Derin derin suyun üzerinde soluklanan küçük çocuk birkaç dakika önce olanları anlamaya çalışırken bir yandan da bu kadar enerjik hissetmesi onu sevindirmişti. Keyifle yüzmeye başlarken az önce olanları düşünmek yerine Kiale'ye sorması gerektiğini hissederek ona baktı.
"Kiale az önce suyun altındayken vücudum hiç olmadığı kadar rahatladı ve sanki hiç kayayı taşımamış gibiyim."
Kiale ilginç bir şekilde küçük çocuğu dikkatle izlerken aklından geçen olasılıkları hesaplayarak doğru sonuca yaklaşmaya çalışıyordu. Biraz daha düşündükten sonra yüzerken kendisine merakla bakan çocuğa açıklama yapmaya başladı.
"Rex az önce sana savaşçı ve büyücülerin olduğunu söylemiştim hatırlıyor musun?"
Rex kafasını sallarken ekstra bir yanıt vermeden açıklamanın devamını dinlemeye başladı.
"Bu evrende savaşçıların izlemesi gereken yol bedeninin sınırlarını kırmak ve enerjiyi bedenine alarak temellerini sağlamlaştırmaktır. Temelleri sağlam olan bir savaşçı temeli sağlam olmayan kendisinden yüksek seviyeli insanları kolayca yenebilir. Işte temellerin önemi buradan geliyor."
Kiale aradaki mesafeyi kısaltarak küçük çocuğun yanında hem yüzmesini seyrediyor hem de onu bilgilendiriyordu. Rex onu dikkatle dinledikten sonra kendisine yabancı gelen konuyu da ona tekrar sordu.
"Peki ya seviyeler ne anlama geliyor?"
Kiale ona bunca zaman az da olsa bilgi vermediği için kendisine kızsa da sızlanmadan anlatmaya devam etti. Onun anladığından emin olunca konuyu bitiriyor aklında soru kaldığını fark ettiğinde ise daha fazla detaya giriyordu.
"Seviyeler savaşçı ve büyücüler için farklı değildir fakat ilerleme açışından değişiklikler gösterir. Bu sana anlattığım enerjiyi yayma kısmından kaynaklanıyor. Midenin bir parmak üstünde bulunan ve dantian adı verilen organa bağlanan iki damar bulunur bunlardan biri kalın biri ise daha incedir. Kalın olan büyücü olduğunu gösteren damarken ince olan ise savaşçı olduğunu gösteren damardır."
Rex yeni öğrendiği dünyanın gizemlerini düşünürken aklından tonla hayal geçiyordu. Fakat zihninin ücra köselerinde bir soru sürekli kendisini hatırlatmaya çalışıyordu. Rex biraz tedirgin ve cevabını almak için yanıp tutuştuğu soruyu dile getirdi.
"Kiale güçlenmek istiyorum fakat.. bunun benim kim olduğumla nasıl bir alakası olabilir?"
Kiale bu sorunun elbet bir gün geleceğini tahmin etse de bu kadar erken olması duraksamasına neden oldu. Kararsız olsa da küçük çocuktan bunu saklamak istemiyordu. Belki de ilk kez minnet duyduğu kadının sözünü çiğnedi...
"Rex güçlü olman sana çok şey kazandıracak olsa da sana kim olduğunu söyleyecek olan ben değilim. Zihninde annenin yaptığı bir mühür var ve bunu sadece yeterli güce kavuştuğunda öğreneceksin. Bu gücün neye göre belirlendiğini bilmiyorum bu yüzden yaşıtlarının aksine seni her konuda eğitmem gerekiyor."
Kiale duyduğu minnetten mi yoksa karşısındaki küçük çocuğa giderek ısındığından mı bilemeden sakin ve hüzünlü bir ton kullanmıştı. Anne lafını duyan Rex hiçbir şey hissetmese de yanında onu koruyacak birini bırakan kadının onu sevmediğini az çok anlayabilmişti...
Peki ya neden annesi değil de başkası onu korumak zorundaydı?
Bu konularda hiçbir bilgisi olmayan Rex öğrenmek için tek yolun güçlenmek olduğunu anlamıştı.
Bir gün kim olduğumu öğreneceğim.
Bu öylesine alınmış bir karar değildi. Içinden gelen tüm samimiyetle mühürlenmiş bir sözdü. Gölde düşünceler eşliğinde saatlerini geçiren Rex bütün eklemlerinin ağrısını bile hissetmişti.
Kiale durumu fark edince endişesini alayla gizleyerek küçük çocuğa sataştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katliamın Elçisi
FantasyGeçmişin gölgesi üzerine düştüğünde Rex zor bir karar almak zorunda kalacaktı... Katliam onun gözüne hiç bu kadar güzel gelmemişti. "Çivisi çıkmış dünyaya katlimın elçiliğini yapacağım!" Küçük bir çocuğun ağzından çıkan sözler ne kadar ileri gidebil...