Rex onlarla ilgilenmeyi bırakırken otlardan yapılmış hasıra geçip lotus pozisyonu aldı. Bugün Ruh Denizi'ne girip zihnini eğitmeliydi.
Gözlerini kapatıp Ruh Denizini hayal etti...
Kapalı gözlerini bedeninde hissettiği tanıdık sıcaklıkla açarken Flu'nun kendisine merhametle bakan gözleriyle karşılaştı. Gray her zamanki somurtkan ifadesiyle ona baksa da bakışlarındaki küçümsemenin ardında kendisini belli eden saygının pırıltıları vardı. Rex bu değişimin nedenini anlayamasa da bundan şikayetçi sayılmazdı.
''Bu kadar çabuk gelmen beklenmedikti.''
Flu'nun kinayeli sesini duyunca hafif tebessümle konuşmaya başladı. Kiale'nin kaybından sonra tanıdık simalar görmek onu oldukça rahatlatmış ve üzerindeki gerginliği biraz da olsa hafifletmişti.
''Birkaç aksilik olmasaydı daha erken gelecektim ama artık iki günde bir sizi rahatsız edecek gibiyim.''
İkisi sessizce gülümserken Gray ortamdaki sevgiden rahatsız olmuş gibi araya girdi. Uzun zamandır Flu ile beraberdi ve sadece iki kişi olmaya o kadar alışmıştı ki onun bir parçası olsa bile rahatsız olmaktan kurtulamadı. Ne kadar iyi anlaşamasalar da Flu onun asla arkada bırakamayacağı dostuydu. Bir gün Rex'in merhametini kaybettiğinde onu kaybedeceğini bilse de inkar etmekten geri duymuyordu. Aynı durum kendisi için de geçerliydi üstelik. Onların temsil ettiği duyguyu kaybederse onlar da tamamen hiçliğe karışacaktı.
''Birazdan çekeceğin acıyı düşünürsek fazla pozitif değil misin?''
Rex sıcak ortamın aniden buz kestiğini hissederken ona karşı kendisini daha fazla tutamadan konuşmaya başladı.
''Neden sürekli benimle atışıp duruyorsun?''
Gray omuz silkerken rahat ve alaycıl ifadeyle ona baktı.
''Çünkü yapacak başka işim yok.''
Rex böyle bir cevap beklemediğinden kısa süreli bir şok yaşarken dişlerini sıkarak onu görmezden geldi. Gözleri zihin sarayına dönerken değişik ve uzun yapının üzerinde duran devasa yıldıza baktı bir süre. Bunun ne olduğunu şuanlık bilmese de çok yakın bir zamanda acıyla öğrenecekti...
''Sarayda ne yapmalıyım Flu?''
Flu ona bakarken istemsizce yutkundu. Oraya girmeyi bir kere denemişler ve çok acı bir şekilde bir daha girmemeleri gerektiğini öğrenmişlerdi. Şimdi Rex'in oraya gireceğini bilmek...
Şuan bunları düşünecek zamanı olmadığını kendisine hatırlatarak boğazını temizledi.
''Zihin sarayında katlar vardır. Birinci kat on parçadan oluşur ve başlangıç düzeyi için zihnine baskı kurar. Bakıya uğrayan zihnin eğitilebilecek duruma gelerek sınırlarını kırar. Diğer katları şimdilik bilmen gerektiğini düşünmüyorum.''
Rex sadece bir kata girebileceğini dolaylı yoldan anlarken bu duruma oldukça şaşırmıştı. Zaten eğitime başladığından beri oldukça acıyla akraba gibi olmuştu ve onu yıldırabilecek bir acının olduğunu sanmıyordu. Onun gibi daha yolun başında olduğundan habersiz bir çocuk için bu oldukça acılı bir tecrübe olacaktı...
Rex kendisinden emin adımlarla sarayın kapısına kadar ilerledi ve rahatça kapıyı açıp içeri adım attı. Fakat... tam o anda hiç beklenmeyen bir şey oldu.
Gray ve Flu dahi ağzını açamadan şaşkınca gördükleri manzara bakıyorlardı.
Rex ne olduğunu anlayamadan ilk adımdan yere yapışmıştı?
Tarihte bir eşi benzeri daha bulunmayan bir başarıya adım atarak ilk adımda yere serilen ilk kişi oldu. Gray yüzünü öfkeyle buruştururken yanındaki mavi aura yayan klona baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katliamın Elçisi
FantasyGeçmişin gölgesi üzerine düştüğünde Rex zor bir karar almak zorunda kalacaktı... Katliam onun gözüne hiç bu kadar güzel gelmemişti. "Çivisi çıkmış dünyaya katlimın elçiliğini yapacağım!" Küçük bir çocuğun ağzından çıkan sözler ne kadar ileri gidebil...