tarih finali

2.6K 250 212
                                    

"Bildiğiniz üzere, bu hafta sizinle son dersim." Harry derse başlamadan önce, öğretmen masasına kalçasını yaslayarak konuştu. "Zaten birçoğunuz da, görüldüğü üzere, bunu bilerek gelmemiş." derken, belki bahar döneminde ilk kez öğrenciler hocalarının tebessüm ettiğini görmüştü. Harry'nin gözü sınıfta Louis'i aradı. Onu bulduğundaysa neden 2 haftadır konuşmadıklarını düşündü. Belki de 1 ay, Harry tam emin değildi, onunla beraber olmuştu. Sadece cinsel anlamda değildi üstelik. Harry, Louis'i neden kaçırmıştı?

O dersten sonra da konuşmadılar. Harry akşam evine dönmek için otoparktaki arabasına yürürken biraz uzağında Louis'in bir kızla konuştuğunu gördü. Profesör, uzun uzun genç ikiliyi izlemişti. Kızı çıkaracak gibiydi. Birkaç saniye sonra aynı sınıftan arkadaş olduklarını hatırladı. Bu yüzden üstünde durmamaya çalışarak, arabasına bindi.

Arabayı çalıştırıp gittiğinde, artık dikkatini başka yöne veren Louis'di. Harry'nin arabasının sesini çok iyi biliyordu ve bu kadar yakınında duyduğu için bu onu şaşırtsa da karşısındaki kıza döndü. "Yurda gitsem iyi olur."

"Ben de geleyim? Tarih sınavına birlikte çalışırız hem. Sınıfta en yüksek not senin diye demiyorum."

Louis nazikçe güldü. "Emily. Çok komiksin gerçekten. Sınavlara çalışmıyorum bile ben."

Emily, Zachary'nin sevgilisiydi. Daha doğrusu artık eski sevgilisiydi ve Louis, en yakın arkadaşının eski kız arkadaşıyla yakınlık kurmaktan nedense o an hiç ama hiç hoşlanmamıştı. Hızla o ortamdan uzaklaştı. Yurda gelmeden önce Harry'i aramayı düşündü. Ama ne diyecekti ki? Louis onu seviyor olsa bile Harry onu sadece seks kölesi olarak görüyordu. Louis böyle düşündü kendi kendine.

Tüm hafta boyunca birbirlerine bakış atsalar bile, aralarında herhangi bir diyalog geçmedi.

Tarih finali hariç.

Louis kabul etmeliydi, afallamıştı. Üstelik şimdi bir güvencesi de yoktu yüksek notlarının. Anfi sınıfında, koridor tarafında oturduğundan, gözetmen öğretmen kağıdına istese kolaylıkla bakabilirdi. O an, omzunda sıcak bir el hissetti. Öyle bir dokunuştu ki, birkaç parmağını boynunda hissedebiliyordu. Harry yaramazca ona oyunlar yaparken, Louis tüylerinin diken diken olduğuna yemin edebilirdi. Gözlerini yavaşça baş ucunda duran öğretmenine çevirdiğinde, Harry'nin masum olmayan tebessümünü fark etti.

Normalde sadece birkaç saniyelik süren bu olay, Louis'e tüm final süresince sürmüş gibi hissettirmişti.

Sınavdan sonra kağıdını bıraktı. Louis, sınıftan çıkarken Harry'e bakış atmayı ihmal etmezken, Harry duvar dibinde durarak kollarını birleştirmiş bir şekilde ona bir gülümseme hediye etmişti.

Louis, neden iyi hissettiğini bilmiyordu. Bu yüzden Emily yanına sevinçle geldiğinde, sevincini onunla paylaşarak sarıldı. Zachary'nin gördüğünü bilmeden. "Louis!" Emily'nin asılan suratıyla, Louis bok gibi hissetti o an. "Ben bugün konsere gelmiyorum. Sınavım bok gibi geçti."

Louis, Zach'in yalan söylediğine yemin edebilirdi. Emily'le sarılmış olmasına bozulmuş olmalıydı. Neden kıskanıyordu ki? Louis arkadaşının kendisine yaptığı tavrı gereksiz buldu.

Emily'de bozulduğu için o an yanından gitmişti. Louis'in de bir planı olmadığı için okuldan ayrılıyordu ki, merdivenlerden gelen ses onu durdurdu. "Tomlinson."

Louis duyduğu sesle, önce etrafına baktı sonra ise ona döndü. "Bay Styles?"

"Odama gelebilir misiniz?" Louis hızla kaşlarını çattı.

Louis inat etmek ve onu zorlamak istiyordu. Ama bununla uğraşmak yerine beraber odaya gittiler. Harry kapıyı kapattıktan sonra masasına ilerledi ve Louis'in final kağıdını onun önüne koydu. "Gerçekten mi, Tomlinson?"

"Çok zor sormuşsunuz." Louis omuz silktiğinde, Harry gözlerini devirse de kalemi de önüne bıraktı kalçasını masasına yaslarken.

"Doldur şu kağıdı. Dünki toplantıda asistanım olarak seni seçtiğimi söyledim konseye."

Louis gözlerini büyüttü. "Ne?!"

"Evet. Asistanımın bu kadar düşük not alması mümkün değil. Bir dahakine kendin yüksek not alacaksın."

"Ben senin asistanın olmak istemiyorum ki!"

"Bana bağırmayı kes! Burada hala senin hocanım! Saygılı ol."

Louis sinirle içindekilerin tümünü ona bağırmak istese de, söylenmemeye çalışarak hocasının söylediklerini kağıda doldurmaya başladı. "Tamam o kısımlarını bırak. Bu kadar yeterli." Louis oturduğu yerden kalkıp çantasını aldı. "Düşündüğüm kadar da zeki değilmişsin."

O an, odada Louis'in çantasının yere düşüşünün ya da atılmasının sesi duyuldu. Harry, hala masaya yaslanmış kollarını birleştirerek Louis'e bilmişlik taslayan bakışlarını atıyorken, Louis onu sıkıştırırcasına üstüne yürüdü. Aslında, Harry'nin de amacı buydu. Louis hemen oltaya düşüvermişti.

"Senin için önemi var mı? Bacak arasındakinin seni tatmin edip etmeyeceği önemli senin için."

"Bir de genç olması. Senden sonra yaşlı biriyle yapamam gibi geliyor." Louis'in çatık kaşlarının ve aksi suratının aksine, Harry'nin sırıtan suratı onu iyice sinirlendiriyordu. "Ayrıca kalçası da seninki gibi olmalı." Harry, birden avuçladı ve Louis'i kendine bastırdı. İkisi de yutkundu. Louis, tahrik olduğuna inanamıyordu. Louis hızla öğretmeninin yakalarını tuttu. Onun boğazını sıkarak sinirini çıkartmak istiyordu ama yaptığı ilk şey hıncını alırcasına dudaklarını ısırmak oldu. Harry, hızla bacaklarını genç adamın gövdesine sardı. İkisi de sertçe öpüşürlerken çoktan dudakları kanamaya başlamıştı. Harry, dudağının acıdan uyuştuğunu hissederken, aldığı zevkin de tadını çıkartıyordu. Louis yavaş olmadan öğretmeninin boynuna indi ve sertçe ısırdı. Harry acıdan bağırdığında, Louis iyice tahrik olmuştu. Üstünden çekilip onu masaya domalttığında aceleyle pantolonunu söküyordu, tıpkı Harry gibi ama kapının tıklanması ikisinin de durduğu yerde donakalmasına sebep oldu.

Harry hızla "bir dakika!" diye bağırdı ve doğrulup üstüne başına çeki düzen verdi. Louis'i oturttuktan sonra kapıyı aralayarak açtı. 

Louis o an, ağrıyan kasıklarını inceliyordu. Az kalsın basılacaklardı ve bunun şoku onu etkilemişe benziyordu. Sesler netleştiğinde, kapıya doğru döndü ve öğretmeniyle konuşan oda arkadaşı Sam'le göz göze geldi.

"Siktir."

cruel intentionsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin