20

4.5K 237 34
                                    


20. Bölüm

Bennur'dan

"Hadi ya. Cevahir'e bak sen ne yere bakan yürek yakanmış."

Aylin ile uzun süredir dertleşmediğimizi anlayınca onu zorla eve davet etmiştim. Anlattıkları ile şaşırsam da Aylin güzel bir kızdı. Cevahir'inde güzel kadınlara düşkün olduğunu duymuştum. Sorun şu ki Aylin onun gönül eğlendirebileceği birisi değildi. Aslında anlattıklarına bakılırsa pek gönül eğlendiriyor gibi de durmuyordu ama yine de arkadaşımın üzülmemesi için onu uyaracaktım.

Aylin dalmış olduğu düşüncelerden kolunu dürtmemle sıyrılıp "hı ne oldu?" diyerek yüzüme doğru eğildi. İşaret parmağım ile burnundan makas alıp sırıttım.

"Cevahir diyorum. Bayağı başarılı olmuş."

Burnunu tutup yüzünü buruşturarak geri çekildi.

"Ne diyorsun Bennur hangi konuda başarılı olmuş?"

Gülümseyerek sırtımı yatak başlığına yasladım.

"Sürekli onu düşünüyorsun. Onun da amacı buymuş söylediklerine göre."

İfadesi değişirken başını sağa sola salladı. Sinirli bir nefes alıp "saçma sapan davranışları kafamı karıştırdı. Vurdumduymaz tavırları da canımı sıkıyor." diye sızlandı. Aşk meşk konularında kendi söküğünü dikemeyecek kadar başarısız bir insan olarak arkadaşıma yararım ne denli dokunur bilmiyordum. Ama üzülmemesi için elimden geleni yapardım. Sohbetimiz Celasun'un eve gelişiyle son bulmuş Aylin evine gitmek için çıkmıştı. Üzerime başıma bakıp aşırı bir durum olmadığı için odamdan çıkarak salonda ki koltuğa oturdum. Celasun'un ortalıkta olmaması şu an için iyiydi. Arkadaşımı dövmesi bir yana beni öpmeye kalktığı günü düşününce gözlerimi kapattım.

Üç gün önce

Şimdi sözlerimle bu gülüşüne nail olduğum için ağzımı öpeceğim ama ne yazıkki kendi kendimi öpemiyorum. Yardım etmek ister misin prenses?"

Diyerek üzerime iyice eğilip dudaklarını dudaklarımın bir milim ötesinde sabitledi. Vücudum alev alev yanarken yakınlığı sersemlememi sağlamıştı. Dudakları benimkilerle buluşacağı sırada elimi dudaklarımızın arasını sokup yüksek sesle" Ne yaptığını sanıyorsun? Biz gerçek değiliz yüzüklerimiz gerçek değil. Sen.. S-sen düşencesiz adamın tekisin. Çık odamdan. " diye bağırdım. Beni kendine bu şekilde bir bağ ile bağlaması bencillikten başka şey değildi. Oyun bittiğinde annemle beraber bir hayata başlayacaktım ve o hayatta annemi benden yıllarca alıkoyan adamın oğluna yer yoktu. Celasun elini dudaklarına götürüp yutkundu. Ne yaptığının yeni farkına varıyor gibi görünmesi gerçekten de beni geçici bir heves olarak gördüğünün kanıtıydı.

Eli koluma tüğ gibi dokunurken kolumu kendime çekerek "çık dedim Celasun,dokunma. ' diyerek isteğimi yineledim. Başını aşağı yukarı hafifçe sallayıp hızla odadan çıktı. Elimi kalbimin üzerine bırakıp" atma sende şöyle dört nala. "diye kendi kendime stem ettim.

Günümüz

İyi yapmıştım. Yoksa yapmamış mıydım. Ama yeter! Belirsizlik için de daha ne kadar yaşayabilirim ki. Evet artık bu evde onunla kalmak istemiyorum ve üç gündür köşe kapmaca oynadığımız için odasından çıkmayan Celasun'la gidip konuşmalıyım.

Başımı yasladığım koltuktan kaldırıp gözlerimi açtığım da gördüğüm yüzle  neredeyse çığlık atacaktım. Sanırım birbirimizden kaçma eyleminden sıkılan bir tek ben değildim. Celasun sehpaya oturmuş şişmiş göz altları ve kan çanağına dönmüş gözlerle yanı başımda bana bakıyordu. İç dünyamda öyle kaybolmuşum ki koskoca adamın yanıma geldiğini bile fark etmemiştim. Donuk ifadesine bakarak  koltukta biraz kayıp tam önüne oturdum. Yorgun görünüyordu. Gözlerinin feri sönmüştü. Kayıtsız kalamayarak "İyi misin?" diye sordum. Yüzünde içten olmayan fakat sahte de durmayan küçük bir tebessüm belirdi. "Gerçekten merak ediyor musun?" diyerek ayağa kalktı. Bana bu şekilde davranması canımı yaksada bozuntuya vermedim. "Ediyorum ki soruyorum." dedim sesimin kırgın çıkmasın müsade etmeden.

BENNURHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin