Remus kendi evinde koltuğa oturmuş elinde tuttuğu tılsımla oynuyordu. Bir yandan da onu düşünüyordu. Neden ona saldırmıştı? Acaba... Acaba imperio muydu? Ama sonra bunun çok saçma olduğuna karar verdi. Tam bir yıldır kayıptı ve bir süre sonra imperioya karşı bağışıklık geliştirmek mümkündü. Peki ya bir unutturma büyüsü? Bu da olamazdı.
O böyle türlü türlü olasılıklar düşünürken birden kolye ışıldamaya başladı. Tıpkı geçen yıl, noel arifesinde olduğu gibi. Ama neden? Kararlı bir şekilde ayağa kalktı. Sanırım artık bu sorunun cevabını alma vakti gelmişti.○●○●
Karanlık yeraltı şehrindeki odada kahverengi saçlı genç kadın oturmuş, kitap okuyordu. Birden göğsüne saplanan ağrıyla acıyla yüzünü buruşturdu ve koltuktan kayarak yere diz çöktü. Ağrılar son bir yılda gittikçe daha da artıp şiddetleniyordu.
" Nymphadora!" ona yaklaşan sesle yerinden doğruldu ve ayağa kalktı.
" Evet, baba?"
Greyback onu süzdü. Sonra da
" Hazırlan; benimle birlikte toplantıya geliyorsun. "
" Peki, baba. "○●○●
Tüm ölüm yiyenler Malfoy Malikanesi'ndeki uzun, büyük masanın etrafında toplanmıştı. Başta her zaman ki gibi Voldemort vardı. Keyfi yerinde gözüküyordu.
" Sanırım herkes burada, durun Severus nerede? Benim sadık adamım. "
Dora, Malfoy'ların yanında oturan Bellatrix'in somurttuğunu gördü. Bu kadın cidden Voldemort'a ölümüne bağlıydı.
" Snape geç kaldı!" diye çemkirdi kıvırcık saçlı kadın.
" Buradayım, Bellatrix. " fısıltıyı andıran ama herkes tarafından gerçekten netce duyulan bu sesle tüm bakışlar o yöne döndü. Severus Snape gelmişti.
Lorduna selam verdi.
Voldemort gülümsedi.
" Severus! Sonunda. Geç bakalım. Geç. "
Snape, Voldemort'un solunda yer alan yere oturdu.
Bellatrix onu küçümser bir şekilde burun kıvırdı.
" Sakin ol, Bella. Unutmaki ihtiyar bunakı Severus öldürdü. Bunu hak etti. Değil mi?" dedi Voldemort. Nymphadora baştan sona ürperdiğini hissetti. O sırada aralarındaki en genç ölüm yiyen Draco Malfoy'la göz göze geldiler. Çocuk onu baştan sona süzüyordu. İstifini hiç bozmadan o da onu süzdü.
Voldemort
" Greyback, hoşgeldiniz. Ve Nymphadora, uzun zaman sonra seni yeniden görmek ne güzel. "
Dora
" Sizi de, lordum. " dedi düz bir sesle. Voldemort şeytanice gülümsedi.
" Evet, sevgili dostlarım; bugün burada toplanma sebebimiz ufak bir kutlama ve bir durum toplantısı. Hepinizin bildiği üzere ihtiyar bunak öldü. " ölüm yiyenler coşkuyla alkışlamaya başladı.
Voldemort kemikli elini kaldırarak onları susturdu.
" Heyecanınızı anlıyorum, dostlarım ve inanın bu başarıların devamı gelecek. Bildiğiniz üzere şu aptal yoldaşlıkları Potter'ı korumak için ellerinden geleni yapıyorlar. "
Lucius
" Plan ne, lordum?"
" Biraz sabırlı ol, Lucius. " dedi Voldemort küçümser bir sesle. Hâlâ onu affetmemişti.
" Afedersiniz, lordum. " dedi Lucius başını öne eğerek.
" Önümüzdeki hafta aptal arkadaşları Potter'ı Godric's Hallow'dan alacak. Ve biz de hazırda bulunacağız. "
Snape
" Lordum, lütfen beni mazur görün ama ihtiyar Deligöz bunu tahmin edip ona göre plan yapmaz mı?"
Voldemort sinsi sinsi gülümsedi.
" Sen merak etme, Severus. Eğer herkes emirlerimi eksiksiz yerine getirirse geriye Deligöz bile kalmayacak. " Voldemort ve diğerleri pis pis kahkaha attılar. Narcissa, Draco ve Nymphadora hariç...
Voldemort
" Kılkuyruk, içkileri dağıt. " dedi.
Dora'nın daha önce fark etmediği ufak tefek, pislik içinde bir adam fare gibi cikleyerek
" Emredersiniz, lordum. " dedi, gümüş eli ışıl ışıl parlıyordu.
Dora'nın karnı nedenini bilmediği bir şekilde çok pis bulanmaya başladı. Bu adamda birşey vardı, bunu hissedebiliyordu. Ama ne?Adı Kılkuyruk olan adam hemen herkese birer bardak içki doldurmaya başladı.
Sıra Dora'ya gelince alttan yukarı, kızın gözlerinin içine bakarak
" Sirius..." diye mırıldandı. Hiç birşey anlamayan kız ona boş gözlerle baktı. Bu adam ne saçmalıyordu?○●○●
Derin bir nefes verdi, Remus. Birazdan yapacakları şeye kendi de inanamıyordu. Omuzlarına dokunan ellerle başını en iyi iki dostuna çevirdi.
" Aylak, bunu yapmak istediğine emin misin?" dedi James. Arkadaşını cidden yapmak istemediği bir şeyi yaptırmak istemiyordu. Sonuçta sızacakları yer Filch'in ofisi değil, koskoca Yasaklanmış Büyülenebilen Nesneler Sicil Dairesi'ydi.
Remus derin bir nefes aldı. Sonra da aynı şekilde vererek
" Evet, Çatalak. " dedi.
" O halde planın üzerinden bir kez daha geçelim. Hata lüksümüz yok. " dedi Sirius.
Remus kafasını salladı.
" Patiayak, sen nöbetçileri oyalayacaksın. Çatalak, sen de benimle geleceksin. Her ihtimale karşı önlem olarak. Çok Özlü İksir?"
James cebinden bir şişe çıkarttı.
" Umarım Lily fark etmez. "
Remus da cebinden bir tutam saç çıkarttı.
" Hazır mısınız? Sadece 1 saatimiz var. " dedi arkadaşlarına bakarak.
İkisi aynı anda
" Hazırız!" dediler. Remus tekrar derin bir nefes aldı ve saçı iksirin içine dökerek içti. Kusmamak için kendini zor tutuyordu. Tadı iğrençti bu şeyin.Ellerine baktı. Kabarcıklar oluşuyor, vücudu değişime uğruyordu. Elleriyle yüzünü yokladı. Orada da kabarcıklar oluşuyordu.
En son dönüşüm bitince arkadaşlarına döndü.
" Oldu mu?"
James kolunu onun omzuna doladı.
" Dostum, kendi halini tercih ederim. "
Remus
" Tanınmasam yeter. "
Sirius
" O zaman kesinlikle tanınmayacaksın. " dedi, elinde bir kaç giysi tutarak. Remus bir çiftini giydi. Sonra da başladılar.Sirius görevli girişinden girerken Remus ve James ziyaretçi girişinden içeriye giriş yaptılar. Remus kendini çok gergin hissediyordu. Hepsi öyle. Bakanlık'a girer girmez Sirius doğruca nöbet tutan seherbazların yanına gitti.
James ve Remus da asansörlere bindiler. Asansörde onların dışında başka bir seherbaz vardı. James'i görünce
" Ah, Bay Potter; ben sizin bu gün gelmeyeceğinizi düşünmüştüm. " dedi.
James
" Dosya işleri. " dedi kısaca.
" Ah, evet. Bu bey kim?"
Remus adamın elini sıkarak
" Johnny Péttersòn. Fransız Sihir Bakanlığı'ndan. Bay Potter'ın arkadaşıyım. "
" Ah, peki madem. Ben de Frederic Furoz. Tanıştığımıza memnun oldum, Bay Péttersòn. "
" Ben de öyle, Bay Furoz. "
Asansör sesi
"Muggle Araştırmaları Dairesi. " dedi ve kapıları açtı. Bay Furoz, James ve
Remus'a selam verip çıktı. İkili derin bir nefes verdiler. Sonra Remus'un aklına dank etti.
Remus
" James, sanırım sen Seherbazlık Bürosu'na gitsen iyi olucak. "
" Haklısın, Aylak. Ben gitsem iyi olucak. Dikkat et ve al. " dedi James, ceketinin iç cebinden birşey çıkarırken. Görünmezlik pelerini. Büyüyle küçültülmüştü. Remus, arkadaşına teşekkür edip pelerini kendi cebine koydu. James Seherbazlık Bürosu'nda inince asansörde yalnız kaldı. Kalbi acayip hızlı bir şekilde atıyordu.
" Esrar Dairesi / Adı- Ağza - Alınmayanlar. "
dedi asansör deki kadın sesi ve kapıları açtı. Remus şaşırmıştı. O bu katta inmeyecekti ki. Acaba bir hata mı olmuştu? Ama bu imkansızdı. Sonra kalbinin tam üzerindeki cebinin ışıldadığını fark etti. Selene'nin Tılsımı... Önceki seferlerden daha da çok ışıldıyordu. Sanki... Sanki Esrar Dairesi'ne girmek istiyormuş gibi.
" A-ama orası yasak alan. " dedi Remus, bir kolyeyle konuştuğunu bile bile. Ancak kolyede inatçıydı. Resmen Esrar Dairesi'ne girmek istiyordu. Remus bunun nedenini düşündü. Neden ışıldıyordu? Selene'nin Tılsımı oldukça özel bir taştı. Esrar Dairesi'ne girmesi gerektiğini fark etti. Gülümsedi.
" Delirmiş olmalıyım. " pelerini çıkartıp kendi boyutuna getirdi ve altına girdi. Hâlâ girip girmemek için şüphedeydi ama kapının kolunu çevirince bunun için artık çok geç olduğunu fark etti. Milyarlarca kehanet ışıl ışıl parlıyordu. Aynı şekilde tılsımda.
" Ayın kan kırmızı olduğu vakitten 23 yıl önce, bir kız çocuk doğacak. 8 aylık bir kız, ayın seçtiği kabul edilecek. Ve kanlı ay tekrar yükseldiğinde ona kurban edilecek!" Remus duyduğu bu sözlerle başını hızla çevirerek sesin kaynağını aradı. Bir kehanet, özellikle parlıyordu. Eli ondan bağımsız bir şekilde kehanete uzanıp ona alırken, tılsım da yavaş yavaş söndü.Bölüm Sonu
K
ehanetler sadece hitap ettikleri kişilere açılıyor, biliyorum ama burada bizim tılsım etkili oluyor.
7 Potter savaşı yine olucak. Ama bu defa Harry'i Godric's Hallow'dan götürecekler. Mantık yine aynı. Harry'nin üzerindeki takipçi falan filan falan filan.
Neyse, bölüm hakkındaki düşünceleriniz nedir, canlar cananlar?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay'ın Kızı || Remadora
FanficBaşka bir paralellik... Muggle araştırmaları konusunda çalışmalar yapan Ted Tonks, hayatının hatasını yapar. Biricik ve tek kızı doğar doğmaz elinden alınıp götürülür. O, o saniyeden sonra Nymphadora Vulpecula Tonks değil, Nymphadora Selene Greyback...