Louis'i yüzüstü yatağa fırlattı. Ayakkabılarını teker teker çıkarıp ikisini de odanın dışına fırlattı ve geri dönüp Louis'in yataktan sarkan vücudunu iteklemeye çalıştı. Yolun yarısına kadar az çok idare eden Louis, artık tamamen gevşemişti. Alkol ile gözleri kaymış, bedenini taşıyamayacak noktaya gelmişti.
Harry, onun elbiselerini çıkaramayacağını bildiği için yalnızca ayakkabılarından kurtulmuştu.
Harry onu yatağa yatırdıktan sonra her zaman Louis'in yattığı yer yatağına oturdu. O yanında uyuklarken bu gece olanları düşündü. Liam'ın Zayn'e, Zayn'in de Liam'a ne kadar yakıştığını düşündü.
Birbirini seven iki insanın bu hayatta denk gelmesi kadar mucizevi bir şey olamaz. Sevdiğin birinin seni sevmesi ne kadar büyülü bir olay. Sanırım şimdiye kadar beni seven kimseyi sevmedim.
Başını yana çevirdi. Yüzüstü yatağa kapaklanmış, yüzü ona dönük Louis'e baktı. Çoktan sızmıştı. Şimdi kapalı olan mavi gözleri düşündü.
Ona nasıl baktığını fark etmişti Harry. O baygın, kendinden geçmiş bakışları eski sevgilinde de hatırlıyordu. Yine aynı şeyleri yaşamak istemiyordu. Sevmediği birinin ilgisine maruz kalmak ona ızdırap gibi geliyordu. Ama artık eskisi gibi değildi. Bu kasabada kimse ona eskisi gibi davranmıyordu. Herkesin ona aşık olduğu mekanlar, partiler, davetler, arkadaş grupları geride kalmıştı. Ama şimdi eski sevgilisi gibi bir çocuk vardı karşısında.
Yine takıntılı bir serseri ile uğraşmak istemiyordu. Duygularını nasıl göstereceğini bilmeyen, kaba ve geri kafalı bir çocuk. Dinledikleri müzikten, izledikleri filmlere, hayat tarzına kadar hiçbir noktaları uyuşmuyordu.
Sevmeyi beceremeyecek kadar kaba ve cahil birine benziyordu.
Belki de yanılıyorum... Yalnızca sarhoş ve kendinden geçmiş birinin bakışlarıydı onlar. Bana ilgi duymuyordur.
Louis uykusunda inlemeye başlayınca Harry kafasının içinden gerçek dünyaya geri döndü. Kaşları çatılmış huzursuz bir yüz ifadesi belirmişti.
Nefes alışverişleri hızlanmıştı.
Kâbus görüyor diye düşündü Harry. Onun bir çok kere görünmeyen yaralarının yansımasını gözlerinde fark etmişti. Neye üzüldüğünü hissediyor gibiydi.
Yıllardır beraber olduğu arkadaşları ile olan ilişkisi için korkuyordu. İşini kaybettiği için. Yaşadığı zorluklar ve şoklar için.
Harry yavaşça avcunu onun başına götürdü. Sıcak yüzüne dokundu. Acısını hissediyordu sanki.
Harry'nin dokunuşu ile birden nefes alışverişi hafifledi. Normale döndü. İnlemesi kesildi.
Sanki Louis'in kabusu onun kabusu gibiydi. Onun gibi gözlerini kapadı ve oturduğu yerden başını Louis'in yastığına koydu. Aklında babası, ihaneti, eski arkadaşları ve yeni boktan hayatı şerit gibi geçti.
Louis'in nefesini kendi yüzünde hissediyordu. İkisi de güçlü görünüp bu kadar acıyı gizlemekten çok yorulmuştu.
Louis'in alnı onun alnına değdi. Harry hemen uyanık olmasından korkup gözlerini açtı. Ama hala derin bir uykudaydı. Kabusu bitmiş ve ona ilaç gibi gelen Harry'e temas etmişti.
Harry hiç düşünmeden oturduğu yerden kalktı ve yatağın üzerine çıktı. Yavaşça, yatağı sarsmadan onun yanına uzandı. Kendini, eskideki ilgiyi görmediği için ezik ve çirkin hissediyordu. Liam da ona burun kıvırmış ve Harry'nin normalde yolda görse yolunu değiştireceği bir dağ ayısını ona tercih etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Swagmaster From Doncaster // Larry
FanficLouis, küçük çetesi ile Doncaster'ın içinden geçen, azgın, çapulçu, başıboş bir çocuktur. Hem aralarına yeni gelecek parlak bukleli Harry'i kabullenmesi zaman alacaktı hem de ona duyduğu hisleri.