"Sen! Sen benimle alay edecek kadar kendine güveniyorsun. Tek sorunun özgüven ve aptallığı birbirine karıştırmandı."
Rex ağzı laftan başka bir şey yapmayan haydutun zihnine tekrar fısıldadı. İleride dönüşeceği iblisin tohumları yavaş yavaş içinde filizlenmeye başlamıştı...
"Seni nasıl öldüreceğimi duymak ister misin, çok eğleneceğimize eminim."
Haydutların patronu iyice gerilse bile kendisinden taviz vermemek için alaycıl ifadesini bozmadı. Yine de kasları kopmak üzere olan bir ip kadar gerilmişti.
"Velet seni öldürdükten sonra aldığım altını geri vereceğim. Bir zevk uğruna ölen zavallı olarak silinip gideceksin."
Rex yamuk bir sırıtışla ellerini iki yana açtı. Elleriyle 'gel, gel' işareti yaparken oldukça rahattı. Onun bu rahatlığı Kira ve Lupen'i bile şaşırtmaya başlamıştı. Seviyesinin diğer haydutlardan daha yüksekte olduğu belliydi ve köle tüccarı yanında çocuk olarak kalırdı.
Lupen araya girmek için atılacakken Kira kolundan asıldı.
"Eğer kibri yüzünden ölecek kadar güçsüzse onu takip etmemiz aptallık olur. Kazanırsa onu bir daha sorgulamayacağım ama kaybederse.."
Lupen onun demek istediğini çok net bir şekilde anlamıştı. Onları kölelikten kurtarmasına minnet duysa bile bir aptalı takip etmekle aynı kapıya çıkardı. Bu yüzden ikisi de biraz daha geri çekilip izlemeye koyuldu.
Haydutların patronunun yardımcısı Ging ise onlardan hamle gelmeyince her an atılmak için hazırda bekleyen pozisyonunu bozup rahat bir duruşa geçti.
Sıra ikili arasındaki mücadeleye gelmişti...
Rex kendisine hırlayarak gelmeye başlayan haydutu gördüğü gibi gözlerini kapattı.
Ging şokla yutkundu.
"Çıldırmış olmalı! Patronun karşısında gözlerini kapattı. Kesinlikle acısız bir ölümü olmayacak."
Kira ve Lupen'in ifadesi de ondan farklı değildi. Kira gerçekten onun bir aptal olduğunu düşünmeye baslasa da sönmüş bir yıldız misali ufacık bir umuda sarıldı.
Rex zihnindeki dünyada gözlerini açtı. Dışarıdaki her bir hareketi net bir sekilde görebiliyordu. Bedeni basit bir kukla misali ortalıkta dikilirken çoktan hamlesini başlatmıştı.
Zihinsel enerjiden oluşturduğu örümcek ağını haydutların patronuna gönderdiğinde adımlarının duruşunu salise salise gözlemledi. Avının ağdan kurtulma çabasını izleyen bir örümcek gibi keyifle dudaklarını yaladı. O her hareket etmeye çalıştığında zihinsel enerji vücuduna yapışıyordu.
"Sana şansın olmadığını söylemiştim yaşlı kurt. Bana dokunamadan seni tam olarak yirmi yedi kez öldürme şansım olduğunu bilmediğin için rahat davranmanı anlıyorum... yazık oldu."
Haydutların patronu sinirden köpürmüş haliyle gözlerini yeni açan cocuğa baktı.
"Bana ne yaptın seni bacaksız velet."
Rex yeni açtığı gözleriyle yaşadığı ana geri dönerken uzun uzun ilk haydutu sonra kendisini süzdü. Alaycıl gülüşü yine dudaklarında yerini almıştı.
"Teknik olarak senden daha uzunum?"
Ging, patronuna yapılan saygısızlıkla kan kusacak hale gelirken ne yapacağını bilemez durumdaydı. Rex'in yeni yoldaşları ise yaşanan olaya kendi tabirleriyle bir kılıf uydurmaya çalışsa da başarılı olamıyorlardı.
"Sana saygıyı öğretmek için terbiyesizleşeceğim bu babanı mazur gör evlat."
Rex anlamsız bakışlarını hayduta dikerken kendisini alay etmekten geri tutamadı.
"Daha bir adım bile atamazken beni terbiye ettiğini görmeyi çok isterim."
Rex işi fazla uzattığını düşünerek zihinsel gücünü ilk iğne haline getirdi. İğnenin ucu haydutun kulağından beynine vardığında genişleterek çekiç haline çevirdi.
"Seninle daha fazla vakit kaybedemem, Tanrına kavuştuğunda selamımı iletmeyi unutma."
Haydutların patronu ve izleyenler ne olduğunu bile anlamadan bir patlama sesi ortama hakimiyet sürdü. Bütün deliklerinden akan kan yerleri su misali sularken ifadesiz gözlerle onu izleyen Rex bir sonraki hedefine dikti gözlerini.
"6.hissin bu aptaldan daha güçlü ve durman gereken yeri biliyorsun. Onunla Tanrınızın yanında buluşmak mı istersin yoksa bizimle ilerlemek daha mı cazip gelir?"
Ging dili lâl olmuş bir şekilde dikilmekten başka bir şey yapamadı. Bütün bedeni emirlerine karşı geliyordu. Fakat herkesin merak ettiği soruyu dillendirebilecek gücü kendisinde bulabilmişti.
"Az önce.. ona dokunmadın bile. Bunu nasıl.. nasıl yapabildin?"
Rex onun sorusuyla derin bir nefes alarak Kira ve Lupen'e baktı. Bu sorunun cevabını onlarda duymak istiyordu. Beklenti dolu gözleri fark ettikten hemen sonra açıklama yapmaya başladı.
"Her insanın Ruh Kapıları vardır. Ruh Kapılarından geçen biri zihinsel gücü kullanabilir. Tabi zihinsel güç ne kadar güçlü olursa olsun onu şekillendiren kişiye göre bir keskinlik alır. Örneğin hayal gücü geniş olan biriyle hayal gücü düşük olan birinin zihinsel gücü tamamen farklı kulvarlardadır. Az önce kullandığım da zihinsel güçtü. Siz Ruh Kapılarına ulaşamadığınız için o enerjiyi hissedemezsiniz fakat zihinsel gücü kullanan biri olsaydı yaptıklarımı çok net fark edebilirdi."
Uzun açıklamasından sonra ormandaki tek ses ağaçların hışırtısı ve böceklerin uğultusuydu. Hepsi az önce yaşananlara birebir şahit olmuş ve zihinsel gücün üstünlüğünü kabul etmekten başka bir şey yapamamışlardi. Yine de Kira için bu tarz güçler alışık olduğu manzaralardı. Bu sebeple ilk sindiren ve başka bir soruyu yönelten o olmuştu.
"Zihinsel güç bu kadar iyiyse neden kullanan çok fazla kişi yok?"
Rex derin bir nefes daha alırken açıklamasının eksik kalan kısmını tamamladı. Bu soruyu sormalarını az çok bekliyordu.
"Zihinsel güç her ne kadar muhteşem olsa da elde etmek için verilen çaba ve çekilen acıya katlanmak çok çok zordur. Ruh kapılarını açmak için üç sartı yerine getirmen gerekli fakat bunu yardım almadan yapmalısınız. "
Ging, kendisinden kat kat küçük çocuğun anlattıklarını dinlerken heyecanlıydı. Herkes gibi kendisi de biliyordu ki bir lider yanındakini hem vezir hem rezil etme şansına sahipti.
Örneğin bir lider çok güçlü ama aptal olursa yanındakileri bok çukuruna iterdi.
Eğer zeki fakat güçsüz olursa bir şekilde tepeye ulaşmayı düşünebilirdi.
Fakat hem zeki hem güçlüyse önünde taştan, okyanustan, lavdan engeller olsa bile aşmak sadece zaman meselesi olurdu.
Karşısındaki bu çocuk ise hem zeki hemde güçlüydü. İçindeki daha tepeye ulaşma arzusuna yenik düşerken güçlü bir fısıltıyla uzun zaman önce sorulan sorunun cevabını verdi.
"Sana katılmam için ne yapmam gerekiyor?"
Kira ve Lupen sorunun cevabını duymak için Rex'e baktı. Rex sadece gülümseyerek cevap verdi.
"Sadece sadakat istiyorum. Gerisini zaten ben hallederim. Fakat sadakatinden şüphe duyduğum an kellen ve vücudun arasında tek bir iletişim noktası bile kalmaz."
Ging titremesine engel olamadı. Vaat büyüktü fakat tehtitte yenilip yutulacak dereceden bi tehtid değildi.
"Ne olursa olsun sana sadık kalacağım. Peki ya bana o gücü verecek misin?"
Rex gülümsedi ve bu sefer üçüne hitap edercesine konuştu.
"Siz bana sadakatinizi bende size güçlenmeniz için fırsatları vereceğim. Sadakatinizi korumak nasıl benim elimdeyse güçlenmekte sizin iradenizle alakalı. Bu yüzden sorman gereken soru şu... Ben size güçlenme fırsatını vereceğim peki ya siz bu fırsatları kullanabilecek misiniz?"
Bölüm sonu. Arkadaşlar gerçekten cok aşırı yoğun olduğumdan giremiyorum. Üstelik işe gidişlerim de hep son dakika ortaya çıkıyor. Hangi gün isteyim hangi gün değilim kendim bile bilemediğimden aksaklıklar çok oluyor. Üzgünüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katliamın Elçisi
FantasyGeçmişin gölgesi üzerine düştüğünde Rex zor bir karar almak zorunda kalacaktı... Katliam onun gözüne hiç bu kadar güzel gelmemişti. "Çivisi çıkmış dünyaya katlimın elçiliğini yapacağım!" Küçük bir çocuğun ağzından çıkan sözler ne kadar ileri gidebil...