Birkaç saniye öncesinde gelmiş olsaydı, veya kapıyı çalmadan içeri dalsaydı; Louis ve üniversitedeki hocası, onun oda arkadaşı tarafından basılacak ve ağzına çok iyi bir şantaj malzemesi verecekti. Üstelik özellikle Harry için bu, onun başına iki katı bela olacaktı. Zaten aylar öncesinde yanlışlıkla yolladığı iki fotoğraf, başına tüm bunların gelmesine sebep olmamış mıydı?
Sam, Harry'le konuştuğu sırada, Louis kendisinin hala burada ne aradığını düşünüyordu. Neyi bekliyordu ki?
Harry, kapıyı kapatır kapatmaz Louis ayağa kalktı ve kapıya yöneldi. "Bekle-"
"Konuşacaklarımızın bittiğini varsayıyorum."
"Hayır."
"Yalan söylemeyi kes." Diye çıkıştı Louis hızlıca. "Dönem sonu asistan seçmek de neyin nesi?"
"İkinci sınıfın sonundaki öğrencilerden sene sonu düzenli olarak asistan seçerim Louis." Harry kollarını göğsünde kavuşturduktan sonra dudak büzdü. "Üstüne alınmana gerek yoktu."
Louis, arsız bir şekilde gözlerini hocasına devirmekten çekinmedi ardındaysa odayı terk etmekle yetindi.
Oda arkadaşı Sam bir gözüküyor, bir ortadan kayboluyordu. Daha az önce kapının önünde duran çocuk şimdiyse hiçbir yerde yoktu. Louis kantinden çıkarken, neredeyse yarım saat öncesinde yanından hızla ve sinirle ayrılan Emily'i, masada tek başına ağlarken gördüğünde duraksadı. Yanına gitmenin iyi olacağını düşündü. "Hey." Louis'in eli, Emily'nin omzuna dokunduğunda, genç kız irkildi ve hızla göz yaşlarını yüzünden sildi.
"Hey, Louis. Otursana." Louis yanındaki boş sandalyelerden birine zaman kaybetmeden oturdu ve karşısındaki şu aralar sık sık zaman geçirdiği Emily'e bakmaya başladı. "Zachary'le olanlar canımı sıkıyor. Bize bok gibi davranıyor. Anlamıyorum." Sonlara doğru tekrardan gözleri dolduğunda, Louis bir şeyler yapmak zorundaymış gibi hissetti. Kolunu tutup yavaşça kızı dürttü.
"Şşş, ağlama. Kıskanmasından daha normal bir şey yok. Bu seni hala sevdiğini gösterir."
"Sevdiği halde bok gibi davranıyor. Sen olmasan bile."
Louis birkaç saniye şakaklarını ovarken, Emily de onu izliyordu. Ortaya saçma bir fikir atmadan önce birkaç saniye düşündü. "Vizyonda güzel bir film var. Gitmek ister misin? Kafan dağılmış olur."
Emily yaşlı gözlerini tamamen silerken başını sallıyordu.
Louis ise bu fikrin saçma olduğunun daha kelimeler dudaklarından çıkmadan önce fark etmişse de, kadere boyun eğmiş gibi hissediyordu. Ama asıl pişman olduğunu anladığı zaman ise, Emily'nin film esnasında sevgili koltuklarında önce onun üzerine doğru yatması ardındansa öpmeye çalışmasıyla olmuştu.
"Hayır, hayır Emily."
"Bu yüzden buradayız sanıyordum. Beni reddetmezsin diye düşünmüştüm." Emily üzgünce mırıldandığında, Louis iç çekti.
"Seni evine bırakayım."
Onu evine bırakmak, sadece Louis'e son zamanlarını kazandıracaktı. Birkaç dakika sonra yurt kapısının önüne geldiğinde, odasına girmeye ve Sam'le konuşmaya ne kadar hazır olduğunu bilmiyordu.
Kapıyı yavaşça açtığında, Sam her zamanki bilim-kurgu romanlarından birini okuyordu. Louis'in gelmesiyle tek kaşı havaya kalkmıştı. "Profesörle aranızda ne var?"
Louis çaresiz ve umutsuz hissediyordu. Yavaşça boş gözlerle yatağa oturdu. Sam'i izliyordu. "Nereden çıktı bu soru şimdi?"
"Zaten notlarında birden artış oldu. Bir ay yurda hiç ama hiç uğramadın. Bugünse seni odasında gördüm. Sadece benim değil, herkesin dikkatini çekiyorsunuz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cruel intentions
FanfictionAslında her kötü niyetin altında, saf bir arzu vardır. Ya da ; Harry üniversitede bir profesör. Louis ise çok da samimi olmadığı bir öğrencisi. Louis onun çekiciliğinden tam olarak haberdar değil ta ki Harry sevgilisine göndereceği çıplak resmini...