25-) Çay

1.4K 118 260
                                    

Niall, Liam iyi geceler dedikten çok sonra bile Harry ve Louis hakkında sorular sormaya devam etti. Devreleri yanmış gibiydi. Olanları yavaş yavaş hazmetse dahi onun için çok ağır olan gerçekleri tek sefede yutmuştu.

Liam sonlara doğru yalnızca ufak seslerle sorularına cevap verince uyumaktan başka çaresi kalmamıştı.

Niall'ın uyuduğunu fark eder etmez Liam yataktan kalktı. Aynadan ufak bir kendini kontrol edip odadan çıktı. Sessizce Zayn'in odasının önüne geldi. Louis'in hala Harry'nin odasında olmasını umarak kapıyı hafifçe araladı. Başını içeri soktu. Zayn beline sardığı havlu ile yatağın ucuna oturmuş telefonuna giriyordu. Liam, onu fark etmediği birkaç saniyeyi sevdiği çocuğu seyrederek geçirdi.

"Gelebilir miyim?"dedi fısıldayarak. Zayn başını kaldırıp geldiğini fark edince hemen telefonu kapatıp heyecanla ayağa kalktı. Saçlarını düzeltip absürt bir dağınıklığı olup olmadığını kontrol etti.

"Tabi ki!"

Liam ardından kapıyı kapattı ve yüzünde dudağını ısırarak gizlemeye çalıştığı ifadesi tüm yüzüne yayılırken yatağa ilerledi. Parmak uçlarında oraya varıp oturdu.

Zayn, onun yatağına oturduğunu görünce yutkundu. Hemen yanına ilerledi. Yanına, neredeyse bitişiğine oturdu.

"Ne oldu?"dedi heyecanla.

"Hiç. Sana bakmak istedim."

"Ne için?"

"Öyle. İçimden geldi. Gelemez mi?"

"Gelsin! Tabi gelsin! Hep gelsin! Canın ne zaman isterse o zaman gel bak bana."

Liam kıkırdadı. Başını onun omzuna yasladı. Zayn, onun bu çocuksu sevgili tavırlarına hiç alışık değildi. Donup kaldı. Ya kavga ediyor ya da sevişiyorlardı. Bu bir ya da iki kez yaşadıkları sayılı romantik anlardan biriydi.

Liam, Zayn'in kucağında duran ellerinin arasına koydu elini. Zayn'in tutmasını bekledi. Zayn yavaşça parmaklarını okşadı. Teker teker, tanımak ister gibi. Ezberlemek ister gibi. Elini tutup parmaklarının arasına geçirdi. Liam sıkıca tutunca o da sıkarak karşılık verdi. İkisinin de gözleri ellerindeydi.

"Bu sabah söylediklerinde ciddi miydin?"

"Beraber yaşamak ile ilgili olanlar mı?"

"Yani. Londra'ya taşınmak, beraber bir hayat kurmak.."

"Şartları olgunlaştırsam tabi ki."

Liam'ın nefes alışverişinden bile hemencicik üzüldüğünü fark etti. Başını eğip onun yüzüne baktı.

"Sona geldik Liam. Finale çok yakınız. Mutlu son istemiyor musun?"

"İstiyorum tabi ki."

"Ben de istiyorum. Ama hem Jelena için hem de ailem için bana zaman vermek zorundasın. Yapmayacağım demiyorum. Jelena ne derse desin, babam ne derse desin yanında olacağım. Tek sorun, annem gitme derse ne yapacağım?"

Liam, onun adına verebileceği bir karar olmadığının farkındaydı. Özellikle ailesi ile arasına girmeye hiç hakkı yoktu. Tek istediği buydu. Sorunsuz ve gönül rahatlığı ile hayallerindeki hayatı yaşamak.

"Sence... ben de başvurmalı mıyım?"

"Üniversiteye mi?"

Liam başını kaldırıp çenesini omzuna geri yasladı. Zayn sıkkın bir ifade ile Liam'ın eli ile oynamaya devam ediyordu.

"Senin başvurduğun değil elbet. Orası beni kabul etmez. Daha... şey bir yer. Bölüm olarak da üniversite olarak da. Ortalamam çok düşük, sen de biliyorsun. Aslında kabul eden olmaz. Ama ne biliyim.."

Swagmaster From Doncaster // LarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin