4. Kısım: Selene'nin Tılsımı

228 12 8
                                    

Askıda olan Kaderi Tekrar Yazsak? Kitabımı sildim. Eğer kurgusunu sevdiyseniz yeni kitabım La Bella Y La Bestia // Remadora kitabıma bakabilirsiniz.

Grimmuld Meydanı 12 Numara ne kadar temizlenirse temizlensin kasvetli havası bir türlü gitmiyordu. Yine de Lily ve Marlene temizlik konusunda ısrarcılardı.
" Pekala, James ve Sirius, siz şu yaramaz perileri halledeceksiniz. Stella, sen annene süpürgede yardım edeceksin. Harry, sen de bana haşereleri temizlemek için yardım et. Ve Remus, sen de toz alacaksın. "
Hepsi şimdiden yılmış bir sesle
" Peki, Lily/ anne/ yenge!" dediler ve ardından işlerinin başına geçtiler.
Remus ceketini ve kravatını çıkartıp gömleğinin kollarını kıvırdı ve sabunlu suyla dolu kovayla eski bezi alıp merdivenlerden yukarıya çıkartmaya başladı. Öğlene kadar ilk 2 kâtı bitirmişlerdi. Ayak üstü Marlene'nin sabah yaptığı sandviçlerden yiyip tekrar işlerinin başına döndüler. Remus bugünkü 6. merdivenden kova taşıma seferinden sonra durdu ve soluklanmaya başladı. Bir yandan da alnında biriken boncuk boncuk terleri siliyordu. Bir tek kütüphane kalmıştı. Ondan sonra bitecekti işi. Kovayı tekrar alıp kütüphaneye doğru yöneldi. Kapı koluna uzanmıştı ki kapı açıldı ve kambur duruşlu Kreacher
" Pis kurtadam, her yeri kurcalıyor. Hanımım görse zavallı aciz Kreacher'a ne der? "
Remus
" Selam, Kreacher. " dedi. Kreacher
" Pis kurtadam Kreacher'la konuştu! Ah, hanımım, hanımcığım... " diye inleyip cılız bir pop sesiyle cisimlendi. Remus umursamadan kütüphaneye girdi. Burada cidden çok değerli ve eski kitaplar vardı. Kendine hakim olamayarak bir kaç tanesini eline alıp incelemeye başladı. Büyücü tarihiyle ilgili ne kadar da şey vardı! Remus, Prof. Binns'in bile büyücü tarihini bu kadar iyi bilmediğine yemin edebilirdi. Ama genel olarak safkanların yaptıklarını ele alanlardan vardı. Buna şaşırmamak gerekirdi. Ailenin sloganı bile ' Daima Safkan' dı. Elindeki kitabı geri bırakırken bir üst kattaki bir kitap dikkatini çekti. BÜYÜLÜ NESNE VE TILSIMLAR yazıyordu. İlgiyle uzanıp aldı ve üzerindeki tozu nazikçe silkeleyerek açtı. İlk birkaç sayfa zaman döndürücü hakkındaydı. Bunu zaten bildiğinden geçti. Görünmezlik pelerini, bir an gözünün önünde babasının o küçükken ona Üç Kardeş'in hikayesini okuması geldi. Her dolunaydan sonra mutlaka ona okurdu. Annesi de ona çikolatalı tatlılar yapardı. Annesi... onun kaybı hâlâ canını yakıyordu. Dolan gözlerini silip devam etti. Düşünseli, kelid aynası... Bir sayfaya gelince gözleri hayretle açıldı. Önüne çıkan resimdeki kolye... Asansördeki o cadının kolyesini şimdi nereden hatırladığını anımsamıştı.
Selene'nin Tılsımı... Efsaneye göre Yunan Ay tanrıçası Selene'nin kolyesiydi. Takana bazı kurtsu güçler kazandırırdı ama en önemli özelliği onu takana dolunay vakti hiç bir kurtadam zarar veremezdi. Ama bir sorun vardı: o cadının bu kolyeyle ne işi olabilirdi ki? O bunu düşünürken birden kütüphanenin kapısı açıldı. Hızlı açılmamıştı ama hazırlıksız yakalanan Remus'u yine de zıplamıştı. Stella mahcup bir şekilde özür diledi.
" Annemle Lily yengem akşam yemeğine çağırıyor. "
Remus
" Geliyorum. " dedi. Stella ise doğruca kitaba bakıyordu
" O nedir? "
" Ah, şey, öylesine bir kitap işte. Bir an ilgimi çekti. "
Beraber aşağı kata indiler. Marlene asasıyla sofrayı kuruyordu. James, Sirius ve Harry ise sandalyelere yayılmış, quidditch hakkında konuşuyorlardı. Remus'un geldiğini görünce sırıttılar. Remus onların yanına bir sandalye çekip oturdu.
Sirius
" Ee, Aylak? Yarından sonra gidiyorsun. "
James
" Sence de biraz acele karar vermedin mi?"
Remus
" Nasıl yani?"
James
" Yani bu Greyback. Isırdıklarını unutucağını pek sanmam ve yanlış hatırlamıyorsam siz ikiniz pek iyi anlaşamıyordunuz. "
Remus
" Doğru, bu yüzden orada bulunduğum süre boyunca beni izleteceğini biliyorum ama savaş zamanındayız ve yapacak daha iyi bor işim yok. "
Sirius elini dostça arkadaşının omzuna koydu.
" Şunu unutma, kardeşim; biz her kararında seni destekleyeceğiz ve arkanda duracağız. "
Remus arkadaşlarına gülümsedi. Onlara sahip olduğu için kendini çok şanslı hissediyordu.

○●○●

Kurtadamlar ormanda ilerliyordu. Fenrir ve Dora önden ilerliyordu. Bir açıklığa gelince asalarını çıkarıp
" Revelio!" dediler. Etrafta hiç bir casus gözükmüyordu. Fenrir cebinden çıkardığı saate baktı. 15. 59'u gösteriyordu. Saati cebine soktuğu sırada çevreyi bir sürü pop sesi doldurdu. Ölüm Yiyenler... Lord Voldemort ve müritleri şimdi tam karşılarındaydı. Yanında en sadık adamları vardı. Sağında tıpkı Fenrir'in sağında duran Dora gibi Bellatrix duruyordu. Solunda ise Lucius Malfoy. Narcissa Malfoy, Antonio Dolohov, Lestrange kardeşler ve Dora'nın tanımadığı yaşlıca bir tane.

Voldemort buz gibi sesiyle konuşmaya başlayınca Dora baştan sona ürperdiğini hissetti. Ama üzerinde hissettiği bakışlarla bu hissi bir kenara bırakıp kaslarını çattı. Bellatrix hor gören bir ifadeyle, Narcissa da ilgiyle onu süzüyorlardı.
Fenrir ve Voldemort ise vaatlerden filan konuşuyorlardı.
Voldemort birden Dora'ya döndü. Ama hâlâ Fenrir'e hitap ediyordu.
" Kızın mı?"
Fenrir hiç düşünmeden yanıtladı
" Evet. "
Voldemort yavaş yavaş kıza yaklaşmaya başladı
" Ne kadar da iyi. Kurtadam mı? Özellikleri?"
Fenrir
" Hayır, değil. Ama metemorphagusmuş. "
" Yaa..." sesinden ilgilendiği anlaşılıyordu. Bellatrix de şimdi daha ilgili duruyordu. Dora bunun sebebini merak etti. Ama birşey demedi. Çünkü
Voldemort tam karşısında duruyordu.
Omuzlarını dik tutmaya çalıştı.
" Adın ne kızım?"
Sesini olabildiğince düz tutmaya çalışarak
" Nymphadora Selene Greyback. "
Narcissa ve Bellatrix bir anlık reflekse birbirlerine baktılar.  Ama Bellatrix hemen önüne döndü. Ağır ağır lorduna yaklaşarak her zaman ki alaycı sesiyle
" Güzel isim. Pericik. " dedi. Dora ona kaşlarını çattı. Ancak birşey demedi. Sadece birbirlerini karşılıklı süzdüler.
Voldemort
" Hadi ama Bellatrix, bence bu genç bayana gayet de iyi yakışıyor. Kan durumun ne?"
" Safkan. "
Voldemort memnun olmuşçasına gülümseyrek Greyback'e döndü.
" Kararın nedir, Fenrir? Ölüm Yiyenler siz kurtadamları yanımızda görmekten memnuniyet duyar. "
Fenrir pis pis sırıttı.
" Kurtadamlar da öyle, lordum. "
Dora, babasına tedirgin bir bakış attı ama o bunu görmedi. Ya da görmezden geldi. İkisinden biriydi. Tek bilinen kurtadam ırkının karanlık tarafta olacağıydı. Tekrardan.

Bölüm Sonu

Bu bölümcük de bu kadarcıktı. Nasıldı? Sizce sonraki bölümlerde ne olucak veya hikayenin gidişatı hakkında öneriniz var mı?

Seviliyorsunuz. ( bu bölüm ilk defa medyaya koyduğum şarkıyı dinlerken değil, misafirliğe gelen adamların bağıra bağıra konuşmalarına katlanılarak yazılmıştır. 😑)

Ay'ın Kızı || Remadora Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin