Tesadüf değil "kader"

1.1K 142 172
                                    

Sabahın hangi saatlerinde olduğunu bilmeden çoktandır ağırlaşan göz kapaklarını zorlukla kaldırabilmişti Harry. Yeni yeni alıştığı eski rustik tarzdaki yatak odasında, görmeyi beklemediği şeyle karşılaştığı ilk saniyelerde, göz kapaklarının açılmasını engelleyen her şey ne ise, ortadan kalkmıştı ve Harry'nin yatağın yanına konumlandırılmış koltukta oturan, eski erkek arkadaşına bakakalmasını sağlamıştı. Ne zaman geldiğine, saatlerce orada oturmuş ve uyuyakalmış olmasına şaşırmıştı. Uzandığı yerden kıpırdamadan, sessizlikle Louis'e baktı. Odasındaki tek kişilik koltuk normallerine göre geniş olabilirdi ama yine de, Louis'in bedeniyle bacaklarını ufacık bir alana sıkıştırmak zorunda kalarak orada uyuyakalmış olmasına gönlü razı gelmemişti.

Yavaşça üstündeki yorganı kaldırdı. Bir sonraki aşamada, karnının içine işlenmiş onlarca dikişi acıtmadan yataktan kalkabilmek vardı. Birkaç gündür onu zorlayan şeylerden biri de buydu. Dikişleri, her dakika Harry'e kaybettiği bebeğinin acısını yeniden ve yeniden hissettiriyordu. Yanlış bir hareket yapmasıyla, karnına batan sayısız bıçakları hisseder gibi oldu Harry ve acıyla kıvrandı. Louis'i kuş uykusundan uyandıran şey, Harry'nin sessizlikle örtüşen, duyulması zor inlemeleri olmuştu. Hemen kalktı ve birkaç adım ötede olmasına rağmen yine de yanına gitti. "Ne oldu? İyi misin?" Louis sabah sersemliğine rağmen sessizce ve endişeyle sordu.

"Lavaboyu kullanmak istemiştim ama, kramp girdi." Louis, Harry'nin elinden sıkıca tuttu. Bu sefer Louis'in yardımıyla kalkmıştı. Geri kalanını kendisinin halledebileceğini söyleyerek odasındaki ebeveyn banyosuna minik adımlarla gitmişti.
Louis eski yerine otursa bile hala kulağı ondaydı. Eğer sesini duyarsa, böylelikle yeniden ona koşabilir ve yardım edebilirdi.

Birkaç dakika geçmişti ki, odanın içerisindeki ikinci kapı tekrar açılmıştı. Louis onun geldiğini görür görmez ağrıyan belini ve tutulmuş bacaklarını hareket ettirip yanına gitti. Sevgilisini tutarak yatağa gitmesinde yardımcı olurken, parmaklarının arasındaki yumuşak kumaşı ve altındaki tenini sıkıca kavrıyordu. Harry, onun varlığını yakınında hissetmeyi bile ne kadar özlemiş olduğunu fark etti. Yavaşça yatağa oturdu, ama bir o kadar da acı doluydu. Harry, dikişleri yüzünden yüzünü ekşitti. Bunun olmasından nefret etmişti kısa sürede. Karşısında ona bakan meraklı ve endişeli gözlere ne diyeceğini bilememekten de öyle. Ya da ona yalan söylemek zorunda olmaktan. "Gerçekten buradasın." Harry, Louis'in elini tuttuğunda, karşısındaki gencin gözleri ikisinin ellerine gittiğini gördü. Louis de parmaklarını onunkilere dolayınca Harry hemen sade bir tebessümle ona bakmayı sürdürdü.

"Dün gece seni izlerken düşüncelerim arasında bir şeyi fark ettim." Louis yatakta yanına oturmuştu. "Buraya gelmeden çok önce, seninle gerçekten bir şeyler yaşamadan önce bir rüya görmüştüm. Bir havalimanındaydım ve sen vardın. Nerede olduğumu bilmiyordum. Demek ki buymuş. Ne kadar tuhaf, değil mi?"

Harry, birkaç ay öncesinde öğrencisi olan genç adamın gözlerine baktı. Onun basit bir tesadüften daha da ötesi olduğunu çoktandır fark etmişti zaten. Louis 'fotoğraflarını yanlışlıkla gönderdiğin o kişi' olmaktan çıkalı çok oluyordu. Her ne kadar o bilmese de, ömründe en çok istediği şeyin gerçekleşmesi bu adam sayesinde olmuştu. Harry, kendini bildiğiden beri bir aile ve kendine ait bir bebek istemişti ve kısa süreli de olsa, bebeği olmuştu da, ona kavuşamadan ayrılmak zorunda kalmış olsa bile. Louis, o çok istediği bebeğinin babası olmuştu. Üstelik sadece bu da değildi, Harry, Louis'e aşık olmuştu. Ve bunu, her şeyde olduğu gibi çok geç fark etmişti. Tam olarak onu da kaybettiğinde anlamıştı ne kadar onu sevdiğini. Harry, Louis'in kaderi olduğunu yeni fark etmemişti aslında. Tüm bu acılar da o yüzden yaşanmıyor muydu zaten? Tüm bunlar bir şekilde yaşanmak zorundaydı. Hatalar yapılmak zorundaydı ve sonrasında telafi de edilecekti. Herkes buna mecburdu. Kader bunu söylemişti onlara.

cruel intentionsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin