Gözleri ağlamaktan şişmişti Zayn'in. Liam'ın onun eline verdiği sıcak kupayı iki eliyle tuttu. Ağlamaktan zonklayan başının ağrısı hala geçmemişti.
Liam, bacağını altına alıp yanına oturdu. İkisi de yatakta, pencereden dışarı bakıyordu. Konuşacak çok şey vardı ama aynı zamanda da konuşacak her şeyi konuşmuş gibiydiler. Zayn, tüm içini dökmüştü. Babasına olan öfkesini, kırgınlığını; annesine olan hayal kırıklığını, onlarda yaşattığı hayal kırıklığını... Her şeyin sonunda ailesinin vereceği tepkiyi tahmin etmiş olsa dahi sahipsiz hissi bok gibi hissettiriyordu.
"Bebeğim.."dedi Liam, elini onun ensesine götürüp. "Onlara da hak ver ama. Sen de ilk zamanlar onlar gibi düşünüyordun. Bu onların kötü kalpli olduğunu göstermez. Yalnızca cehalet insanda korkuya yol açar. Bilmedikleri şey onları ürkütüyor. Eşcinsellik kafalarına sadece günah, sapkınlık olarak kodlanmış. Bunun da aşk olabileceğini hiç öğrenmemişler."
"Biliyorum.. Sadece ağır geliyor. Artık yüzlerine her baktığımda bugünü hatırlayacağım. Ki bir daha onları görebilirsem tabi.."
"Tabi ki göreceksin!" Liam eğilip yanaklarından öptü. Sonra yüzünü avuçlarının arasına alıp aşkla baktı ona. "Seni anlamıyor olmaları seni sevmedikleri anlamına gelmez."
"Kovdu beni! Nereye gittiğimi bile merak etmiyor. Benden tiksiniyor!"
"Hayır! Sadece senin günah işlediğini düşünüyor. Onun hayatı için sapkınlık olan bu yola saptığından kendini suçluyor. Aslında kızdığı bile sen değilsin."
"Onun adına konuşuyorsun. Yapma..!"
Liam onun ensesine kadar uzayan saçlarını okşamaya devam ederken, dudağını yeniden yanağına götürdü. İki üç öpücük aldıktan sonra;
"Bugünler çok zor olacak ama geçip gittiğinde, geriye dönüp baktığında her şey çok berrak olacak. Ama şimdi senden üzülmemeni bekleyemem."dedi, kısık bir sesle.
Zayn kenardaki komodine kupasını bırakıp Liam'ın kolunu çekti. Onu kucağına devirip kolları arasında sardı. Liam yerini çok beğenmişti. Kocaman bir gülümseme ile yerinden hoşnut, Zayn'in kucağında, Zayn'in kocaman kahverengi gözlerine bakıyordu. O kirpiklerin altında ona o kadar parlak bakan gözler varken, hiçbir şey onu mutsuz edemezdi.
Zayn kucağına yatırdığı sevgilisinin yüzünde parmaklarını gezdirdi. Kaşlarında, gözlerinde, şakaklarında ezberlemek ister gibi ağır ağır çizgiler çizdi.
"Biz hiç ayrılmayacağız ama.. ha?"
Liam başıyla hızlı hızlı onayladı.
"Beni hep seveceksin, değil mi?"
Liam yeniden başıyla hızlı hızlı onayladı. Çok neşeliydi.
"Beni anlayacak, koruyacak, sevecek, özleyeceksin...?"
Liam gözlerini kıstı.
"Özlemek?"
"Mesela okuldayken.. Evde ben seni bekliyor olacağım. Ya da işte deli gibi para kazanmaya çalışıyor olacağım. O sırada beni özlemeyecek misin?"
Dudaklarını büktü.
"Bilmem. Çok kısa bir süre gibi geldi. Sen beni özler misin?"
"Seni cebime koyup gittiğim her yere götürmek isterim. Bir an olsun senden ayrı olmak istemem. Yan odaya bile gitsen seni özlerim."
Liam bunları dinlerken salladığı ayaklarını, daha da neşelenip hızlandırdı. Gülümsemesi genişledi. Zayn'e daha sıkı sarıldı.
"Ben de özlerim.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Swagmaster From Doncaster // Larry
Fiksi PenggemarLouis, küçük çetesi ile Doncaster'ın içinden geçen, azgın, çapulçu, başıboş bir çocuktur. Hem aralarına yeni gelecek parlak bukleli Harry'i kabullenmesi zaman alacaktı hem de ona duyduğu hisleri.