Aylin'den
"Cevahir git başımdan." diye sertçe uyardım. O sanki aksini söylemişim gibi bir adım daha yaklaştı. Aramızda bir adım kalması gerilmeme neden olmuştu. Evinde geçen anımız aklımın ucundan bir adım öteye gitmiyordu. Aklıma geldikçe de sinir hücrelerim kabarıyor kalbimin atışı anormalleşiyordu.
"Konuşacağız lütfen." diye bir adım daha atıp dibimde durdu. Yakınlığı yine ve yeniden aklımı bulandırırken yakarır gibi çıkan sesine tezat karşımda dimdik duruyordu. Elini uzattığında önce eline sonra gözlerine çıktı bakışlarım. Gözleri ela mı yoksa bal rengi mi bir türlü karar verememiştim. Ama derindi. Derin bakıyor sanki içimi görecekmiş gibi ruhuma eziyet ediyordu.
"Konuşmak mı? Sen adam gibi konuşmayı biliyor musun ki?" diye soludum. Bir nefeste söylediğim sözlerin ağırlığı ondan önce benim belimi bükmüştü. Bileğime değen sıcak parmaklarla geriye doğru sendeledim.
"Dokunma." diye uyardım. Bileğimi bırakmadan baskısını arttırdı. "Adamlığımı sorgulayacak kadar mı iğreniyorsun benden? "dedi. İlk defa gözleri öfkeli bakıyordu.
"Lafın gelişi öyle söyledim. İğrenecek kadar tanımıyorum ki seni, bırak." diyerek bileğimi kendime doğru çekmeye çalıştım. Çalıştım diyorum çünkü o bırakmazsa bileğim onda kalacak gibi görünüyordu.
"O lafın gelişi de gidişi de adamlığıma dokunuyor. Onu ne yapacağız." diyerek tısladı. Git dediğimde gitseydi sorun yoktu işte neden beni de kendini de yıpratmaya çalışıyordu ki?
Gözlerim dolunca soğuk ifadesi anında yumuşadı. Bileğimi serbest bırakıp parmaklarını parmaklarıma geçirdi. El ele turuşuyorduk. Ve benim tepkim sadece kenetlenmiş ellerimize bakmak oldu. Elimdeki eli ile yürümeye teşvik edercesine hareket ettiğinde biraz ilerimizde az önce burada olmayan iki aracın yanında durdu. Takım elbiseli bir adama baş selamı verip açtığı kapıdan arabaya soktu donmuş bedenimi. Yumuşamadığını keskin bakışları arasında kapıyı kapattığında anladım. Arkadaki arabaya gidip az önceki adamla konuştu adam gidip yerden bir şey aldığında cama biraz yaklaşıp baktım. Celasun'un ceketi olmalıydı. O sırada o ise arabaya döndü. Sanırım arabasını bu adamlar getirmişlerdi. Buraya Celasun ile geldiği aklıma gelince buraya benim için gelmemiş olabileceği fikri ile yüz yüze geldim. Ben de sanmıştım ki benimle konuşmak için gelmişti. Nişanda yaşadığımız olay aklıma gelince dudaklarımı birbirine bastırdım.
Hava almak için çıktığım mekanın terasında denize bakıp iç çektim. Zenginlik güzel şeydi doğrusu, ama mütavazı bir yaşam sürmek daha güzeldi bana kalırsa çünkü her istediğini elde edebilmek o şeyi kıymetsizleştiriyordu. Ellerimi cam sete koyup denizin kokusunu içime çektim. Yanıma gelip duran karartı ile başımı çevirip onu gördüm. Cevahir lacivert takım elbisesi beyaz gömleği ile yanımda dikiliyordu. Sesimin duygu barındırmamasına özen göstererek "ailem içeride sakın saçma sapan bir davranış sergileme." dedim. Dudakları kıvrılırken arkasını dönüp cam sete kalçasını yasladı. Biraz eğilip yüzümü arşınladı arsız bakışları sonra elbisemi süzdüğünü başının öne doğru eğilmesinden anladım. Krem rengi eteği dizlerime yakın bir mesafede sonlanmış ve göğüs boşluğumu açıkta bırakan bir elbise giymiştim. Abartılı olmayan makyajım ve elbisem kül rengi stiletto ayakkabılarımla buraya ayak uydurabilmiştim.
"Ne düşünüyorum biliyor musun?" Dedim sakince bakışları yüzüme çıkıp başını hafif salladı.
"Ne kadar çekici olduğunu mu?" dedi alayla, başımı iki yana sallayıp içimden gelen tebessüm etme istediğini bastırdım. "Neden bana yani bir kaç kez gördüğün bu kadına kafayı taktığını." Dedim bende alay kokan sesimle. Ciddileşip yaslandığı yerden doğruldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENNUR
Romance"Özür dilerim. Yaralarını tekrar tekrar kanattığım için." Derin sessizlik çöktü kuytu karanlıklara... adam sürüldü. Kadın terk edildi. Öyle mağrur öyle sevilesi bir kız çocuğu terk edilmişti. "Özür dilerim. Kanayan yaran olduğum için." Gün ışığı ara...