"Yine bana yanlışlıkla mesaj at, ne olduğu önemsiz. Sadece iyi olup olmadığını merak ediyorum. Unutulması gereken bir şey yaşamadığımızı biliyorum, senin de unutmadığını biliyorum. Şu ansa bilmek istediğim şeyse sensin; neredesin, iyi misin? Benden dolayı mı oldu tüm bunlar? Öyleyse kendimi nasıl affettirebilirdim ki sen buradan kaçmayı tek çare olarak gördün?
Tamam yine çok uzattım. Bu maili görüyorsan lütfen en azından iyi olduğuna dair bana geri mail at."
Harry, masanın üzerindeki dizüstü bilgisayarından mailini okurken elindeki sıcak yeşil çayını yudumluyordu üzgün bir şekilde. Kupasını masanın üzerine, kenara koyup yanan parmak uçlarını hafifçe ovuşturdu ve yüzünü buruşturarak ağzında kalan garip tadı hissetti. Louis'in maillerini geldiği anda saniyesinde okusa bile asla ona geri dönüt vermiyordu. Bunu daha fazla uzatmak istemiyordu. Yeni açtığı mailini nereden bulduğunu da bilmiyordu, ama onu engellemeye de niyeti yoktu.
Omzunda bir el hissettiği an üzgünce iç çekti ve gözlerini kapattı. "Çayı sevmedin yine değil mi?"
"Tam olarak sevmedim denilemez. Alışmaya çalışıyorum. Teşekkürler baba." Babası, boynundaki yakın gözlüklerini takıp ekrana yaklaştı ve mailde yazanları okudu.
"Bu genç sana yazmaya devam ediyor anlaşılan. Bırakmaya niyeti yok."
"Buna mecbur baba." Harry iç çekti ve ona döndü.
Babası oturduğu yerde kupasındaki sıcak çayını yudumlarken yakın gözlüğünü çıkartıp tekrar boynunda sallanmasına izin vermişti. Bacak bacak üstüne attığında oğluna baktı ve söyleyeceği şeyleri kısaca aklından tekrar geçirdi. "Hastane sonuçların bugün geldi. Biraz inceleme fırsatı buldum."
Harry, babasının ondan izinsiz belgelerini karıştırmasına şaşırdı ve biraz sinirlense de ses çıkarmadan onu dinledi.
"Sonuçların pozitifti. Sanırım bunun için uğraşıyordun yıllarca değil mi?"
Harry, babasıyla bu konuyu konuşmak istemiyordu bu yüzden çayıyla birlikte odasına gitti. Kapıyı kapatsa da babası umursamadan peşinden girdi odaya. "Evet. Bunun için yıllarca uğraştım ve şimdi sonuçlara sayende sevinemiyorum bile."
"Benim yüzümden mi? Zaten keyfin buraya geldiğinden beri kaçık Harold."
"Bana öyle seslenme." isteksizce mırıldandı. "New York'ta bir ev buldum sayılır. Yakında gideceğim merak etme."
"Demek istediğim şey o değildi gayet iyi biliyorsun." Yaşlı adam vücudunu hafifçe kapıya yasladı. "Kafanın o çocuğa takık olduğunu biliyorum. Benimle konuşabilirsin."
"Teşekkür ederim ancak sosyal ilişkiler konusunda berbatsın."
Babası, yavaş adımlarla oğlunun yanına gitti ve elleriyle saçlarını okşayıp alnını öptü. "Tekrar burada olduğuna mutluyum." Babası elinde tuttuğu raporları ona verdi odada çıkmadan önce.
Harry hızlı bir şekilde kağıtları yatağına döktü ve içinden sonuçla ilgili bir kağıt aradı. Tüm sonuçların pozitif çıktığını kendi gözleriyle gördüğünde derin bir nefes aldı ve dolan gözlerini kırpıştırdı. Artık hep hayalini kurduğu kendi ailesine sahip olabilecekti, sadece kendi sevdiği insanların bulunduğu. Sonunda aynı bağlara sahip olan bir çocuğu karnında taşıyabilecekti. Birkaç dakika boyunca mutluluktan ağladı ve kağıtları toplamadan yattığı yatağın üzerinde uzun süreden sonra kaygısız ve mutlu düşüncelerine daldı.
~*~
O sabah, hiç olmadığı kadar mutlu uyanmıştı. Kahvaltıya inmeden önce üstüne düzgün bir şeyler giydi. Babası her zamanki gibi erkenden kalkıp hazırladığı şeylerle birlikte kahvesini içiyordu bir yandan da bir kitabın üzerinde çalışıyordu. Harry de kendisine hazırlanan tabakların önüne oturdu ve neşeli bir şekilde yemeye başladı. "Artık günaydın da mı demiyorsun babana?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cruel intentions
FanfictionAslında her kötü niyetin altında, saf bir arzu vardır. Ya da ; Harry üniversitede bir profesör. Louis ise çok da samimi olmadığı bir öğrencisi. Louis onun çekiciliğinden tam olarak haberdar değil ta ki Harry sevgilisine göndereceği çıplak resmini...