6. Bölüm
Koltuğa uzanmış yastık niyetine de iki kolunu başının altına koymuş uyuyordu. Dengesiz hallerine ve sert tavrına göre şu an gözüme oldukça savunmasız ve masum görünmüştü.
Uyurken onu incemelemek yanlış gelsede koltuğun başına kadar ilerleyip bakmaya devam ettim. Bu adam on bir yıl önceki Celasun kesinlikle değildi. O zaman da korkusuz gözü kara bir oğlandı ama zamanla sahip olduğu bu zenginlik özgüvenini oldukça etkilemişti anlaşılan. Emir cümlesi kurmadan konuşmayı bilmiyordu sanki, bunun sahip olduğu güçten kaynaklı olduğunu düşünüyordum.
Başını kıpırdatıp başının altında ki ellerini oynatınca kolunun üzerinde yatmaktan rahatsız olduğunu fark ettim. Ne kadar sinir katsayımla oynasa da vicdan denen meret içimdeki en derin duyguydu işte. Odaya geri dönüp yataktaki yastıklardan birini alarak baş ucuna ilerledim. Elimi başının altına sokup kaldırarak yastığı koyacağım sırada ince uzun parmakları bileğimi sardı. Yaşadığım heyecan içimde çağlayan şelale gibi elimden vücuduma doğru inip indiği yeri köpürtüyordu.
Korkarak yüzüne baktığımda gözleri henüz kapalıydı. Uyanmaya dair başka bir belirti de göstermiyordu. Bileğimi hafif oynatarak çekmeye çalıştığım sırada homurdamaya benzer sesler çıkartıp biraz geri çekildi. Beni bileğimdem çekmesi ile boşluğuma geldiği için koltuğa oturdum. Diğer eliyle belimi kavrayıp sıkıca sardı. Bu arada bileğimi bırakmıştı. Şu an koltuğa sırtını dayamış yan pozisyonda yüz ifadesine bakılırsa gayet rahat uyuyordu. Ben ise karnına gelecek şekilde yanında oturuyordum. Benim de uykum çok ağırdı. Kendimi şartlayarak telefonumu kurup baş ucuma koymazsam uyanmam zor oluyordu. O yüzden şu an onunda derin bir uykuda olduğunu düşünüyordum. Uyandırırsam kesinlikle yine sapıkça imalarda bulunacak bende haddinden fazla utanacağım için derin bir nefes alıp dudaklarımdan süzülerek nefesin çıkmasına izin verdim.
Ne vardı odadan çıkacak! Yatıp uyusaydım keşke. Diye içten içe hayıflanarak beş dakika kadar bekledim. İyice uykum gelmişti. Elimi belimi saran kolunun üzerine koyup nefesimi tuttum. Ellerim şu an elinde ve kolundaydı.
Allah'ım ne olur uyanmasın.
Ben elini çekmeye çalıştıkça o daha çok sıkıyordu. Biraz daha sarılırsa belimi kıracak gibi görünüyordu. Daha fazla dayanamadım ve uyanırsa uyansın diyerek elini sert bir şekilde çektim. Serbest kaldığım anda ayağa kalkıp arkama bakmadan bana verdiği odaya koştum. Odaya girip kapıyı hemen kapattım. Kapının arkasına sırtımı verip bir süre heyecanımın geçmesini bekledim ve korkarakta olsa kapıyı biraz aralayıp koltuğa baktım. Sırt üstü uzanmış ayağını kaldırıp koltuk başlığına dayamıştı. Derin bir oh çekip kapıyı kapattım. Yatağa girip gözlerimi sıkıca kapatarak az önce Celasun beni sararken içime doluşan aptal hisleri samanyolunun derinliklerine yollayarak kendimi uykunun tatlı kollarına teslim ettim.
*
"Bennur."
"Kalksana kızım amma uykucu çıktın sende."
Gözlerimi kırpıştırarak açtım. Karşımda takım elbisesini giymiş jilet gibi dikilen Celasun'u görünce uyku mahmurluğu ile gülümsedim. Çatılan kaşları gülümsememle düzelse de o gülümsememişti.
"Günaydın."
"Günaydın prenses."
Prenses mi? Ben mi? Tabi ki bana neden bu şekilde hitap ettiğini sormayacaktım. Öylesine söylediği alaylı bir kelimeyi abartacak halim yoktu.
"Uyandım işte ne oldu?"
Baş parmağını çenesini altına işaret parmağını ise yanağına dayayıp düşünür gibi yaptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENNUR
Romance"Özür dilerim. Yaralarını tekrar tekrar kanattığım için." Derin sessizlik çöktü kuytu karanlıklara... adam sürüldü. Kadın terk edildi. Öyle mağrur öyle sevilesi bir kız çocuğu terk edilmişti. "Özür dilerim. Kanayan yaran olduğum için." Gün ışığı ara...