Kiale şaşkınlıktan donup kalırken duyduklarını idrak etmeye çalıştı. Az önce ona iki seçenek sunduğunu söylemişti değil mi?
Şaşkınlığını gizlemeye çalışsa bile konuşurken kendisini ele vermişti.
"Acaba seçeneklerin ne olduğunu öğrenebilir miyim?"
Etrafında gezinmeye bırakan devasa kanatların sahibi eski yerini alırken seçenekleri söylemeye başladı.
"Birincisi tekniği çocuğun zihninden silerek ona bir daha asla görünmeyeceksin ayrıca hayatının yarısından vazgeçeceksin. İkinci olarak şuanlık canını bağışlayacağım fakat çocuk nefes sanatını öğrendiği anda hayatın son bulacak. Hangisini seçmek istersin?"
Kiale ilk seçeneği elediğinde ikinci seçeneğin kendisine biraz daha zaman verdiğini fark etti. Rex en iyi ihtimalle bir dahi olsa bile bu nefes sanatını en erken üç ayda öğrenebilirdi. Çok fazla düşünmeye gerek görmeden kararını açıkladı.
"İkinci seçeneği seçiyorum efendim."
Devasa kanatların sahibi bu seçeneği seçmesine şaşırmamış gibiydi. Elini Kiale'nin kalbinin üzerine getirdikten sonra vücudu yokmuş gibi eli rahatça ruhuna kadar ulaştı. Gözleri kapanırken sakinleştiren bir aura etrafa hakimiyetini yaydı.
"Evrenin hükmüne kulak ver aciz ruh. Ben ki Ölümün Neferi Kutsal Melek bu ruhu mühürlüyorum. Anlaşma şartı yerine gelince bu ruhu bana getir. Sözlerim hükümdür, anlaşma mühürlenmiştir."
Sesi kısık olsa bile kelimelerin gücü fırtına yaratmış evrendeki her canlı mutlak sessizliğe bürünmüştü. Devasa kanatların sahibi elini çekerken kudret dolu aurası yerine naifliğe bırakırken son kez Kiale'ye baktı.
"Şimdilik gidebilirsin."
Kiale derin nefesler alırken gözleri kapanarak bayıldı...
Öte yandan Rex yalnız kalmanın korkusuyla kendisini eğitime vermiş elindski küçük baltayı defalarca ağaçlara vurmuştu. Öyleki elleri su toplamış bazılarıysa patlayarak kanamaya başlamıştı. Buna rağmen elindeki baltayı bırakmamaya yeminli gibiydi. Kızarmış gözleri yaşları tutmaya çalışırken gözlerini açtığından beri hep yanında olan tek kişinin ismini sayıklıyordu...
Kiale.
Kiale..
Kiale...
Rex daha fazla tutamadığı yaşları serbest bırakırken içindeki boşluk büyümeye devam ediyordu. Elindeki balta yere düşerken ayaklarını kendisine çekerek ağlamaya başladı.
"Hayır! Kiale geri gelecek."
Elinden bıraktığı baltasına bakış bile atmadan kayalıklara ilerledi.
"Geldiğinde kayaları taşımayı bitirmiş olacağım. Bakalım o zaman alaycı konuşabilecek misin?"
Gülmeye çalışsa bile yaşlar durmadan akmaya devam etti. Taşıdığı kayaların ağırlığı ruhuna binen ağrıdan daha hafifti. Tek bir sızlanma bile ağzından çıkmıyor yaptığı işe tüm dikkatini veriyordu...
Saatler geçtiğinde artık kaçıncı kayayı taşıdığını bile unutmuş gecenin bastırdığını bile fark etmemişti. Karanlık taşları görmesini iyice engellediğinde havanın farkında vararak yere bıraktı kendini...
"Gelmeyecek misin Kiale?"
Sessizliģin içerisinde üç kelime yankılanırken saatlerdir duymadığı alaycıl ses kulaklarını doldurdu.
"Beni bu kadar sevdiğini bilmiyordum Rex?"
Rex gelen sesle yerinden fırlarken tek kelime bile etmeden ona koşarak sarıldı. Akmayı yeni bırakmış yaşlar yanağını tekrar ıslatırken durmadan sayıklamaya başlamıştı bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katliamın Elçisi
FantasíaGeçmişin gölgesi üzerine düştüğünde Rex zor bir karar almak zorunda kalacaktı... Katliam onun gözüne hiç bu kadar güzel gelmemişti. "Çivisi çıkmış dünyaya katlimın elçiliğini yapacağım!" Küçük bir çocuğun ağzından çıkan sözler ne kadar ileri gidebil...