Berva konaktan biraz yürümek için ayrılmıştı. Evine doğru giderken yine her zamanki gibi kocası aklındaydı. Acaba bugün ne yapıyordu? O kadar özlemişti ki onu. Evlendiği gün giden kocası tam 3 senedir geri dönmemişti. Defalarca boşanmak istese de izin vermemişlerdi.
Kapısının önüne geldiğinde kapı bir çalışan tarafından aniden açıldı. Berva içerideki kalabalığa göz atınca bir anlam veremedi. Neler oluyordu?
Konaktaki bu kalabalıkta neydi?
İçeriye bir adım atar atmaz Selim ve etrafındakileri gördü.
Dönmüş müydü! Berva eğlenceli ortamı inceleyince ne yapacağını bilemedi. Belki de bir haber verilmeye bile layık görülmediyse içeri gitmemeliydi.Tekrar dışarı çıkınca sokaklarda ilerlemeye başladı. Gördüklerinin şokunu atlatamamışken dalgın dalgın yürüyordu.
Birden çalan telefonuyla kim olduğuna bakınca durdu.
Kayınvalidesi Nacize Hanımdı.Telefonu açıp kulağına götürdü.
"Gelin hanım nerdesin sen!"
Kaynanasının keskin sesiyle gözünden bir yaş aşağı düştü.
"Çarşıya tülbent bakmaya gitmiştim."
"Oyalanma çabuk gel!"
Telefon yüzüne kapanınca gözlerini sıkıca yumdu. Söylememişti.
Kocasının geldiğini söylememişti. Bu kadar mı değersizdi ki biri bile ona haber vermeye gerek görmemişti.Konağa geri dönünce kapıyı çaldı. Kapıyı yine çalışanlardan biri açmıştı. İçeriye adımını atar atmaz kocasının bakışları ona döndü. Selim ona bakmayan karısını incelemeye devam etti.
Zayıflamıştı. Ayrıca şuan gülmüyordu da halbuki eskiden gülüşünün söndüğünü göremezdi.Onca erkeğin arasında oturan kocasına bakamamıştı Berva.
Utanmıştı. 3 senedir görmediği bir adamdan utanması gayet normaldi.Kaynanası merdivenin başında elinde tesbihiyle Berva'ya çatık kaşlarla bakıyordu. Berva merdivenlerden yukarı çıkınca Nacize hanım konuştu.
"Odana git. Bu asık suratını kimse görmesin."
Başını sallayarak ufak bir tebessüm etti.
"Gülsem daha garip olmaz mıydı?"
Şuan herhangi bir tartışmaya mecali yoktu. Kimseye bakmadan odasına gitti.
Berva'dan...
Gülmek? Güzeldi. Hatta çok güzeldi. Ama yıllardır gülmekten daha çirkin bir şey olduğunu düşünmüyorum. Çünkü artık gülmeyi sevmiyorum.
Koltukta oturup pencereden aşağı bakarken avluda oturanların içinde onu göremedim. Nereye gitti?
Odanın kapısı açılınca arkama döndüm. Oydu. Ve ben onu görmek istemiyorum.
İçeriye parfümünün sert kokusu dolunca tülbentimi burnuma sardım. Kokusunu bile solumak istemiyorum.Bir süre sessiz kaldı. Bende konuşmadım. Ne diyebilirim ki ona?
Üç yıldır görmediğim bir adamla ne konuşayım?"Berva."
Sesi kulaklarıma gelince kulaklarımı tıkamak istedim. Konuşmasın.
Cevap vermedim."Çocukluk yapma. Görücü usülü evlendiğim bir kadın bana trip atacak kadar bağlanmış olamaz değil mi?"
Duyduklarıma şaşırmadım. Beni 3 yıl boyunca yalnız bırakan adam bu sözleride kolayca sarf ederdi. Yüreği yanmazdı ki.
"Hayır bağlanmadım. Sorun yok."
Görmezden geliniyorsam görmezden gelirim.
Gülerek baktım ona. Ne söylersem içi yanardı bilemiyorum."Ciddi bir şey konuşuyoruz Berva gülmeyi kes."
Dalga geçtiğimi anlamış olmalı ki beyefendinin gururuna dokunmuştu.
"Ciddi mi? 3 yıl görüşmememizin neresi ciddi? Trip yok öyle demedin mi?"
Uslu kadın rolünün oynayıp her sözünü dinleyip onu takacağımı sanmıyorum.
"Yorgunum! İmâlı laflarını sonraya bırak."
Sonra sonra sonra. Sanırım en çok bu kelimeyi duyuyorum.
"Tatil yapmalısın. Yorgunluğunu alır al bir bilet git İstanbul'a şöyle yaklaşık 3-4 yıl tatil yap iyi gelir."
Sinirlendiğini görebiliyorum. Ama ben artık sinirlenemiyorum bile.
"Kes sesini! Çok mu dokundu sana! Çok mu yandı canın! Babanın evine gitseydin!"
Gülerek omzuna dokundum. Kulağına yaklaşıp fısıldadım.
"Bu neden benim aklıma gelmedi ki?" geriye çekildim ve yüksek sesimle konuştum."Gelmedi aklıma. Çünkü gelirse aşiret engeline rastlardım. Evet gitmedim gitseydim babam beni evine almazdı. Tamam bir dahaki gidişinde ne yapmam gerektiğini söyleyip öyle git!"
Bakışları saçlarımdaki tülbente değince öfkelendi. Saçlarımdan çekip alınca yüzüme doğru sakin olmaya çalışır gibi konuştu.
"Kardeşimin tülbenti neden senin saçlarında?"
Bana bu tülbenti onun annesi verdi. Neyin öfkesi bu?
"Ver onu bana."
Onu kaybetmemem gerektiğini defalarca söylemişti bana Nacize anne.
Eline uzanıp almaya çalışırken çenemi tutup gözlerini gözlerime dikti."Bir daha sakın! Bu tülbenti başında görmeyeceğim!"
O tülbent bana emanetti ona vermezdim alacaksa hesabını kendi vermeliydi.
"Onu bana annen verdi! Madem alıyorsun git ahkamını ona kes!"
Geriye çekilip odadan tülbentsiz çıktım. Nacize anne beni görünce kaşlarını çatıp açık saçlarıma baktı. Oğlu yüzünden bu halde çıktım dışarı bana kızamaz!
Yerinden kalkıp yanıma geliyorken arkadan saçlarıma örtülen tülbentle direk arkaya baktım.Selim gözlerini başka tarafa çevirerek öfkeyle konuştu.
"Bir daha bu halde çıkma dışarı."
Umarım beğendiniz ❤
Evet ben geldim canlarım💕
Kurguda bir çok yeri sahneyi değiştireceğim. Umarım yanımda olursunuz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERVA
Ficción GeneralÜç yıllık evliydi ancak kocası evlendiği günden beri istanbuldaydı. Kayınvalidesinin yanında konakta gelindi. ama kocasını üç yıldır görmeyen bir gelin! 2019'da yazılmaya başlanmıştır. ©tüm hakları saklıdır