1. Kısım: Tonks'un Hatası

677 20 54
                                    

Saat akşam 8 sularıydı. Sihir Bakanlığı yavaş yavaş tenhalaşırken genç, sarışın adam da kendi ofisinde evine dönmek için hazırlanıyordu. Kapısı çalınca başını kaldırdı, kaşları hafiften çatıldı. Bu saatte kim onun ofisini ziyaret ederdi ki? Yine de nezaketi elden bırakmadan
" Giriniz?" dedi. Kapı ağır ağır açıldı ve ondan olsa olsa 3-4 yaş büyük olan kızıl saçlı adam gözüktü. Cana yakın sesiyle
" İyi akşamlar, Tonks. Rahatsız etmiyorum ya?"
" Hayır hayır, ne rahatsızlığı. Hoşgeldin, Arthur. Birşey içer misin?"
Arthur
" Ah, hayır. Eve gideceğim şimdi. Sadece bir mesaj iletmek için geldim."
" Lütfen buyur?"
" Ah, Mr Grangs senden birşey rica etmemi istedi. Normalde kendi gelirdi ama malûm, son dakika işi. Neyse. Mr Lupin hâlâ yıllık izindeymiş. Acaba birkaç saatliğine Lupin'in nöbetini tutabilir misin? "
Ted
" Tabii." dedi ve ekledi
" Karanlık taraf yükselirken hepimiz zamanımızdan azar azar feda etmeliyiz değil mi?"
" Ah, evet. Sabah da ben bakacağım zaten. Ben artık gideyim. Bu arada kolay gelsin, Andromeda'ya da selamımı ilet. Bu arada ufaklık ne kadar oldu?"
Ted tebessüm etti.
" 8 aylık. Bu şubatın 17'sinde bekliyoruz. "
Arthur da gülümsedi.
" Senin adına ne kadar çok sevindiğimi tahmin edemezsin. "
Ted." Teşekkürler. Bu arada seni doğru düzgün tebrik edemedim. Tebrikler. Bu da oğlan değil mi? Adı ne?"
Arthur şen bir kahakaha attı
" Evet, umarım senin ki kız olur da belki ileride dünür oluruz. Adı Charlie. Bir görsen, çok şirin. "
"Eminim. Bir gün ziyarete gelmeyi çok isterim. "
Arthur gittikten sonra Ted de ceketini üzerine giyip odasını kilitledi. Ardından asasıyla Lupin'in bölümünde devriyeye başladı. Tabi önce hamile karısına haber vermeyi unutmadı.
" Expecto patronum!" gümüşi av köpeği asanın ucundan çıkıp, duvarlardan sekip yok oldu.

○●○●

Saat neredeyse gece yarısı olmuştu. Ted'in artık uykusu geliyordu ve vardiyayı devredeceği Alastor Moody de daha gelmemişti. O sırada Lupin'in ofisinin kapısı çalındı. Gelenin Moody olduğunu düşünerek ayağa kalktı ve
" Gel." dedi. Ama gelen Moody değildi. Sihirli Yaratıkların Denetimi ve Düzenlenmesi Dairesi'nden daha Hogwarts'tan yeni mezun olmuş olan Mark Twain'di.
Ted
" Sorun nedir?"
Mark nefes nefese bir şekilde
" Mr Tonks, bulduk... Sonunda, kurtadamı bulduk. "
" Ne diyorsun sen, ne kurtadamı?"
" Fenrir Greyback! Onu sonunda yakaladık. İfadesini almanız lazım. "
" Ama Twain, ben Muggle
Araştırmaları Dairesi'ndenim. Ben sorgulayamam. "
" Hayır, efendim. Mr Lupin az önce bir patronus gönderdi. Ona sadece belli başlı soruları sormanız yeterli. Biz zaten kendisi dönene kadar onu tutacağız. "
Tonks çaresizce
" Peki madem. " dedi ve Twain'in arkasından sorgu odasına gitti. Lupin'le çok sıkı fıkı olmasa da bir ahbaplığı vardı. Bu yüzden Lupin'in ona güvenip böyle bir görev vermesi gururunu okşamıştı.

Sorgu odası loş, biraz nemli bir odaydı. Kasfetli havası insanı titretirdi. Ted odaya girdiğinde iki görevli hemen kenara çekildiler. Greyback zincirli bir sandalyede oturuyordu. Onun bu rahat tavırları Ted'i açıkçası huzursuz etti ama uzmanı olmadığından birşey demedi.
" Bizi yalnız bırakır mısınız?"
İki görevli denileni ikiletmeden yaptılar. Onlar gidince Ted derin bir nefes aldı, asasıyla Greyback'in karşısında bir sandalye yaratıp oturdu.
" Evet, Fenrir Greyback. Kurtadam olarak toplumu rahatsız etme ve topluma saldırma suçlarını işlemiş bulunuyorsun. Savunman ya da açıklaman var mı?"
Greyback hırıltılı bir sesle konuştu
" Sen hakim ya da okul müdürü filan mısın?"
" Hayır."
Greyback o zincirlerle ne kadar olursa o kadar geriye yaslandı.
" O zaman seninle konuşmaya gerek de yok. "
Ted gülümsedi.
" Anlamadım? Şuan Bakanlık'ta tutuklu haldesin. Kendini savunmak istemiyor musun?"
adam pis pis sırıtarak ellerini iki yana açtı. Ted
" Eh, o zaman benim işim de bitti. Azkaban'da bol şans." deyip ayağa kalktı. Kapıya yönelirken Greyback'in korkup ötmesini bekliyordu ama böyle olmadı. Onun yerine adam kan kokan ağzını aça aça kahkahalar atmaya başladı. Tonks hayretle ona döndü. Adam resmen gülüyordu. Hemen ciddileşip
" Komik olan ne?" diye sordu.
Greyback
" Hiç birşey. Sadece ne kadar acınası olduğunu düşünüyordum."
Ted
" Hı! Ben mi acınasıyım? Asıl kendine bak. Pislik içinde, kaçak göçek yaşayan, işi gücü masum insanlara saldırmak olan ben miyim? Ya da her dolunay pislik bir canavara dönüşen..."
Greyback birden ciddileşti. Kızmıştı. Bağırmıyordu ama konuşmasından belliydi.
" Lafını hemen geri al, Tonks."
Ted
" Ha! Bakın, beyimiz nasıl da kızdı. Az önce çok rahattınız ama."
Greyback yavaş yavaş öne doğru doğrulurken
" Sana lafını geri al, dedim. Yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim. " İş inada binmiş, gurur meselesi olmuştu.
Ted
" Almıyorum!" dedi kararlı bir sesle. Greyback ona kötü kötü baktı. Gözleri resmen kurt gözüne dönerken Ted içten içe korkmaya başlamıştı. Kapı aniden açılınca hafifçe yerinden zıpladı. Merlin'e şükür gelen Moody'di. Orta yaşlı seherbaz
" Kusura bakma, son dakika da bir Ölüm Yiyen sorun çıkarttı da Tonks. Sen evine gidebilirsin. Greyback'i ben hallederim. "
Ted hiç birşey demeden sadece kafasını sallayıp odadan jet hızıyla çıktı. Eve geldiğinde Andromeda her akşam olduğu gibi onu güler yüzle karşıladı.
" Hoşgeldin, aşkım. Hey, sen iyi misin?"
Ted bir süre Andromeda'yı süzdü. Sonunda
" E-evet, sadece fazla mesai. Yemekte ne var. Ayı gibi acıktım. "
Andromeda kıkırdadı.
" Kurt olmasın, o?"
Ted irkildi. İçinde kötü şeyler olucakmış dair bir his vardı. Ama bunh Andromeda'ya söylemedi. Hamileliğinden dolayı herşeyi büyütüyordu. Onun yerine uzanıp onu yanağından öptü.
" Belki ama ben o kadar açım ki ejderha bile yiyebilirim."
Andromeda
" Merak etme, babası. Kızımla ben sana sebzeli makarna ve soğan çorbası yaptık. Ejderhaya gerek yok. " ikili karışıklı gülüşüp masaya oturdular. Yemekte oradan buradan konuşurken Andromeda
" Sirius'tan bugün mektup geldi. Noelde gelebilir miyim, diyor. " dedi.
Sirius, Andromeda'nın 14 yaşındaki kuzeniydi. 3. sınıfa gidiyordu. Çok sempatikti.
" Gelsin gelsin de, ben onu Hogwarts'ta kalır zannediyordum. "
" Ben de ama galiba bu sene fikrini değiştirdi. "
Ted başını salladı. Yemekten sonra tatlıya geçtiler. Ancak o sırada birden Andromeda karnını tutup acıyla yüzünü buruşturdu.
Ted hemen sandalyesinden fırlayıp eşinin yanına diz çöktü.
" Dromeda'm. İyi misin?"
Andromeda
" T-ted..."
" Söyle aşkım?"
" TED GELİYOR!"

○●○●

Ted doğumhanenin kapısının önünde endişeli endişeli bekliyordu. Neredeyse 2 saat olmuştu ve ne gelen vardı ne de giden. Oturmaya çalışıyordu ama çok geçmeden tekrar ayağa kalkıp dolanmaya başlıyordu. Şifacı çıkınca hemen onun yanına gitti.
" Şifacı Tom, eşim?"
Şifacı Tom güler yüzle
" Tebrikler çok sağlıklı bir kızınız oldu. Eşiniz de iyi. Sadece erken doğumdan biraz yorgun düştü ve bayıldı. Bu arada kızınız... Ya da boşverin. Kendiniz görün. " deyip Ted'in omzunu sıvazladı ve gitti. Ted ona kızının ne olduğunu soramadan... Ama bunu pek umursamadı. İkisi de iyiydi ya... Bir süre sonra bir şifacı yardımcısı onu odaya aldı. Andromeda hâlâ baygındı.
Şifacı yardımcısı
" Kızınız, Mr Tonks." deyince Ted yavaşça arkasına döndü. Yardımcı kucağındaki kundağı yavaşça Ted'e uzattı. Ted korku ve şefkatle kızını aldı ve kundağı nazikçe açtı. Minik bebek uyuyordu ve esnedikçe saçının rengi değişiyordu. Ted'in gözleri hayretle büyürken dudaklarından
" Bir metemorphagus..." kelimeleri döküldü.
" Cidden mi?" dolan gözlerle arkasına döndü. Andromeda uyanmış, merakla kundağa bakıyordu. Ted bebeği yavaşca eşine verdi. Andromeda bebeğini hemen koynuna yaslayıp
" Hoşgeldin, annem. " dedi ve kokusunu içine çekip öptü. Şifacı yardımcısı
" İsmini ne zaman koyacaksınız? Dosyaların dolması gerekiyor da..."
Ted
" Dromeda'm?"
Andromeda dolan gözlerle
" Nymphadora Vulpecula Tonks. Nasıl sence?"
Ted gülümseyerek onayladı.
Şifacı da bunu not aldı.
" Bu arada birazdan başka bir Şifacı rutin kontroller için gelecek. " dedi ve gitti. Ancak çok geçemeden odaya başka bir Şifacı girdi.
" Rahatsız ettiğim için kusura bakmayın. Ben şifacı David. Bebeğin kontrolleri için geldim. "
Ted
" Tabi. "
Şifacı Andromeda'ya yaklaştı.
" İzninizle. "
Andromeda
" Onu götürecek misiniz?"
David anlayışla gülümsedi.
" Merak etmeyin. Kısa sürecek. "
Ted
" Hadi, Dromeda'm. Herşey bebeğimizin iyiliği için. "
Andromeda gönülsüzce kundağı David'e uzattı.
David
" Sağ olun, Mr ve Miss Tonks. Merak etmeyin, minik prensesinize bir zarar gelmeyecek. " genç çift gülümsedi.
David ise odadan çıkınca hemen ıssız bir koridora girdi ve üzerindekileri değiştirip bebeği ipek gibi yumuşak görünmezlik pelerinine sardı.
Dışarda bir gurup ürkütücü görünüşlü adam duruyordu. David doğruca en öndeki Fenrir Greyback'e yönelip bebeği ona uzattı. Gereyback pelerini indirip uyuyan miniğin yüzüne baktı. Hırıltılı bir sesle
" Adını ne koydular?" diye sordu.
David ürkek bir şekilde başını öne eğdi.
" Nymphadora Vulpecula Tonks, patron. " dedi.
Greyback pis pis gülüp aya baktı.
" Artık değil. Onun adı Nymphadora Selene Greyback!"

Bölüm Sonu

Ay'ın Kızı || Remadora Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin