Siyah renk cübbesi yerdeki kurumuş otlara sürtünürken Remus, dikkatle otları inceliyordu.
" Buralarda kurtboğan bulamazsın, kurtçuk. "
Sesini duyunca başını hızla sesin geldiği yöne çevirdi. Dora bir ağaca yaslanmış, sırıtarak ona bakıyordu.
" Kurtboğan aradığımı nereden biliyorsun?"
Dora ona doğru ilerlemeye başladı. Hâlâ sırıtıyordu.
" Herşeyinden. Bu kadar dikkatli olman, herhangi bir bitki için biraz tuhaf olmaz mıydı, kurtçuk?"
Remus sinir olmuştu.
" Bana ' kurtçuk ' , demez misin, lütfen?"
" Nedeenn?"
Remus sinirlerine hakim olmaya çalışırak yumruğunu sıktı.
Kızın sırıtması büyüdü. Tam karşı karşıyaydılar. Dora daha da çok yaklaştı. Sadece birbirlerinin gözlerine bakarken Remus hafifçe yutkundu.
Kız fısıltıyla
" İstersen sana yerini gösterebilirim?" dedi ve cevabı beklemeden geri çekilip yürümeye başladı.Remus
" Beni nereye götürüyorsun?" dedi, dalların sıklığından dolayı karanlık bir yerden geçerken. Önden giden Dora alaycı alaycı gülümsedi.
" Bu kadar korkak olduğunu bilmiyordum, kurtçuk. "
Remus kaşlarını çattı. Ne yani bu kız ona korkak mı diyordu? Bu kadar şımarıklık da fazlaydı. Ama aklına bir fikir geldi.
" Herhalde sen Gryffindor'dun?"
Dora başını olumsuz bir şekilde salladı.
" Slytherin?"
" I-ıı. "
" Hufflepuff?"
" Bilemedin. "
" Ne yani, Ravenclaw musun?"
" Hayır."
" Sen benimle oyun mu oynuyorsun?"
" Hayır, kurtçuk. Ben Hogwrats'a gitmedim bile. "
" O zaman nerede okudun?"
" İlk üç yıl Dumstergam Enstitüsü'nde, sonra da Romulus ve birkaç kişiden. Ama genel olarak kitaplardan. "
Remus açıkçası çok şaşırmıştı ama sonra Greyback'in karanlık sanatlara olan ilgisini hatırladı. Yine de Greyback Hogwarts'a çok bağlıydı. Özellikle de kendi binası Slytherin'e. Ama birşey demedi.
" Geldik!" sesiyle başını kaldırıp baktı. Karşılarında bir sürü dikenli çalı yumağı vardı.
" Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Eğer öyleyse bil ki hiç komik değil. "
" Biraz sabırlı olsana, kurtçuk. " dedi Dora ve asasını çıkartıp çalıya dokundurdu. Remus'un aklına Çapulcu Haritası ve Diagon Yolu geldi. Çalılar iki yana açıldı ve Remus ortaya çıkan manzaraya resmen aşık oldu. Büyüleyici bir bahçe ona göz kırpıyordu.
" B-bu bu - burası harika. " diyebildi zar zor.
" Tabiki öyle olucak. Çünkü ben yaptım. "
Hayretle bir laleyi koklayan kıza baktı.
" Nasıl yani? Hepsini sen mi yaptın?"
Dora umursamaz bir sesle
" Romulus'la keşfettik burayı. Bana nasıl çiçek yetiştirebileceğimi gösterdi. Ve sonuç!"
" Harika!"
" Beğenmene sevindim. " bu sefer sırıtmıyor, cidden gülümsüyordu. Remus da ona gülümsedi.
" Peki ya Greyback? O burayı biliyor mu?"
Dora birden durgunlaştı.
" Hayır, o... Böyle şeylerden pek hoşlanmaz. "16 Yıl Önce...
" Dora! Dora!" Romulus endişeli ve yorgun bir sesle ormanın içinde minik kızı arıyordu.
O başka yöne giderken bir ağaca konmuş olan minik bir kuş yere indi ve kısa pembe saçlı kız çocuğuna dönüştü. 6 yaşındaki minik kız sessizce kıkırdayıp Romulus'un tam tersi yöne koşmaya başladı. 15 dakikalık yorucu bir koşunun ardından sonunda bir kıra çıktı. Rengarenk bahar çiçekleri harika bir manzara sunarken neşeyle toplamaya başladı.Loş koridorlarda ilerlerken Dora elindeki çicek demetini derin derin kokladı. En son büyük kapılı odanın önüne gelince heyecanla kapıya vurdu. İçerden hırıltılı ve sert bir ses duyuldu.
" Gel!"
Neşeyle odaya girdi. Babası ellerini arkasında kovuşturmuş, ayakta duruyordu. Geleni görünce huysuz huysuz
" Sen miydin. " dedi ve volta atmaya devam etti.
Ama kızın hâlâ ona baktığını fark edince tekrar durdu.
" Ne istiyorsun? Hem o elindekiler de ne?"
" Şeyy... Çiçek. Babalar gü-"
" Ne? Çiçek mi? Hem de benim evimde? Çabuk o rezil şeyleri at ve odana git! Yarına kadar da sakın çıkma!"
Minik kız başını eğdi ve odadan çıktı. Hızla kendi odasına girdi ve yatağa doğru atlayıp ağlamaya başladı.
" Beni dinlemedin ve yaptın değil mi?" Başını kaldırıp kapıya baktı. Romulus, gözünde hüzünle ona bakıyordu.
" B-ben..." devamını getiremeden tekrar ağlamaya başladı. Romulus yaklaşıp yatağa oturdu ve kızı kendine çekip dizlerine yatırdı.
" Şşşt, ağlama. "
" Beni sevmiyo!" diye haykırdı Dora. Romulus birşey demedi. Sadece başını okşadı. Sonra da kulağına şunları fısıldadı
" Bir gün büyüyeceksin ve seninle bir sır paylaşacağım. "" Dora? Dora iyi misin?"
" Hı? E-evet. Dalmışım. Kurtboğanlar şu tarafta. İstediğin kadar al ama dikkatli ol. Çok zehirlediler. "
Remus başını sallayıp toplamaya başladı. Bir yandan da yan gözlerle kızı izliyordu. Çok güzeldi... Dur, ne düşünüyordu o!? Hiç de güzel filan değildi. Tamam, belki birazcık... Kafasını sallayıp otları toplamaya devam etti.O sırada da Dora onu izlemeye başladı. Cidden saftı. Ama bu onu çok tatlı yapıyordu. Ve çeki- dur, hayır! Başını öfkeyle iki yana salladı ve bahçenin öteki tarafına doğru giderken
" Sanırım iksirde iyisin. " dedi.
Remus
" Ne? Ah, hayır. Sadece temel şeyler. "
" O zaman kurtboğanı nasıl yapacaksın?"
" Aslında ben yapmayacağım. "
" Öyle mi? Peki kim yapacak?"
" Bir arakadaş. " kız yine alaycı sırıntışını takındındı.
" Nasıl bir arkadaş mı o? Yoksa bir kız mı?" bunu her ne kadar alaycılıkla söylese de nedenini bilmediği şekilde tüm kalbiyle öyle olmamasını diliyordu.
" Evet. " genç kızın yüreğini bir acı kapladı.
" En iyi arkadaşımın eşi. Çok iyi biridir. "
Dora rahatlamış bir şekilde nefes verdi.
" Herşey yolunda mı?"
" E-evet! Her neyse. Artık gidelim. Yokluğumuzu fark ederlerse ikimiz de biteriz. " bu defa hiç konuşmadan geldikleri yolları geri gittiler. Dora hemen kendi odasına giderken Remus da kendi odasına gitti ve uzandı. Konuştuklarını düşündü. Bu kız cidden çok farklıydı. Sırıtarak kendini uykuya teslim etmeden önce tek düşündüğü buydu.Bölüm Sonu
C
anlar, cananlar; bugün de bir bölümün sonuna gelmiş bulunmaktayız.
Romulus karekteri hakkında ne düşünüyorsunuz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay'ın Kızı || Remadora
FanfictionBaşka bir paralellik... Muggle araştırmaları konusunda çalışmalar yapan Ted Tonks, hayatının hatasını yapar. Biricik ve tek kızı doğar doğmaz elinden alınıp götürülür. O, o saniyeden sonra Nymphadora Vulpecula Tonks değil, Nymphadora Selene Greyback...