Dalgalı uzun saçlar göğsüne saçılmıştı. Louis kucağında uyuyan sevgilisinin saçlarını okşuyordu tavandaki camı izlerken. Düşündüğü şey ise yıldızlardı. Onların hepsini göremiyordu ama ne kadar çok olduklarını biliyordu. Tıpkı şu anı, ileri bir zamanda bir gün çok ama çok özleyeceğini bildiği gibi.
Hiçbir günü, ötekine benzemiyordu. Bu Harry hayatına girmeden önce de böyleydi. İyi veya kötü her senesi bir başka geçerdi. Fakat Louis, ilk kez o gece bir şeyin hep tek düze gitmesini istedi. Gerçek aşkı bulduğunu düşünüyordu. Gerçek aşk kusursuz olmalıydı, Harry de tam olarak öyleydi.
Sabah olduğunda, Harry'i uyandıran şey kendi biyolojik saati olmuştu. Her zaman 9 gibi uyanır ve kısa bir duştan sonra kahvaltı ederdi. Üstündeki örtüden kurtulmadan önce yanındaki genç adama baktı ve gülümsedi. Yataktan kalkmadan önce, yanağına ufacık bir öpücük bıraktı.
Aynı sabah rutinini tekrar etti. Tek fark vardı, o da iki kişilik kahvaltı hazırlamaktı.
Gözlerini ilk açtığında, sevgilisini açık mavi saten bir sabahlığıyla görünce sırıtmadan edemedi.
"Kahvaltı hazır, bebeğim."
Aşağıya inip mutfakta kahvaltı masasına oturduğunda Louis kendini gerçek anlamda cennette gibi hissetti. Yani annesi de ona kahvaltı hazırlıyordu ama hiçbiri o anki kadar yenmesi zevkli gelmiyordu. "Ee, söyleyin bakalım bay Styles. Bugünki planınız nedir?"
"Erkek arkadaşımla zaman geçirmek. Belki tiyatroya gideriz?"
"İyi bir fikir." Louis kocaman gülümsedi ve portakal suyundan bir yudum aldı.
"Senin daha iyi bir fikrin olursa-" Harry'nin cümlesini bölen çalan kapı zilinin sesi olmuştu. "Ben hemen bakıp geliyorum. Kapıcı olmalı."
H, mutfağın hemen karşısındaki kapıya yürürken Louis onu izliyordu. Kapıyı açtıktan birkaç dakika sonra, oraya gitmesinin gerektiğini fark etmişti.
Kapıyı açar açmaz, açtığına pişman olmuştu. Harry, karşısındaki eski nişanlısı Ben'i görmesiyle deliye dönmek üzereydi. "Ne işin var senin? Git buradan hemen yoksa güvenliği çağıracağım."
"Konuşmak için geldim. Bak olanları açıklayabilirim. Her şeyi."
Harry, karşısındaki cüsseli adama rağmen kapıyı kapatmaya çalışıyordu. Louis'in olaya karışmaya kalkması her şeyi daha da karıştıracaktı. "Harry, neler oluyor?"
"Sen yukarı çık, hemen." dedi Harry zorlanarak kapıyı hala itmeye çalışırken.
"İçeride misafirin var demek. Ondan istemiyorsun beni." Ben, kapıyı sertçe ittiğinde, Harry'i de yere savurmuş oldu. Böylece elini kolunu sallayarak eve girdi. Harry'i yerde gören Louis, delirircesine gözlerini büyüttü ve karşısında duran, ondan neredeyse 20 yaş büyük adama doğru, sinirle yürüdü.
"Siktir git. Güvenliği arasana Harry!"
Aslında, her şey ortadaydı. Ben, Louis'in üstündeki pijamalardan onların yattığını anlamıştı ve onun delirmesini sağlamıştı. Bu yüzden Louis'in yakalarını tutup kaldırdıktan sonra yüzüne sert bir yumruk geçirerek burnunun bir hayli kanamasına ve aldığı birkaç daha darbeden sonra sendeleyerek yere düşmesine sebep olmuştu.
"Louis! Tanrım! Ne yaptın sen?!"
"Bu mu Harry? Bu ergen yüzünden mi aramıyordun beni? Seni çok mu iyi beceriyor?!"
"Siktir git Ben!"
Harry hemen oraya koştu, Louis'i omuzlarından tutarak kaldırdı ve burnundan akan kanlara baktı. O sırada site güvenliği gelmiş ve Ben'i zorla oradan dışarı çıkarmıştı. "Çok özür dilerim Louis. Aptal eski nişanlım. Sana bahsetmiştim."
Harry, kendisinin onun tarafından itilmesini beklemiyordu bu yüzden afallayarak kalktığında, Louis'e sadece bakakalmıştı. "B-ben, sana buz getireyim."
Louis, elindeki kanları gördükçe sinirden deliye dönüyordu. O adamı öldürmek istiyordu. Ama sevdiği adamın karşısında neredeyse öldüresiye dayak yemişti ve bunu kendisine bir türlü yediremiyordu. Bu yüzden ilk işi o evden çıkmak olmalıydı. Harry yanına geldiğinde buzu gözünün altına koydu, getirdiği havluyla da burun deliklerini tıkadı. "Şuraya uzan."
"Gerek yok."
"Lou-"
"Sana gerek yok dedim! Aptal değilim! Tanrım inanamıyorum! Şu halime bak! Hayatımda en kötü ilklerim senin yüzünden oluyor! İlk defa senin yüzünden en yakın arkadaşımla kavga ediyoruz! İlk defa okuldan atılıyorum! Senin yüzünden dayak yiyorum eski nişanlından! Sikeyim ya! Burnum kırıldı."
"Özür dilerim Louis. Aylardır gelmemişti. Nereden çıktı a-anlayamadım bile."
Louis ayağa kalktığında, Harry de peşinden kalktı. Buzu ve kanlı havluyu masaya bıraktıktan sonra tekrar Harry'e döndü. "Artık seninle bir şeyler yaşarken bir saat sonrası için endişelenmekten bıktım. Sanki hayatımda olup olmamanda Tanrı kararsızlıklar yaşıyor gibi. Tanrım sana aşık olduğumu düşünmesem defalarca ayrılıp barışmazdık bile. Senin umurunda mı olurdum sanki?"
Louis sinirle kapıdan çıkıp gittiğinde Harry de hızlı adımlarla onu takip etti. "Louis! Böyle değil! Biliyorsun seni sevdiğimi."
"Bana zaman ver Harry. Bir kez olsun aklımı kurcalama."
Louis evden çıkıp gittiğinde, Harry kapı kolunu sıkıca tuttu ve gidişini izlerken boğazında bir yumru hissetti. Sırf ona karşı hissettiklerini söyleyemediği için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cruel intentions
FanfictionAslında her kötü niyetin altında, saf bir arzu vardır. Ya da ; Harry üniversitede bir profesör. Louis ise çok da samimi olmadığı bir öğrencisi. Louis onun çekiciliğinden tam olarak haberdar değil ta ki Harry sevgilisine göndereceği çıplak resmini...