Bölüm 4

21K 678 713
                                    

Mutsuz bir çocukluk geçirmemiştim. Hep oynar, yeni kıyafetler alır, çizgi filmler izlerdim. Annem ve babam çok severdi beni. Ben ilk defa evlendiğim gün mutsuz oldum.
En mutlu olmam gereken günde!

Çocuk falan istemiyordum şimdi her şey değişmişti çünkü.

"Hayır! Üç sene boyunca kaldığın o şehirden birini bulmuşsundur kendine, beni boşa rahat bırak! Git o versin sana çocuğu."

Hışımla ayağa kalktı. Sinirlendiği her halinden belliydi ama ne diyebilirdim ki beni üç sene boyunca bırakan bir adama? Sevse gider miydi! Demek ki başkası varmış gönlünde.

"O üç sene boyunca tek bir kere olsun seni aldatmadım! Başka bir kadına sana baktığım gibi bakmadım!"

Belki doğru söylüyor belki yalan söylüyor bunu bilmiyordum. Çünkü tam olarak tanımadığım bir adamın hakkında ne diyebilirdim? Kocam bana yabancı bir adam gibiydi.

"Biliyor musun? Sana tam anlamıyla güvenmiyorum."

Güvenmiyordum. Çünkü güven şüphe içermezdi fakat benim kafamda tonlarca şüphe vardı.

Gözlerindeki hayalkırıklığı umrumda olmadı.

"Güvenmiyor musun? Gerçekten mi?"

O bir şeyleri söylemeyene açığa çıkarmayana kadar ben ona güvenmeyecektim. Üç sene boyunca beni sensiz bırakmana ne sebep oldu Selim? Bu sorunun cevabı koca bir sessizlikti.

"Düğün gününde gidip üç sene dönmeyen bir adama güvenmemi mi bekliyorsun? Sen var ya sen her koşulda benim güvenimi boşa çıkartırsın!"

__________________________________

Selim gelen misafiriyle uğraşırken ben odayı toparlıyordum.
Eminim Sera hanım ile çok güzel vakit geçiriyordur!

Nacize hanım kahvesini odasına istemiş bir daha inmemişti aşağıya.
Odayı toparladıktan sonra aşağıya indim. Mutfağa gidip bir su içecektim ardından odama tekrar gelip biraz dinlenecektim.

Lavabodan çıkan kızı görünce duraksadım. İnce askılı elbisesi yüksek topuklu ayakkabısı ve yüzündeki ağır makyajla beni şoka uğratmıştı.

"Wow! Şu meşhur Berva sen misin?"

Meşhur olma kısmını geçtim bu kadın adımı nereden biliyordu?

"Wow! Adını duymadığım şahıs sen de kimsin?"

Havamı bozmamak için ona adının Sera olduğunu falan elbette söylemeyecektim.

"Biliyor olmalısın tatlım? Ya da pardon bilmemen çok normal üç sene boyunca Selim'le yan yana değildiniz değil mi?"

Kahkaha attı. Ne bu kız kötü kız versiyonu falan mı?

Ben olmadığım zaman o mu vardı yanında? Benim telefonlarıma yanıt vermezken onunla yüz yüze mi konuşmuştu? Bu acıttı ya.

"Üç sene falan? Bence özel hayatıma burnunu sokmamalısın. Aksi halde..."

Devamını o getirdi.

"Ne yaparsın! Tehdit mi ediyorsun sen beni?"

Yani pek tehdit etmezdim direk uygulardım ben. Hemen salon masasının üstündeki vazodan çiçekleri çıkarıp içindeki suyu kızın başından aşağı döktüm. Çığlıkları evde yankılanırken tam üstüme geliyordu ki Selim araya girdi. Bu adam ne zaman geldi ya?

"Sakın Sera! Her şeyi affederim ama ona vereceğin zararın affı olmaz!"

Bana en büyük zararı sen vermiştin ya Selim! Şimdi kime niye koruyorsun?

Sera geriye çekilince gözlerini kaçırdı. Zoruna gitmişti.

Ardından Selim bana doğru döndü ve kendini gülmemek için zorladığını görünce yüzüne bir tane geçirmek istedim.

"Berva biraz gergin sanırım. Odana çıkıp dinlenmek ister misin?"

Gitmeyecektim. Gitmesi gereken biri varsa o ben değildim.

"Hayır. Aslında şu kadın buradan defolup gitse tüm gerginliğim geçecek."

Kadın sarı saçlarını geriye atıp bana meydan okurcasına güldü. Yani Selim benim gitmemi istedi diye mi?

"Öyle mi?" dedi Selim yüzüme bakarak.

"Evet öyle."

Başını salladı ve kadına dönüp mahçup bir şekilde gülümsedi.

"Başka zaman içsek kahvemizi? Karımla ilgilenmem gerek. Kusura bakmazsın değil mi?"

Şuan kadının yüzündeki şok ifade bende de vardı. Selim miydi bunları söyleyen?

Bir dakika şu kadını buradan kovdu mu şimdi? Hayır Berva hanımefendiliğini koru! Kahkaha atma!

Ama dayanamadım. Kız giderken ben kahkaha atıyordum.

"Bak sen karıma! Misafirimin başından aşağıya su döküyor. Onu kovmama sebep oluyor. Ardından kahkaha atıyor. Eğlendiniz mi bari Berva hanım?"

Sitemli ses tonu sinirimi bozsa da şuan keyfimi hiçbir şey kaçıramazdı.

"Ay Valla hiç pişman değilim. Vicdan azabı falan da çekmiyorum. Haketti!"

"Belli oluyor zaten pişman olmadığın. Ayıptı. Ne olursa olsun misafirimizdi Berva."

Bana onu savunmasın. Beni bu kadar kırmışken yalnız bırakmışken bir de başkasını bana karşı savunursa ondan iyice uzaklaşırım.

"Biliyor musun? Aslında söyledikleri yalan falan değildi. Üç sene boyunca beni bıraktın diye dalga geçmesine pekte şaşırmamalıyım! Bunlara hazırlıklı olmalıyım değil mi? Doğru asıl benim yaptığım ayıp!"

Bana bir adım yaklaştı. Yüzü yüzüme o kadar yakındı ki çok tedirgin oluyordum.

"Özür dilerim. Haddi olmayan bir şey hakkında konuşmasının hesabını soracağım ona."

Mesele bu muydu cidden!

"Özür dileme! Kimseden hesapta sorma. Bunların tek sebebi sensin. Bana gerçeği söyle! Neden gittiğini söyle bana! O kadın bile senelerce yanındaymış sen telefonlarımı açmazken onunla yan yanaydın! Şimdi sana neden güvenmediğimi anladın mı!"

Acı gerçekler kalbi parçalardı. Geriye kalan taş kadar sertleşen ve artık sadece kan pompalayan bir organ kalırdı.

UMARIM BEĞENDİNİZ❤

oy 60
yorum 70










BERVAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin