Bölüm 32

424 42 16
                                    

-Sen! Seni biliyorum! Sen benim ANNEMSİN!
-Doğru bildin velet, kardeşini buldum ha! Eee, biraz klişe olacak ama onu kurtarmak için tam 2 saatin var!

Telefonu suratıma kapattı, ben de Dabi'yi aradım. 4-5 defa açmadı ama sonunda açtı.

-ABİ! ŞÜKÜRLER OLSUN! KİZU'YU BULMAMIZ LAZIM
-Bana abi dediğine göre cidden kötü bir durum var, ne oldu?
-Annem geri döndü
-Hass- Çabuk LOV'ın mekanına gel

Telefonu kapattım ama bebeği unutmuştum, Keigo'nun da ne gitmeme izin verecek ne de benim yerime Dabi'yle gidecek bir hali vardı. Ayağa kalkıp kapıya yürüdüm, Keigo birden kapıdan içeri girdi.

-Lil Bird? Sorun ne?
-Aaa, benim biraz hava almam lazım da! Kizu'nun yanına gitsem diyorum?
-Bekle birlikte çıkalım
-HAYIR HAYIR! Ben giderim
-Öyle olsun, bir dahaki sefere izim vermem ama.
-Tamam!

Gidebildiğim kadar hızlı olmaya çalışıyordum ama Roki buna izin vermiyordu. En son 27 dakika sonra ordaydım.

-Dabiii!
-Hatsume? Bu kad- Bana hamile olduğunu söylememiştin
-Evet, söylemedim ama nolur gitmeme izin ver!
-Gelemezsin
-Gelemem mi? Neden?!
-Bana açıklama yaptırtma, burada kalıyorsun
-Ama-
-H a y ı r . D e d i m.

Öfke sanki gözlerinden akıyordu, eğer bakışlarla insan ölebilseydi ben ölmüştüm. Mecburen oradan bir sandalye çekip oturdum. Dabi çıkmadan Kurogiri, Shigaraki'yi ve özellikle Toga'yı bana alkol vermemeleri konusunda tembih ediyordu.

-Bir kaç saate dönerim
-Ben gelseydim bir kaç dakikada dönerdin
-Laf üretme, gidiyorum ben

Kapıyı çarpıp çıktıktan sonra Toga karnıma eğildi, karnımı okşayarak sırıtıyordu.

-O bir kız mı Hatsu?
-Evet
-Peki adı ne?
-Roki
-Odama gidelim mi?
-Olur gel

Elimi tutup ilk defa beni koşmadan odasına götürdü, yatağa oturup Toga'nın televizyonu açmasını bekledim. Netflix aldığını öğrenince şaşırmıştım ama bi o kadar da mutlu olmuştum.

-Hangi filmi izleyelim?
-Leyleklere ne dersin, bebeklerle ilgili olan hani?
-Olabilir, bana farketmez
-O zaman onu açıyorum!

(Saat 22:13)

Filmi izlerken uyuya kalmıştım, telefonumu alıp saate baktığımda tam 5:30 saat geçtiğini farkettim. Ayrıca Keigo'dan gelen 147 cevapsız arama vardı.

Toga kafasını omzuma koyup uyumuştu, kafasını yastığa koyup oradan kalktım. Dabi'nin gelip gelmediğini görmek için bara gittim, bir yandan da Keigo'yu arıyordum.

Daha aramamdan bir saniye bile geçmemişti ki açtı.

-Hatsume? Neredesin sen, konumun ormanda gözükmüyor?!

O an konumumu açık bıraktığımı farkettim, artık yapabileceğim bir şey yoktu.

-Ormandan çıkıp biraz çay içmek istemiştim Aslında. Sana söylemeyi unuttum
-Saat çok geç oldu seni almaya geliyorum
-Dur Kei ben kendim gelirim
-Sen bugün yeterince yoruldun ben alırım

İtiraz etmeme izin vermeden telefonu kapattı, ben de bara girdim ama Dabi'yi göremedim.

-Dabi nerde?
-Hala gelmedi, istediğiniz herhangi bir şey var mı bayan Hatsume?
-Şimdilik yok ama eğer Dabi gelirse benim en yakındaki kafede olduğumu söyle
-Peki bayan

Çıkıp aşağı indim ve yandaki kafeye girdim, bir bardak çay sipariş edip Keigo'yu beklemeye başladım. 15 dakika sonra gelmişti.

-Ah, Lil bird. Neden bu kadar geç kaldın?
-Kizu'nun yanında zamanın nasıl geçtiği anlaşılmı-

Telefonum çalıyordu ve ekranda kocaman "DABİ" yazıyordu. Keigo anlamaz gözlerle bana baktı. Sonra telefonu alıp açtı ve hoparlöre verdi.

-Hatsume! Bu kadın çok güçlü yardım lazım, Toga'ya haber ver büyük ormana gelsin!
-Karımı aramaya utanmıyor musun?
-Ne? Hatsume, kim bu adam?

Hawks x Reader//TürkçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin