Fine Line

1.2K 137 273
                                    




Not: Bu ve önceki bölümlerde bahsi geçen tüm tıbbi konular, tamamen kurgusaldır.


Otel servisinden çağırdıkları taksiyle, en yakın hastaneye giderken ikisi de arka koltukta fazlasıyla gergindi. Özellikle de Harry, tamamıyla oturduğu taraftaki cam kenarına dönmüş, tedirgince karnına yaslanan kumaşı sıkıyor ve ışıltılı sokaklarda gözlerini gezdirmeden sadece dalgınca bir noktaya bakıyordu. Louis'in dakikalardır ona yönelttiği soruları bir şekilde es geçemediğini fark ettiğinde, sonunda başını yanında oturan genç adama çevirdi. Louis yeşil gözlerinin dolu olduğunu o an için ilk kez fark ettiğinde ise, konuşup duran ağzı açık kalmıştı. "Pekala, söyleyeceğim ama bana gerçekten kızmayacağına ve hastanede de sadece beni dinleyeceğine söz vereceksin." Louis cevap vermek yerine sevgilisinin elini sıkıca tuttuğunda, Harry dolu gözlerini hızlı hızlı sildi. "Ben, İngiltere'den ayrılmadan önce Londra'dayken..." Harry boştaki yumruğunu sıkmaya başladı devam etmeden önce, stresle. Hala yalan söylemeye çalışması onu daha da zorluyordu. "Bıçaklandım. Evet, saldırıya uğradım ve-"

"Harry! Ne!?" Louis'in tiz çığlığı taksiyi doldursa da Harry avuç içleriyle onun elini tamamen kapattı sakin olmasını istercesine. "Neden söylemedin bana bunu şimdiye dek? Tanrı aşkına!"

"Benim yüzümden daha fazla üzülmeni istemedim." Mavi gözler ona hayretler içerisinde bakıyor ve Louis, ona kızmamak için büyük bir çaba sarf ediyordu. Ne yaşarlarsa yaşasın, böyle bir şeyi ona söylemesi gerektiğini düşünüyordu hala. "Zaten yeterince hayatında zorluğa sebep olmuştum ve..." Louis onun sözünü ikinci defa tamamlamasına izin vermeden hemen omuzlarına sarıldı. Harry ise, kendini daha derin çukurların içine attığını düşünerek sıkıntıyla nefesini verdi erkek arkadaşının boynuna.

"Bir daha asla, böyle düşünme. Tamam mı? Hiç konuşmuyor olsak, hatta bir sürü önemli ya da önemsiz kavga etmiş olsak bile her zaman hayatında, yanında olmak istediğimi unutma Harry. Bunu bana söyleseydin.." Louis üzgünce iç çekti ve Harry'nin gerginlikle üşüyen yanağını okşamak üzere kavradı. "Tüm bu süreçte yanında olurdum ve, belki.. O zaman gitmek zorunda kalmazdın. Hepsi benim yüzümden değil mi?"

"Louis." Harry kendini, onun omuzlarına bırakıp arkasına yaslandı hafifçe, konuşmaya başlamadan önce. "Bunları konuşmanın sırası değil, sadece eski dikişlerim patladı. Endişelenecek bir şey yok."

"Ve onları da ben patlattım, öyle değil mi?" Sevgilisinden ses gelmediğinde Louis bıkkınca nefesini verdi. "Harika. Kendimden nefret etmek için bir neden daha."


***


Taksi onları büyük hastanenin acil kısmına bıraktığında, Harry hemen kapıdaki sağlık görevlilerine karnındaki minik çaplı kanamadan bahsetmiş ve, Louis'e hastanenin dışında kalmasını ve babasını arayıp haber vermesini söyledikten sonra koyu mavi perdelerin arkasındaki sedyelerden birine geçmişti tedavi edilmek üzere. Louis ise, onu dinlemeyip yüzüne doğru kapanan kapılardan sonra içinde tuttuğu nefesini uzunca ve stresle vermişti. Tepesinde asılı olan ACİL tabelası bile aslında onu öyle korkutmuştu ki, bu yüzden Harry'nin ondan istediğini yapmak, yani dışarıda rahat bir şekilde sevgilisini beklemek ve o esnada sigara içmek hiç ona göre gelmemişti o saniyelerde. Onun yerine, hastanenin birazı dolu koridorlarında sabırsızca dolanmış, bu esnada Andrew'i arayıp apar topar Harry'yle hastaneye geldiklerinden bahsetmişti.

"Birden bire karnı kanamaya başladı ve biz de otel servisini arayıp taksi çağırmasını istedik. Şu anda da NY Hastanesi'ndeyiz, ama otel bizi Harlem'dekine getirdi, en yakını burası olduğu için." Louis hastanenin daha boş bir alanında telefonla konuşurken bir yerlerde oturmak yerine ayakta dikiliyor ve sık sık başını ya da omzunun tekini duvara yaslıyordu.

cruel intentionsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin