17

4.6K 247 56
                                    

Lavanta buketlerinden taç yaptım saçlarına, bilirim kıskanır çiçekler bile ipeksi saçlarını. Hazan düşmesin o saçlara yürek sızım. Mabedim de sana açtığım derin yaralarım var. Kabuk bağlamasın diye tekrar tekrar kanattığım...

17. Bölüm

İki hafta sonra

Nişandan sonra Celasun ile aramıza elle tutulur bir soğukluk girmişti. Bu kadarını beklemesem de kendimden memnun bir şekilde okuluma ve düzenime geri dönmüştüm. Eve akşam saatlerinde giriyor ne yemek yiyor ne de yüzüme bakıyordu. Sabahın erken saatlerinde çıkıyor okula gidip gelmem için bile şirketten bir şoför gönderiyordu. Bu süre zarfında annemi o adamım ellerinden alıp güvenli bir yere yerleştirmişti. Babası bir kaç kez kapıya dayansa da Celasun orcarlık rol yapıp sonunda onu annemin kaybolmasının bizimle alakası olmadığına inandırmıştı.

Telefonumun saatine bakıp girmediğim dersin bittiğini anladım. Şoför birazdan her zaman ki gibi burada olurdu. Ayağa kalkıp ilerleyeceğim sırada arkamdan seslenen kişi ile durdum.

"Bennur."

Utku bahçe tarafından hızla yanıma geliyordu. İyiydi hoştu kibar çocuktu ama aramızda hiç bir şey olmayacağını söylediğim halde arada gelip illa ki yokluyordu.

Yaklaştıkça genişleyen gülümsemesiyle yanıma ulaşınca elini uzatıp elimi sıktı. O an fark ettim ki alyansımı takmamıştım. Celasun'un nişandan sonra söylediği şeyler aklıma gelince dikkat etmediğim için pişmanlık duydum.

"Bu yüzüğü dışarı çıkarken asla çıkarma. Babamın sağı solu belli olmaz anneni bulamadıkça kuduracaktır. İlk hedefi sen olacaksın açık vermemeliyiz." demişti.

Utku her zaman ki gibi komik bir kaç şey söyleyince güldüm. "Bak bu sene sıkı çalışman lazım yardımım dokunabilir. Çekinme lütfen." deyip elini omzuma koydu tam omzumu geri çekeceğim sırada bir el hızla Utku'nun elini itti. Utku ne olduğunu anlamazken görüş alanıma giren Celasun'un kapkara kesilmiş gözlerine baktım. Utku bilmiş bir tavırla Celasun'a dönüp konuştu.

"Ne yapıyorsunuz beyefendi ?

Sanırım takım elbiseli olduğu için saygılı konuşma ihtiyacı hissetmişti.

Celasun kasılan çenesini tutup sıvazladı." Bende aynı soruyu sana soracaktım. Ne yapıyorsun ulan sen kimden izin aldın ona dokunurken?"

Sakin olmaya çalışsa da ilk kez onu bu kadar öfkeli gördüğümü anladım. Sadece omzuma dokundu diye bu kadar sinirlenmesi normal miydi?

"Kimseden izin almadım. Canım istedi dokundum bak yine dokunuyorum." diyerek elini bu sefer koluma koyacaktı ki Utku'num elini yarı yolda kesen Celasun'un sıkmaktan beyazlamış elleri oldu. Ben ise şaşkınlıkla ağzımı bile açmadan öylece seyrediyordum.

Celasun tuttuğu eli kolu ile beraber büküp Tunanın arkasına geçti. Haddinden fazla çıkan sesi ile etrafta pek insan olmadığına şükrettim. Yaptığı şeylere daha fazla sessiz kalmayacaktım ama söyledikleri ile dilimi tuttum.

"Senin benim olana dokunan elini kırar götüne sokarım." dedi. Gözlerim kocaman olurken içime kaçmış sesimle onu biraz olsun sakinleştirip buradan götürmek için "Celasun ne yapıyorsun bırak adamı gidelim lütfen." Dedim.

Utku akıllanmamış olacak ki Celasun'a eş değer cüssesi ile omzunu omzuna vurdu.

"Nereden senin oluyormuş kim bu dağ kaçkını Bennur'um? Bırak sende  kolumu." diye tısladı.

Resmen ateşin üzerine barutla gidiyordu gerizekalı, belki sevgilimdi. Bilip bilmeden efeleniyordu.

Celasun elinden kurtulmaya çalışan Utku değilmiş gibi adamı omzundan tutup kendine çevirdi.

BENNURHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin