bölüm 6

18.4K 595 69
                                    

Ben daha fazla dayanamamış yukarı çıkmıştım. O günden sonra 1 hafta geçmişti. Selim ile tek kelime etmemiştim. İkimizin de sorunları vardı ve ben tartışacak halde değildim.
Onu sadece geceleri görüyordum o da uyumak için gelip gidiyordu sadece.

Yine bir gece yarısı çaktırmadan pencereye göz atıyor onu izliyorum. Elinde telefonuyla biriyle konuşuyordu benimle konuşmuyordu ama o telefondaki her kimse o bile benden değerliydi sanırım.

Gerçeği birilerini benim önüme koymasa bırakıp gitmezdi.

Gözlerimi pencereden çekip yatağa ilerledim. Koltuk rahatsız ediciydi o yüzden sırtım hâlâ ağrıyordu. Alarmımı kurdum 1 saat sonrasına. Selim gelirse eğer beni burada bulsun istemedim hem zaten o şimdi gelmezdi sabaha karşı gelmeye başlamıştı eve o yüzden bende uyuyamıyordum o gelene kadar. Uyumuş taklidi yapsam da uyanıktım bir aptal gibi gelmesini bekliyordum şu bir hafta boyunca. Merak ediyordum sabaha kadar sokaklarda ya da aşağıda ne yapıyordu!

Yatağa uzanıp yorganı bile üstüme örtmeden gözlerimi kapattım. Çünkü yorgundum hem de çok...

Boynuma çarpan nefeslerle gözlerimi yavaş yavaş açtım. Sırtımdaki eli hissettim ve kendime geldim tam o anda.

Selim'in boynuma kafasını yerleştirdiğini ve uyuduğunu görünce acı içinde yaşama tutunmaya çalışan kalbim paramparça oldu. Geri çekilsin istedim. Bana yaklaşmasın bana dokunmasın istedim ama ben geri çekilmek istemiyordum. Öyle güzel uyuyordu ki sanki hiç gitmemiş her gece benimle uyumuş ve beni hiç yalnız bırakmamış gibi...

Halbuki ben bu karanlık odada saatlerce ağlaya ağlaya yalnız başıma uykuya dalmıştım.

Hatırladıklarım nefesimi kesmişti geri çekilmek istedim ama izin vermedi ve sırtımdaki elleri beni daha sıkı tuttu.

"Ellerini çek."

Dedim kısık bir sesle. Fakat o beni duymazdan geldi.

"Uzaklaş benden!"

Yine denedim şansımı belki uzaklaşırdı.

"Yapabilseydim eğer bu eve uğramazdım. Olmuyor seni görmedikçe..." derin bir nefes verdi.

3 sene boyunca çok güzel dayanmıştı beni görmemeye.

"Selim."

"Söyle."

"Telefonlarımı neden açmadın? Bir kere bile açsaydın eğer ben bu kadar üzülmezdim ki. Bir kere ya sadece bir kere o kahrolası telefonu açsaydın umuduma daha sıkı tutunurdum!"

"Berva.."

"Binlerce hikaye uydurdum kafamda. Başka bir kadın var sandım hatta ve biliyor musun? En çok bu ihtimal yaktı canımı."

Boynuma dudakları dokundu.

"Yemin ederim ki senden başka hiçbir kadın olmadı. Seni hiç aldatmadım."

O zaman neydi! Söyle. Artık bitir bu acıyı diye haykırmak istesem de boştu. Söylemezdi. Söylemedi.

"Hiç söylemeyeceksin değil mi?"

Diye fısıldadım gözyaşlarım akmaya başlarken.

"Hiç söylemeyeceğim."

Elleri gevşedi ve uzaklaştı benden. Bende gözyaşlarımı ellerimle yine ve yine sadece kendim temizleyip kalktım yataktan.

Elimi yüzümü yıkayıp tekrar odaya döndüm. Selim ayağa kalkmış sırtı bana dönük pencereye bakıyor ve telefon konuşuyordu.

"Uçak biletimi aldım. Yarın gideceğim İstanbul'a bazı işleri halledip geri döneceğim. Geri geldiğimde uğrarım yanına kardeşim."

Yine İstanbul'a mı gidecekti? Ya bu sefer gidip hiç dönmezse! Düşüncesi bile beni mahvetti.

Bu tarafa döndüğünde beni farkeder farketmez telefonu kapattı.

"İstanbul'a mı gideceksin?" diye sordum.

"Sadece iki günlüğüne iş için sonra geri geleceğim hemen."

Korktuğumu farkediyordu o yüzden beni inandırmak istercesine net bir tarih vermişti.

"Hemen döneceksin değil mi? Yani işlerin uzar belki falan.."

"Uzamaz. İki gün sadece."

Kafamı salladım ve toparlanıp dışarı çıktım. Merdivenlerden inerken içeriye giren adamı görünce duraksadım. Bu kimdi sabahın 6'sında burada ne arıyordu! Konak sessizdi ve korkmadım desem yalan olur.

Nacize hanım birden odasından çıkıp adama doğru yürüdü.

"Tuğrul evladım hayrola?"

Ona karşı sevecen yaklaşması korkumu dindirdi. Demek ki tanıyordu.

"Senin bu serseri oğlunu görmeye geldim. Telefonlarıma bakmıyor sinirlendiği için trip atıyor e bende bu saatte gelip şoka uğratmak istedim. Bilirsin vardır böyle yaramazlıklarım."

Baya baya gülerek sohbet ettiklerinde bende onları konağın ikinci katında oturmuş izliyordum. Selim'i merdivenlerde görünce bir an gözlerim onda kaldı ama geri çektim.

"Oo Selim bey!" Tuğrul denilen adam Selim'in önünde dikildi.

"Ne işin var lan senin bu saatte burada!"

Sinirle konuşunca adam geri çekildi.

"Sakin ol yaw seni özledim."

"Yürü git lan uğraşamam sabah sabah!"

"Kaba adam!"

"Sıkıntılı mısın Tuğrul? Uza git!"

"Asla gitmem. Hem duyduğuma göre bir yengem varmış. Nerde o senin gibi biriyle nasıl baş ediyor diye soracağım."

Selim bana bakınca ayağa kalktım. Adamın bakışları bana döndüğünde rahatsızlık hissettim fakat duraksamadan Selim'in yanına gittim. Adam gülmeyi bırakmış bana uzun uzun bakarken Selim'in arkasına geçip kolunu tuttum. Çok rahatsız olmuştum.

Selim bunu farketmiş gibi beni öne çekip kolunun altına aldı ve saçlarıma uzun bir öpücük kondurdu.

Tam o anda adam bakışlarını çekip başka yöne baktı.

Beni gösterip adama baktı.

"Yengen var evet! Karım Berva."

UMARIM BEĞENDİNİZ❤
oy=100
yorum =110

Sağlıklı kalın güllerim

Bölüm günü için duyurulara StitchMarks profilimden ulaşabilirsiniz.

BERVAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin