Ertesi gün bir adet Celasun Bey'in öpücükleri ile gözümü açtım. Gözlerim karşımızdaki duvarda asılı saate değdi.
12:00
Öyle mutluydum ki...
Sanki yaşadığım her şeye tam da şu anda değmişti. Bundan sonra hep güzel anılar biriktirip mutlu olacaktık.
18 ay sonra
"Doğuruyorum diyorum sana Celasun."
"Nasıl ya?" dedi elini başına götürüp sersemce ayağa kalkarken.
"Ciddi ciddi doğuracak mısın şimdi?"
Sabır ister gibi alabildiğim kadar derin bir nefes aldım. Sancıdan konuşamaz olmuştum.
"Aaaa" genzimden kopan acı dolu çığlık eşliğinde Celasun koşarak odaya gitti. Aynı zamanda da sanki kendisi sakinmiş gibi sakin olmam konusunda telkinler veriyordu. Ama suç bendeydi adama prova yapalım dedikten bir saat sonra sancım gelince afallamıştı. Elinde günler öncesinden hazırladığım hastane çantası diğer elinde tuşlarına rastgele bastığı telefonla karşımda dikiliyordu.
"Hay ben senin telefon gibi."
Neyse ki fazla uzatmadan önce çantayı bırakıp arabayı binanın önüne getirmek için gitti. Sonra gelip kalkmama yardım ederek beni kucakladı. Arabaya geldiğimizde kapıyı açarak beni bebek benmişim gibi yada kırılacak cam bir vazoymuşum gibi koltuğa bıraktı. Sancılarım sıkılaşmaya başlamıştı. Herhangi bir kazaya sebep olmamak için dişimi sıkıyor çığlık atmamak için yumruğumu ağzıma bastırıyordum. Celasun tek eli ile direksiyonu idare ederken diğer eli ile yumruğumu ağzımdan çekip aldı. Kendine çekip öptüğü yumruğumu sakince açtı.
"Kendine zarar verme, size bir şey olmasına izin vermem."
Başımı sallayıp derin nefesler eşliğinde arkama yaslandım. Çok sürmeden geldiğimiz hastane önünde duran arabadan karşımdan koşarak gelen Cevahir ve Aylin'i seyrederken indirildim. Her şey o kadar seri oluyordu ki ben sancılarımı dahi yakalayamaz olmuştum.
"Bennur Hanım'ı doğumhaneye alalım doğumu başlamış. Celasun Bey siz de dilerseniz katılabilirsiniz." diyen ebe ile bebeğimizi kucağıma almam arasından sadece yarım saat geçmişti. Dünya tatlısı kızıma bakarken kan ter içinde kaldığım doğum masasında gülümsüyordum. Celasun'un bir eli elimde diğer eli ise ağzında öylece kalakalmıştı.
" Hol geldin bebeğim." dediğimde dolmuş gözlerini gözlerime çevirip derin bir nefes aldı. Yaklaşıp saçlarımın terle yapıştığı alnıma bir öpücük kondurdu.
"Teşekkür ederim. Bana yaşattığın sayısız mutluluk için teşekkür ederim."
İki saat sonra
"Sen tutamazsın diyorum Cevahir henüz çok küçük."
Cevahir omuz silkip avuçlarına anca sığan kızımı Aylin'den aldı.
"Amcasının prensesi ne diyor bu cadaloz teyzen?"
Aylin hayretle Cevahir'e bakıyordu. Kendisinin bile korkarak tuttuğu bebeği sanki yıllardır bebek kucaklıyor gibi gayet profesyonel tutuyordu. Yine de fazla sürmeden Aylin yeğenlerini alıp küçük yatağına bıraktı. Celasun'la birbirimize bakıp gülümsedik. Bizim düşünmediğimiz her şeyi onlar düşünmüştü. Cevahir gidip annemleri getirmiş ve Aylin de hastane odasını süslemişti. Üzerimde pembe lohusa geceliği başında da kocaman kırmızı bir kurdele ile lila çarşafların arasında oturmuş belimi de yatak başlığına yaslamıştım. Kızımın adının yazılı olduğu mavi, lila, pembe balonlar etrafta uçuşuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENNUR
Romance"Özür dilerim. Yaralarını tekrar tekrar kanattığım için." Derin sessizlik çöktü kuytu karanlıklara... adam sürüldü. Kadın terk edildi. Öyle mağrur öyle sevilesi bir kız çocuğu terk edilmişti. "Özür dilerim. Kanayan yaran olduğum için." Gün ışığı ara...