların nefesini kesemezse.
Nehir:Biz ne için orada olacağız böylelikle gücü artacak.
Sinem:Beni biliyorsun korktuğum zaman elim ayağım bir birine karışıyor ve büyüye odaklanmakta güçlük çekiyorum.
Nehir:Yarın sabah deneme yapacağız.Hem Beren ikinci selestit ise o da bize yardım edecek.
Sinem:Ya güçlerini kontrol etmeyi öğrenemezse.
Nehir:Hiç hissetmedin mi ?O etrafımızda iken gücümüz artıyor.Ne kadar güçlü olduğunu hayal edebiliyor musun ?
Sinem:Evet.Peki bu kadar güç ona neden verildi ?
Nehir:Kitapta yazanları tekrar tekrar okudum.Selestit bugüne kadar en iyi kalbe ve en güçlü iradeye sahip kişiye bu gücü verecek.İşte o zaman şefranların soyu tükenecek yazıyordu...
Dinlemeye devam edemeyecektim.Tepsiyle odama geri döndüm.Masanın üzerine bırakıp,yatağıma uzandım ve uykuya daldım.
Yeşil bir ormanda kaybolmuştum.Üzerimde kanlar içinde beyaz bir elbise vardı.Koşuyordum.Elbisemin eteği bir çalıya takılıp yırtıldı.Biri bana seslendi.''Beren''.Sese koştum.Melek kadar güzel bir kadın bana doğru yürüdü.Soluk beyaz teni ,pembe yanakları,kırmızı dudakları,uzun siyah saçları ve parlak gri gözleriyle gülümsüyordu.''Korkma ! Üzerindeki kan boşa akmayacak.Al bu bıçağı.Onun kalbine sapla.Yoksa masumların çığlıkları dinmeyecek.''Altın saplı bıçağa uzandım ve birden sıçrayarak uyandım.Elimde altın saplı o bıçak vardı.Gözlerimi yumdum ve çığlık attım.Ama bu korkudan değildi.Sesimi duymalarını istedim.Bu intikam çığlığıydı.
Yaptıklarımızın her zaman bir sebebi vardır.Kimse boşa kendini yormaz.Kimse boşuna canından vazgeçmez.Hepsinin bir sebebi vardır aslında.En büyük sebep sevdiklerimizin canıdır.Ben sevdiklerim için canımdan vazgeçiyorum ya siz,ya siz geçer miydiniz ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefesimde Ki Ses
FantasyBazı insanlar hayatlarını saklanarak geçirirler fark edilmeden nefes nefese aslında senin hayatında öyle değil mi ? yani sende korkularından kaçarak yaşamıyor musun O zaman bu kitabın her satırını dikkatle oku çünkü hayat saklanarak geçmez. Bu kitap...