Bölüm 3

25.7K 673 235
                                    

Berva'dan...

Susmak bana göre değil. Haklı olduğum her konuda kendimi savunmaktan çekinmem. Bu yüzden benim bir geveze olduğumu düşünüyorlarsa bu onların anlamak istemeyen beyinlerine bağlı. Bencil değilim ama kendime değer veriyorum.

Ağlamıştım onun göğsünde. O anları aklımdan sildim ve kahvaltı sofrasının yanından geçtim onları görmezden gelerek!

"Saygın kalmamış senin terbiyesiz!"

Kaşlarımı çattım. Bu kadın şaka mı? Sırf kahvaltıya oturmuyorum diyeyse onunla aynı sofraya oturmaktan cidden hoşlanmıyorum.

"Terbiyesiz falan değilim ben! Kendinize gelin! Siz ne zannediyorsunuz susacağımı falan mı?"

Selim gözlerini gözlerime dikince bakışlarımı alayla başka yöne çevirdim. Annesi için beni azarlayacak mı yoksa?

"Sadece susup sofraya otursan olmaz mı Berva?"

"Hayır Selim! Susmayacağım bana terbiyesiz derse misliyle cevabını veririm."

Gözlerini sıkıca yumdu. Sinirleniyordu ama bu kesinlikle umrumda bile değildi.
Kendimi kimseye ezdirmeye niyetim yok!

"Dünden beri tek bir şey yemedin. Otur şuraya!"

Emredersiniz dememi mi bekliyor? Asla.

"Oturmuyorum!"

"Otur!"

"Hayır!"

"Berva! Otur dedim sana!"

"Bana emir vererek bir şeyler yaptıramazsın! Kimsenin kuklası değilim oturmak istemiyorsam oturmayacağım!"

Nacize hanım elindeki bardağı yere fırlatarak hızla kalktı ayağa. Sanırım kavga etmek istiyor peki kendi bilir.
Çünkü alttan almayacağım.

"Selim elinin tersiyle bir tane yapıştır şuna bak bakalım nasıl oturacak sofraya!"

Bunu demeyecekti. Damarıma basmayacaktı!

O kadar öfkeyle doldum ki her an bu konağı başlarına yıkabilirdim. Sabrımı sınamayacaktı! Bana elini kaldırmasını nasıl ister? Tam konuşacaktım ki Selim hızla ayağa kalkıp lafı ağzıma tıktı.

"Kadına elim kalkmaz benim. Narin hassas bir beden üzerinde güç gösterisi yapıp kendimi tatmin etmem! Bunu yapan alçaklardan değilim olmadım olmam da!"

Söyledikleri annesini şoka uğratmıştı. Muhtemelen bunu beklemiyordu ki bende beklemiyordum. İlk defa ona karşı ufak bir sevgi doldu içime. Düşüncesi hoşuma gitmişti.

"Berva'nın bana karşı olan saygısızlığını sineye mi çekeceksin?"

Ona saygısızlık yapmadım sadece kendimi savundum! Ve sonuna kadar da haklıydım.

"Mesele bu değil! Konuşur durumu anlar hallederiz ama benden ona vurmamı istemen senden beklemediğim bir şeydi anne. Sende bir kadınsın farkında mısın? Ben utandım senin adına!"

Bu söyledikleri gerçekten ona saygı duymamı sağladı. Bana saygısı var olan birine bende sanırım biraz yumuşak davranabilirim.

Sofraya oturdum. Tam yanına. Beni koruyabilirdi, koruyordu. 3 senedir nerdeydi ki? Yanımda olsaydı bu kadar yıkılmazmışım ben.

Önümdeki tabağa boş boş bakarken birden onun bana baktığını gördüm. Ardından tabağımı doldurmaya başlayınca biraz utandım. Ondan çekiniyordum bazı konularda.

Yavaş yavaş yemeye başlarken Nacize hanım çoktan sofrayı terketmişti.

Gelen telefon sesiyle gözüm Selim'in telefonuna kaydı.

'Sera' arıyor...

Bu kim? Pardon ben nereden bilecektim ki? Daha doğru dürüst konuşamıyorduk bile. Bazen gerçekten saçmalıyorum.

Telefonu açıp kulağına götürdü.

"Alo."

"İyiyim sen?"

"Buraya gel bir kahve falan içeriz."

"Tamamdır hadi bekliyorum."

Buraya mı gelecekti? Kim diye sorsam garipseyebilirdi. Hayır beni ilgilendirmez!

Aklıma gelen fikirle duraksadım. Bunu neden yapacaktım ki? Hadi ama ben sorun etmiyorsam o da etmemeli değil mi?

Masanın altından telefon müziğini açıp kapattım sonra da kulağıma götürdüm. Konuşma taklidi yapabilirim sanırım.

"Sen nerdesin ki Kerem?"

"Yanına geleyim müsait misin?"

Dediğimde Selim'in yemek yerken duraksadığını farkettim. Hafifçe güldü.

"Tamam geliyorum." diyerek sahte konuşmamı sonlandırdım.

Bu adam neden gülüyor?

"Hayalet Kerem bey ne yapıyormuş?" dediğinde hâlâ gülüyordu.

"Ne diyorsun sen ya?"

"Müziği açıp kapattığını gördüm. Kerem diye birini tanımıyorsun çünkü burada olmadığım süre boyunca attığın adıma kadar takip ediyordum seni."

Takip mi ediyordu? Neyi takip ediyordu ki? Nacize hanım'ın esiri olarak yaşıyordum zaten. Annesi yetmezmiş gibi kendi de mi beni takip ediyordu!

"Takip mi! Nasıl?"

"Ve Sera iş arkadaşım. Kıskanmanı gerektirecek bir durum yok."

Özgüvene bak ya. Ben mi onu kıskanıyordum? Onu kıskanmadım şartları eşitlemek istedim.

"Eda mı! Seren mi! Her neyse işte umrumda bile değil. Ve beni takip edeceğine yanımda olsaydın eğer.."

Sustum. Daha fazla konuşmak eski mevzuları ortaya serip kendimi kırmaya gücüm yok.

"Yanında olsaydım eğer ne? Devamını getir."

"Bunun bir önemi yok artık. O seneleri geri getiremeyiz."

"Devamını getir Berva!"

"Gitmeseydin! Kalsaydın yanımda. Şuan tartışmak yerine gülebilirdik. Bir aile olabilirdik. Belki de çocuğumuz bile olabilirdi ama sen bu ihtimalleri yok ettin."

"Çocuk mu istiyorsun yani?"

UMARIM BEĞENDİNİZ❤
Oy=50

Yorum =60






BERVAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin