Liam evin içinde dolanıp duruyordu. Evdeki erzağı, şampuanı, tuvalet kağıdını kontrol etti. Kafasının içinde bir türlü bu ayın sonuna onu çıkaracak bütçe planını kuramıyordu.
En son tezgahın önünde oturup evde kalan son dolu kavanozu elinde tutuyordu. İçinde, kavanozun çeyreğini dolduracak kadar un vardı.
Yağda kızartırsa ve günlük yediği öğünleri de azaltırsa en fazka bir iki gün daha götürürdü onu.
"Ah Louis..."dedi kavanozu iki bacağının arasına koyup. "Yaşlı Bruno sadece seni gözden çıkarmalıydı .."
"Selam!"
Liam, Zayn'in sesi ile irkilip arkasına baktı. Yine ondan izinsiz evine girilmişti. Arkadaşları ile arası bozulduğundan beri pencereleri kapalı tutmaya çalışıyordu ama üst katta açık unuttuğu pencereden girmişti.
Bugün soyunma odasında yaşanan tuhaf olaydan sonra Zayn tek laf etmeden çekip gitmişti. Liam ise sanki onu da Harry'i de ayartmaya çalışan sapık biri gibi göründüğünü düşünüyordu.
Hemen kavanozu dolabın içine koyup ayağa kalktı.
"Ne oldu?"
Zayn üzerindeki siyah tişörtün eteğini tutup havalandırdı. Saçları bile terden sırılsıklam olmuştu. Yüzünün bir çok yerinde yara açılmış, çenesinde ve parmaklarında kurumuş kan duruyordu.
"Ne yaptın sen?"dedi Liam, Harry'e bi zarar vermiş olmasından çekinerek. Zayn tişörtünü çıkardı ve sandalyenin üzerine attı. Yüzünde rahatlamış bir ifade vardı. Sandalyeye otururken gözüyle içerdeki masayı işaret etti. Liam telaşla başını içeri uzattı.
Masanın üzerinde Louis'in Bruno'da bırakmak zorunda kaldığı ama bırakmak istemediği teyp duruyordu.
"Bu ne?!"dedi Liam, ne olduğunu biliyordu. "Bruno'dan mı çaldın?"
"Yoo, koca kıçlı Donald Doris'in teybiydi zaten bu. Ondan aldım."dedi gururla. Hâlâ nefes nefeseydi. Belli ki çocuğu hem dövmüş hem de döverken yorulmuştu. Tişörtünü alıp koltuk altlarına vurdu. Terini silerken Liam yüzünü ekşiterek ona bakıyordu.
"Çocuğun bu, onun malı. Git geri ver ona."
"Olmaz. Louis'e vereceğim. Onu ayrıldıktan sonra aramadım, şimdi aramamı bekliyordur o. Ama ben evine gideceğim birazdan. Ona vereceğim bunu."
Liam oldukça huzursuzdu Zayn ile konuşurken. Hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu Zayn ama onun tarafında olaylar bu yönde ilerlemiyordu.
Ona bakarken içi gidiyordu Liam'ın ama aynı zamanda artık bakışlarının bile onu rahatsız etmesinden korkuyordu.
"Güzel bir düşünce ama keşke çalmak yerine biraz biriktirdiğin parandan ayırıp yeni bir tane satın alsaydın."dedi, masaya doğru yürürken. Ama Louis'in böyle bir şeye takılmayacağından emindi.
"Onu da yaptım."dedi ve ayağa kalktı. Liam'ın peşinden masanın başına gitti. Arka cebinden bi kutu çıkardı ve kapağını açtı. Siyah kutunun içinden gümüş renkli bi saat çıkardı.
"Çalıntı değil bu."dedi. Bu seferki o kadar da gururlu çıkmamıştı. Hatta biraz utanmıştı bile. "Ama parasını söylemem."
"Ne için bu?"dedi Liam saate hayranlıkla bakarken.
"Kırdığım bi başka kalbi onarmak için."
Liam başını kaldırıp Zayn'in gözlerine baktı. Belki bir yıldır çocuklara para biriktirip kendine bi saat almaktan bahsediyordu. Ucuz da olsa, sıfır bir saat takacaktı. Özellikle gümüş rengi demişti ve Zayn bunu unutmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Swagmaster From Doncaster // Larry
FanfictionLouis, küçük çetesi ile Doncaster'ın içinden geçen, azgın, çapulçu, başıboş bir çocuktur. Hem aralarına yeni gelecek parlak bukleli Harry'i kabullenmesi zaman alacaktı hem de ona duyduğu hisleri.