Bıçak

31 6 0
                                    

Kaybeden insanlar ağlamaz aslında,kazanan insanlar ağlar.Çünkü her damla göz yaşında alınan dersler ve gerçekler yatar.

Doruk'ta çıkıp gitmişti hayatımdan.Bir sır daha açığa çıkmıştı.Aşkta şansım yoktu.Aslına bakılırsa benim hiç şansım yoktu.Aşkın verdiği mutluluk çikolatan aldığımız o ilk muazzam yudum gibiydi.Öncelikle ısırdığımızda çıkan o ses,ağımızda eridiğinde bize verdiği haz ve damağımızda kalan tat.Benimde aşk sandıklarım çikolatadan alacağım bir kaç dakikalık tat gibiydi.Uzun sürmüyordu.

Doruk öylece çekip gidince ne aradım ne sordum.Utanıyordum sanırım.Onunla alay etmiş gibi olmuştum.Özür dilemek istedim aslında ama etsem ne olacaktı ki.Fadıl onu kurtardığımız için teşekkür edip ailesinin yanına döndü.Kıvanç hala benimle birlikte hastanede annemle babamın iyileşmesini bekliyordu.Neden bekliyor diye  sormaya yanaşamadım.Korktuğumdan olsa gerek.Değişik biriydi sert,cesur,gizemli.İçimde ona karşı garip hisler vardı,sanki daha önceden tanışıyormuşuz gibiydim.

Uzun hastane koridorunun en başındaki,küçük odada kalıyorduk.Annemle,babamın yatakları zor sığıyordu ama sığıyordu.Beyaz duvarlar camdan yansıyan ışığın etkisinden dolayı gözlerimi kamaştırdı.Bizim kaldığımız oda ayrıydı o yüzden burada sadece iki ahşap sandalye vardı.Duvara montelenmiş televizyon sessiz sessiz bir şeyleden haber veriyordu insanlara.Acaba bu insanların ne kadar umrundaydı.Birde minik hasta dolabımız vardı.İçi boştu.Gözlerim kapanıyordu.Gece boyunca Doruk arasın diye beklemekten gözüme uyku girmemişti.Ya beni hiç aramaz sormazsa ne yapardım diye düşünüyordum.Kapıya doğru bakıyordum.Hızla beyaz bir şeyin geçtiğini görür gibi oldum.Yerimden doğrularak koridora çıktım.Merdivenlerde yine aynı şey ben anlayamadan kayboldu.Hızla merdivenleri indim.Hala o şey ilerliyordu.Bodrum kattaydım yani morgda.

Hızla nefes alıp vermeye başaladım.Terliyordum.Bu sefer o beyazlık tam morga girdi.Yavaş yavaş gittim.Kapıdan içeri girdim ve bir adım atar atmaz kapı kapandı.Çığlık atmaya başladım.Yardım edin diye bağıyordum.

-Şşştt.. Sessiz ol.

Delirecektim her yerin ölülerle dolu olması yetmiyormuş gibi eskiden bana musallat olan o hayalet karşımda sırıtıyordu.Ağlamaya başladım.Elim ayağım buz kesildi sanki.

-Ben sana kötülük ettim sense bana o acı veren def etme büyülerinden yapmadın.Kendimi sana affettirmenin bir yolunu buldum.

-Nieie..ne ...ne ..yo.. yoo..yolu ... ne yolu ?

-Sen en güçlü selestitsin.Dört elementide kullanabilirsin.Eğer başka bir sorun olursa ismi mi haykırman yeter 'Selen'.Hadi görüşürüz.

Bayılacaktım kız bana bunları söyler söylemez kalbolmuştu.O kaybolur kaybolmaz kapı açıldı.Hemen kendimi annemlerin yanına attım.

Kıvanç:İyi misin ?

Ben:Hayır hiç iyi değilim.

Kıvanç:Ne oldu ?

Ben:Bir hayalet bana benim dört elementide kullanabildiğimi söyledi desem delirdiğimi düşünmezsin dimi?

Kıvanç:Ne! Bu nasıl olabilir.Selestitin soyundan gelen hiç kimse buna çocuklarıda dahil bunu başaramamış sen nasıl yapacaksın ki ?

Ben: bilmiyorum Kıvanç bilmiyorum !

Kıvanç:Özür dilerim.

Ben:Hayır ben özür dilerim sadece biraz yorgunum.Sonra konuşalım biraz dışarı çıkıp hava almak istiyorum.

Kıvanç:Birlikte gitsek sorun olur mu ?

Ben:Hayır olmaz.Hadi hastane hvasından başka bi hava soluyalım.

Dışarısı çok güzeldi.Hala kendime gelemezken bu havanın güzelliği bana korkumu unutturmuştu.Yeni güçlerimin anlamı neydi acaba.Hergün çözülmesi gereken bir sırla karşılaşıyorduk.

Kıvanç'ın kumral saçları güneçte parıldıyordu.Ona bakarken bir an Doruk geldi aklıma.Ne zaman bunalımda olsam hep yanımda olurdu.Şimdiyse yoktu.Bu düşünce fırtınasının tam ortasında yapayalnızken bir ses işittim.Bir kadın üzerime doğru koşarken küçük manavın tezgahını yıkmıştı.

-''Yapacaklarına son vereceğim'' sözlerini duyarken göz göze gelmiştim kadınla.Karnımdan içeriye sert bir bıçak darbesi aldım.İlk öcelikle çok acıttı fakat daha sonra acı falan hissetmiyordum.Yere yığıldım.Kıvanç bana sarılmış etrafa haykırıyordu.Ona gülümsedim ve gözlermi yumdum.

Nefesimde Ki SesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin