sekizinci sayfa

1.4K 160 252
                                    

lumos.


lütfen bolca yorum bırakmayı unutmayın, benim için düşünceleriniz çok önemli. 

iyi okumalar! 🤍

***

bölüm şarkısı: andrew belle - pieces.

there's too much broke to feel this,well, i love you, i love you

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

there's too much broke to feel this,
well, i love you, i love you.
and all of your pieces.

***

Bir gün. Yalnızca tek bir günleri kalmıştı bu büyülü şatoda geçirecekleri. Regulus bunu duygusallaştırmıyordu, hatta sonunda kurtulacağı için memnuniyet duyuyordu fakat Freya'nın içinde bir burukluk vardı. 

Hogwarts, herkes için özel bir yerdi fakat bazı insanlar için; çok daha önemliydi. Ev gibiydi. Yuva gibiydi. Bu kişilere hem Freya hem de Regulus dahildi fakat Regulus için işler biraz daha farklıydı. 

Hogwarts, onun için kendi evinden daha sakin bir yerdi. Bunu seviyordu çünkü kendi evinde annesi ile babasının aksi tavırlarıyla her gün yüz yüze geliyordu.  Abisinin huysuzlukları, yaramazlıkları ve sinir bozucu halleri, annelerini epey kızdırıyordu. Neyse ki Sirius Black, 4. sınıfın yaz tatilinde evden kaçmış ve Potterların yanına taşınmıştı. Bunun Regulus'u memnun etmesi gerekiyordu. Mutluluktan havalara uçmalıydı belki de.

Ama hayır.

Öyle olmamıştı.

Çocuk, büyük olanı özlemişti. Onu yürekten seviyordu ve bunu geç fark etmişti. Çocukluğunda birlikte en çok eğlendiği oyun arkadaşıydı Sirius, nasıl sevmezdi ki?

Sirius'un gidişinden sonra, evi daha da çekilmez bir hal almıştı. Annesi, Walburga Black, büyük oğlunun ihaneti ve yiğeninin bir muggle ile evlenmek için aileyi terk etmesinden sonra iyice aksi, huysuz birine dönüşmüştü. Babası ise hepten bir şeytana dönüşmüştü. Yine de kendisini en çok yıpratan annesi oluyordu. Bu yüzden Regulus, Hogwarts'ta aradığı sakinliği bulabiliyor, abisini görebiliyor ve kendini canlandırabilen nacizane kişiye yakın olabiliyordu. Buradayken kendini her zaman olduğu gibi gergin hissetmiyordu. 

Ancak artık durum farklıydı. 

Artık okuldaki iki laf taşıyıcıdan biriydi ve stresli bir ruh halindeydi. Abisi okuldan gideli 1 seneyi geçmişti ve çıkacağı yolculukta yanında kendini iyi hissettiren kişi de olacaktı. 

Onu buraya bağlayan hiçbir şey kalmamıştı.

Freya ise, Lori Malikanesi'nin stresli havasından çocukluğundan beri nefret eden biriydi. Karanlık tarafı seviyordu çünkü bunun içine doğmuştu. Bunu benimsemişti, benimsetmişlerdi. Fakat son 2 senedir, yaşamak istediği hayatın başkalarının hizmetinde olmadığını, dahası büyücülük dünyasına hakim olan şen havayı sevdiğini fark etmişti. Eğer karanlık taraf, yönetimi ele geçirirse ve Hogwarts'a sızmayı başarırsa, Hogwarts bir asker kampından farksız olurdu. Bunu istemiyordu ve bunu istemediğini çok geç fark etmişti. Bu yüzden kolundaki işaretin, dışarıda, karanlık taraftakilerin arasında kendisini koruduğunu biliyordu. Belki derisini söküp atabilir ya da işaret görünmeyene kadar kolunu yakabilirdi ama bu sadece bir ayıbın üzerini örtmeye çalışmak olurdu. Bu hainlik, kanı bozukluk olurdu.

six feet under | regulus blackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin