Bakugou kamera kayıtlarını gördüğünde gerçekten çıldırmıştı. Denki gibi hafif de değildi, onu ben bile tutamadım.
Ama farklı olan birşey vardı, o aşağı inmiyor, Benim odama çıkıyordu. Odaya geldiğinde konuştu.
-Aşağı indir beni.
-Ha? Ben kendi kilomdan ağır insanları taşıyamam.
-O zaman şu mükemmel tüylerinle indir?
-...Neden?
-O gerizekalıyı bulacağım.Ona karşı gelemezdim, dediği gibi onu indirdim. Sonra yanına indim.
-Napıyorsun?
-Seninle geliyorum.
-Gelmeyeceksin.Olan uzun sessizliğin ardından yurdun duvarlarından atlamıştık.
-Lov'ın yerini biliyor musun?
-Y...yani b-ben Ummm... H-Hayır!
-Yalan söylemeyi hiç beceremiyorsun. Neredeler?
-En sonki konumlarını değiştirmişler, kısaca bilmiyorum.
-Dabi'nin yerini biliyor musun?
-Aaa, bende Instagram'dan ekliydi, bakmam lazım.
-Peki.Şansıma konumunu açmıştı.
-Hosu'da
-Bizim okuldan baya uzakmış, oraya en hızlı nasıl gidebiliriz?
-Ben giderim de sen?
-Beni yine tüylerinle uçuramaz mısın?
-Kulak zarların patlar, bende o kulaklıklardan sadece bi tane var.
-Sıradan kulaklıklar olmaz mı?
-Olur aslında.Yurda geri döndük ve kulaklıkları aldık, dışarı çıktığımız gibi benim Baku'yu yakalamam bir oldu.
Hosu'ya vardığımızda bir ara sokağa girdik. Dabi'nin orada olduğundan emin olduğum bir sokağa.
Doğruyu söyleyeyim, ondan korkuyorum. Sadece ona hesap sormaya gidiyorum. Herhangi bir şey yapmaya kalkarsa Bakugou devreye girecek.İşte orada, sigarasını yakmış bir köşede duruyordu. Telefonu ile uğraşıyordu. Nasıl gidebilirim diye düşünmeye başladığımda Dabi'nin sesini duydum.
-Hatsu?
-Ha? Dabi??!
-Bir sorun mu var ara sokaklara girmezsin sen?O an saklandığım duvarın arkasından çıktım ve yanına geldim. Yerde bir kahve bardağı vardı. Ne olduğunu anlamam pek zaman almadı, içmişti ve ayılmak için kahve yapmıştı.
-Dur bi saniye boynundakiler ne!? Hangi piç dokundu sana?!
-D...Dabi ben...
-Sakın hamileyim deme!
-Değilim zaten, sen yaptın...Dabi'nin yüzüme bakan o şaşkın ifadesi herşeyi açıklıyordu, cidden sarhoştu. Sonra arkasını dönüp duvarı yumruklamaya, bir süre sonra kafasına vurmaya başladı.
-Dabi iyi misin?
-İyi değilim, iyi değilim... BEN BANA VERİLEN EMANETE SAHİP ÇIKAMADIM!Notke; Söyledim mi bilmiyorum o yüzden yazim dedim, Stain yani babamızın vasiyeti Dabi'nin bizi korumasıydı, kahraman yapmasıydı.
-Dabi sakin ol kendinde değildin...
-SANA HAYATIN BOYUNCA KURTULAMAYACAĞIN TONLA İZ VERDİM! BUNDAN DAHA KÖTÜ NE OLABİLİR?!Ağlamak istiyordu, ama bu şu koca hayatta yapamayacağı tek şeydi. Bana döndü ve yüzünde bitmiş bir ifadeyle konuştu.
-Baban beni affeder mi?
-Bilmiyorum...
-Peki sen beni affeder misin?
-Evet...Bana baktı ve hiç beklemediğim bir şey oldu. Duygularından tamamen arındığını söyleyen Dabi bana sarıldı. Ben tabi ne yaptım? Şaşkınlıktan kazık gibi orada dikiliyordum. O an Bakugou'nun öfkeli bakışlarıyla karşılaştım. Sanki bana "Uzaklaş oradan yoksa birazdan kötü şeyler olacak" der gibi bakıyordu.
Sonra Dabi sarılmayı bırakıp yüzüme baktı. Duvarlara vurmaktan kıpkırmızı olmuş ellerine ve yüzüne baktım.
-Beni affettiğin için Teşekkürler.
-Sorun değil, sen benim abim sayılırsın. Ayrıca yurttan ayrıldığım fark edilmeden gitmeliyim.Oradan uçarak değil koşarak gittim, bir yandan da Bakugou'nun kolunu çekiştiriyordum. Sessiz ol der gibi bir işaret yaptım ve oradan çıktığımızda onu uçurdum. Kulaklıklarını kulağına geçirmeye çalışırken can çekişiyor gibiydi bende yavaşladım.
En son yurda geldik ve odama girdim. Üzerime;
Geçirip kendimi yatağa attım. Kafamı yana çevirdiğimde bir not vardı. Notu açıp okumaya başladım;
-Merhaba tatlım, öncelikle bu gece olanlar beni cidden şaşırttı. Odana geldiğimde seni bulmayı umuyordum ama herkes uyumuş, sen de yoktun? Sana bir hediye almak istedim, belki seni mutlu eder diye. Dolabına, pedlerinin olduğu yere koydum.
(Not; Dolabını ilk açtığımda o rafla karşılaştım, daha fazla karıştırmak istemedim. O yüzden orada, yanlış anlama)
Hawks~Dolabımı açtığımda özenle paketlenmiş, sarı-yeşil renkli bir paketle karşılaştım. Alıp açtığımda içinden bir kağıt ve kağıdın içinden de bir kolye çıktı.
"Sen aysın, ben de senin yıldızın. Sen etrafı aydınlatıyorsun, bense senin yanında duruyorum sadece"
Ağzım açık kalmıştı, etrafa baktığımda kutudan bir şey daha çıktı. Bir kağıt daha, kağıdı alıp açtım ve içinden bir tüy düştü.
"Bu tüyü senin tüyünün yanında sakla"
Dediği gibi yaptım, elimdeki aile resimlerinden birini çerçevesinden çıkardım ve içine önce onun tüyünü sonra kendi tüyümü yan yana koydum. Çerçeveyi çalışma masama koydum ve babamın bana 10 yaşımda özgünlüğümü keşfedince aldığı ayıcığa sarıldım. Yatağa girip yattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hawks x Reader//Türkçe
Teen Fiction19 yaşında bir kız ve 2 Numaralı pro kahraman... Nasıl birlikte olabilir? Nasıl insanlar buna izin verir? Nasıl tanıştılar?.. İyi bir kahraman suçluları hapse tıkmaz, onları anlar. Evet bu benim düşüncem, belki biraz aptalca gelebilir ama ben suçlu...