5-)Sıcak Yeşil

1.2K 131 270
                                    

Louis gece saat on bire kadar dışarıda gezdi. Yarının pazartesi olduğunu, erken kalkması gerektiği için şimdi eve gidip yatması gerektiğini biliyordu. Ama annesinin tepkisini, o çocuğun yüzünü görmek istemiyordu. Belki Johannah neler döndüğünü bilmiyordu, belki Gigi'nin söylediği gibi kimseye bir şey anlatmamıştı ama Louis'in içinde onu rahatsız eden başka bir şey daha vardı.

Louis'in adımları onu Eleanor'un yanına götürmüştü. Şu an Niall ya da Stan'in yanında olup onu övmelerini dinlemek istemiyordu. Sırtının sıvazlanmasını istemiyordu. Yaptığı şeyden gurur duymuyordu. Aynı şekilde onu eleştiren Liam'a da ihtiyacı yoktu. En kötüsü ise Zayn'di. Onun o bakışlarına tahammül edemiyordu. Zayn kendine kızıyordu ama Louis ona baktığında daha da sinirleniyor ve yaptığı şeyi savunmak istiyordu.

Evin önüne geldiğinde telefonda onu arayıp aşağı inmesini istedi. İyi olmadığını ve konuşmak istediğinden bahsetti. Kız yıllardır bu anı beklemiş gibi hemen geleceğini söyledi ama hazırlanıp kendini makyaja boğması için en az on dakika almıştı. Aşağı iner inmez onun boynuna atladı. Sıkıca sarıldı ve dudaklarına yapıştı.

"Ne oldu? Kim benim ayıcığımı üzdü?"dedi, çocuk taklidi yaparak.

Louis'in ona derdini anlatma isteği bir anda yok olmuştu. Yine de Eleanor çat pat Jelena'dan olanları öğrenmişti. Kolunu onun boynundan çekmedi;

"Yoksa benim güzel mavi gözlü sevgilimi evindeki o aptal çocuk mu üzdü? Gigi bana anlattı.

"Evet. Baya haşladı bizi. Beni de Zayn'i de."

"Ben asla seni yargılamam. Bence hak etmişti."

Louis duraksadı.

"Niye? Niye hak etmişti?"

"Bilmem. Sen yapmışsan, hak etmiştir işte."

Louis derin bir iç çekti. İçinde yaşadığı bunalımı ve kargaşayı birine anlatırsa belki önünü temizler ve daha net görebilirdi. Ama bunu anlatabileceği biri yoktu etrafında.




Eve geri döndü. Herkesin uyumuş olmasını dilediği bir saatte. Ama kapıdan dahi kız kardeşlerinin bağırışlarını duyabiliyordu. Derin bir iç çekti. Ağır ağır çaldı kapıyı. Yapacağı açıklamayı düşündü.

Üç maymunu oynamaktan başka bir şansı yoktu. Belki çocuk adını vermedi ama annesi eğer Liam adını duymuşsa hikayenin içinde, ucunun Louis'e değdiğini de tahmin edecekti.

Kapıyı Harry açtı. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Louis şok olmuş gibi onun suratına bakıyordu. Evde en az on gün onun muşmula suratının asıklığını izleyeceğini zannediyordu.

"Hoşgeldin."dedi ve içeri geçmesi için kapıyı biraz daha açtı. Louis içeri girmeden önce bir adım ona yaklaştı. Sessizce;

"Birine bir şey anlattın mı?"dedi. Sesi beklediğinden daha tehditvari çıkmıştı. Harry'nin yumuşak gülümsemesi yok oldu ve dudakları açıldı. Şaşkın sahte bir yüz ile;

"Neyi?"dedi. Louis duraksadı. Yutkundu. Bir süre bekledi. Çocuk onu mu tartıyordu yoksa ciddi miydi onu kontrol etti.

"Aferin."dedi ama hala şüpheyle bakıyordu. Evin içine girdi ve ardından kapıyı kapattı. "Uslandın demek ki? Ne anlattın?"

Harry kapalı kapıya yasladı omzunu. Kollarını birbirine doladı. Louis'in keskin gözlerine meydan okurcasına bakıyordu.

Aralarında bir nefeslik bir mesafe vardı. İçeridekilerin onları duymayacağı bir tonda;

"Uslandım, abicim."dedi. Louis ürperdi. Çocugun, yüzüne değen sıcak nefesi ile dişlerini sıkmıştı. "Buranın en büyüğü, en güçlüsü, en kötüsü sensin. Bana bulaşmayın lütfen. Ben de siz haydutların ayağına bir daha basmamaya çalışacağım."

Swagmaster From Doncaster // LarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin