Annemin bana verdiği kalın kitabı aldım çok ağırdı.Dışı eski işlemeli bir metalden yapılmıştı.Kahvaltı biter bitmez odama çekildim.Hemen kitabı açıp ilk sayfasından okumaya başladım.
"Bundan 1000 yıl önce insanlık büyük bir tehlikeyle baş başa kalmıştı.Genç bir kız çok sevdiği bir genç adamdan halime kalmış fakat genç adam bebeği istememişti.Kız ne yapacağını bilemedi ve bebeğini alıp düştü yollara.Günlerce yürüdü yardım edebilecek birilerini aradı ama kimse ona yardım etmedi.Bebeğiyle geri dönemezdi çünkü kuralları çiğnemiş evlenmediği birinden bebeği olmuştu.Çok ama çok yoruldu bir denizin kenarında ,kayalarla dolu bir yer buldu.Bu kayalar bir mağaranın girişini oluşturuyordu.Yeşil,mavi,kırmızı renklerde taşlar.Biraz dinlenmek istemişti aldı bebeğini girdi mağaraya.Bebek gülümsüyordu mağara çok güzel gri beyaz saydam taşlarla çevriliydi.Mağaranın tam ortası deniz suyuyla doluydu kız suya düşmeden kenarından ilerledi.Bir süre sonra tam ortada parlak bir taş gördü.Suyun içinden çıkan bir kaya parçası onu sergiliyor gibiydi.Bu kayaya ulaşan üç yol vardı.Kız ilk yola adımını attı yol yıkıldı,ikinci yola adımını attı yol tekrar yıkıldı.Aklına bir fikir geldi aslında bu son çaresiydi.Bebeğini de alıp bu suyun içinde intihar edecekti.Bebeğine uzun uzun sarılmıştı koklayıp öpmüştü ve köprüye bir adım attı.Köprü yıkılmadı.İkinci adım,üçüncü adım derken suyun tam ortasında uzun ince bir kayaçta dimdik duran parlak taşa yaklaştı bu taş büyülü kristal selestitin ta kendisiydi.Bebeğini bu taşın hemen yanına bırakıp suya atladı ve öldü.O bebeğini çok seven genç bir kızdı bebeğine kıyamayıp onu orada bırakmıştı.
Kız aç susuz yıllarca o taşın üzerinde uyudu.Bu taş büyüsüyle kızın açlığını susuzluğunu giderdi.Kız büyüdü ,taş büyüdü sanki bir birlerine enerji veriyorlardı.Kız tam on sekiz yaşına geldi annesinin öldüğü yaşa.Birgün annesinin öldüğü saat ve dakikada gözlerini açtı gözleri üzerinde uyuduğu kristalin tıpkısıydı.Mağaradan çıktı yürüdü, yürüdü.Bir köye vardı orada evlendi çocuk sahibi oldu adını soranlara da Selestit dedi.Dört çocuğu oldu ikisi kız ikisi oğlan onlarında gözleri annelerin ki gibiydi çok geçemeden Selestit bir şey fark etti.Sesiyle insanların gözlerine odaklanıp şarkı söyler gibi konuşunca insanlar ne derse yapıyordu.Bunu anlayan bir köylü Selestite saldırdı.Selestit attığı çığlıkla adamı öldürdü.Adam kulaklarından kan gelerek can verdi.Bu olaydan sonra ailesiyle birlikte uzak diyarlara göç ettiler.Bu göç sırasında bir şey fark etti güçlerinin yanı sıra Güneş adlı kızı ateşi de kontrol ediyordu,diğer kızı Fulya suyu kontrol ediyordu,büyük oğlu Yağadur havayı,küçük oğlu Tugan toprağı kontrol ediyordu.Selestit bir gücünün daha farkına vardı o dört elementi de kontrol ediyordu ve bu çocuklarınada geçmişti. Oğulları büyüdü genç adam oldu,kızları serpildi evlenecek yaşa geldi.Onları dünyanın dört bir yanında birileriyle evlendirdi böylece soyu yürüdü gitti.Zaman geçti aralarında haberleşe bilecekleri bir yol buldular.Selestitin yazdığı bu büyü kitabında ki sözlerle birbirlerini görmeseler de bir selestit taşıyla duydular.Gelecekte onlar için olabilecek kötülüklerden rüyalarında gördükleri görüntülerle haberdar oldular.Hasta oldular ama Selestit yine bir yol bulup büyüler yazdı ve onları iyileştirdi.Bu büyü kitabı dört çocuğu için çoğaltıldı.Hepsi birden fazla çocuk yapmama yasağı aldı.Bu kitap hep soyunun devamına verildi ve yıllarca selestit soyu bu kitapla kendini korudu."Diğer sayfalarda büyüler vardı.Büyütme,küçültme,yanan bir eşyayı tekrar eski haline getirme,yaraları iyileştirme gibi bin bir türlü büyü.Sayfaları çevirdim ve bir büyü buldum laneti geri çevirme büyüsü.Sözler vardı.Bir selestit taşını avucumuza alıp bu sözler tekrarlanmalıymış.
Koşarak annemin yanına indim anneme sayfayı gösterdim.Annem bu bölgede selestit taşı bulacağımız bir yer olduğunu duymuş ama oraya giden her kimse yanarak ölmüş bu olaylar sonucunda kimse o mağaraya adımını atamamış.Umrumda bile değil.
Bu taşı bulacağım her ne pahasına olursa olsun bu laneti ailemin üzerinden kaldırcağım.
*
*
*
Akşama kadar kitapla ilgilendim.Annem yemeğe çağırana kadar kitabı elimden bırakmadım.
-Hadi Beren yeter bu kadar yemek hazır.
-Tamam anne.
Yemekten sonra odama çıkıp duş alacaktım.Biraz rahatlamaya ihtiyacım vardı.Daracık banyomun kapısını kapattım.Banyomda bir küvet,lavabo,klozet,kirli sepeti,bornoz askım vardı.Her yer ben beyaz döşenmişti.Soyunup küvetin dolmasını bekledim bu sırada en sevdiğim şarkılardan birini açtım.Su dolmuştu çok güzel ılık bir suydu.Ayağımı suya yavaşça soktum ve tüm bedenimi,ılık su beni rahatlatmıştı.Lavabonun üzerinde bulut şeklindeki aynama bakıyordum.İçınden bir el çıkmaya başladı,baş ve gövde.Korkudan olduğum yerde öylece kaldım.Yine küçük kızdı, küvetin perdesini yüzüme bastırıp beni suya daldırdı.İtmeye çalıştım ve başardım.Hemen küvetten çıkıp kapıya koştum ve merdivenlerden yuvarlanarak indim.Annem salonda televizyon izliyordu ve kız yine salonun ortasında belirdi.Annem bana çığlık at dedi.Tüm gücümle çığlık attım.Kızın kulakları kan doldu.Bana dönüp "Bir daha ki saklambaçta sende benimle birlikte kaybolacaksın" dedi ve gitti.
Annem hırkasını çıkarıp bana giydirdi.
-Bu gece Azra ablanda kalacağız.
-İyi olur
-Sen iyisin değil mi tatlım
-Evet iyim
-Çok güçlü ve başarılı bir çığlıktı diyerek güldü bende onunla birlikte.Annemle hazırlanıp çıktık yolda Doruk'la karışılaştık.
Doruk:Seninle konuşmam lazım
Ben:Tabi olur.Anne bu Doruk kasabada yaşıyor arkadaşım.Sorun yok yani sen git ben gelirim.
Annem:Geç kalma
Ben :Tamam anne !
Annem biraz uzaklaşmıştı.Doruk bana doğru döndü.
Doruk:Neden çığlık attın ?
Ben:Nasıl yani beni duydun mu ?
Doruk:Evet bu bölgede yaşayan tek selestit değilsin
Ben:Sen bir selestit misin buna inanmıyorum bana nasıl söylemezsin.
Doruk:Rüyalarına girmeye çalıştım ama izin vermedin çok güçlüsün.
Ben:Sen beni nereden tanıyorsun ?
Doruk:Ben bir büyü yaptım gelecekle ilgili ve seni gördüm sonra taşındığın şehre seni ziyarete geldim.Azra ablayla konuşup anneni arayıp buraya gelmenize ikna ettim böylece seni daha iyi koruyabilecektim.
Ben:Sen beni niye koruyacaksın ki?
Doruk:Gelecekte bi çok kez hayatımı kurtardığını gördüm.
Ben:Pekala bana iyilik mi yapmak istiyorsun selestit taşı bul
Doruk:Bu bölgede bir mağarada var fakat ben elementleri kullanmakta senin kadar güçlü değilim bir kez denedim ama iki dakikadan fazla dayanamıyorum.
Ben:Element mi ben hiç bir elementi kullanamıyorum.
Doruk:Ben Fulyanın soyundanım su elementini kontrol gücüm var.Senin büyük annen Güneşin soyundanmış ve çok güçlüymüş ama senin annen bu gücü nasıl kontrol edeceğini öğrenmekle zamanımı harcamak istememiş ve bütün gücünü sana vermiş yani bana büyükannem anlattı.
Ben:Yani ben ateşi kontrol edebili rmiyim ??
Doruk:Yok edemezsin ben kaç saattir ne anlatıyorum.Senin annen sana hiç mi anlatmadı
Ben:Doğru zamanı bekliyordu sanırım.
Kalbim çok kırılmıştı,gözlerimin dolduğunu hissettim.Dorukta bunu farkedince elimden tuttu ve gözlerime baktı.
Doruk:Özür dilerim ben seni kırmak istemedim hadi gel seni Azra ablana bırakayım.Bu ara numaranı verirsen konuşuruz.
Telefonumu çıkarıp uzattım.Azra ablanın evinin önüne gelince bana doğru eğildi ve beni kendine doğru çekip kucakladı.Hemen geri çekildim çok utanmıştım.
-İyi akşamlar
-Sanada iyi akşamlar
-Mesaj atarım
-Bekleyeceğim dedi ve gülümsedi.İçeri girdim annemlerin yanına gider gitmez üzerime atladılar.O çocuk kim, sen tanımadığın insanlara nasıl güvenirsin gibi bir ton soru sordular yorgunum yatacağım sonra konuşuruz dedim ve salondaki koltukların birine kıvrıldım.Doruk mesaj bekliyordu iyi geceler yazıp ve bir tanede gülücük koyup uykuya daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefesimde Ki Ses
FantasyBazı insanlar hayatlarını saklanarak geçirirler fark edilmeden nefes nefese aslında senin hayatında öyle değil mi ? yani sende korkularından kaçarak yaşamıyor musun O zaman bu kitabın her satırını dikkatle oku çünkü hayat saklanarak geçmez. Bu kitap...