"Buradan daha güzel kokan şeyler biliyorum."
Bu ses... Ne ara gelmişti de bulmuştu beni. En karşılaşmak istemediği insanı çıkarırdı hayat karşına ya. Bu sefer öyle hissetmedim. İçimde ne bir nefret vardı şu an ona karşı ne de en ufak bir his.
Normalde her gördüğümde ani bir sinirle saldırdığım adama karşı şimdi tamamen nötrdüm.Arkamı dönmeden "Nasıl buldun beni?" dedim en sakin tonumda.
Bana doğru yaklaşan adım seslerine onun cümleleri eşlik ediyordu. "Tch, seni aradığımı kim söyledi?"
Yanıma gelmiş ellerini aynı benim gibi kolluğa yaslarken ondan tarafa dönüp ağırlığımı kolluğa verdim. O, önüne sanki hiç kaçırmaması gereken bir film oynuyormuşcasına çatık kaşlarıyla bakarken bende bir süre gözlerimi onun yüzünde gezdirdim. Çok tatlı...
"Muhtemelen babam çoktan ortalığı ayağa kaldırmıştır ve seninde bundan haberin vardır diye ummuştum. Beni götürüp babama teslim etmeyecek misin, kaptan?" Az önce nötr olduğumu söylüyor olmam demek onla uğraşmayı bırakacağım anlamına gelmiyordu. Şahsen karşımdaki kim olursa olsun ne kadar yakın olursak olalım onu tahrik etmeyi asla bırakmazdım. Ne uyuz çocuk amaaa...
"Senin gibi bir veledin iflah olacağını hiç sanmıyorum. Uğraşmamayı tercih ederim." Nasıl oluyordu da yüzünde tek bir mimik bile oynamıyordu. Bilerek onu rahatsız edecek derecede bakmıştım ona ama hiç bir işe yaramamıştı. Sanki ben burada yokmuşum gibi hissettirdi bana da.
Hafiften bir gülümseme bıraktım serin havanın içinde buhara dönüşüp yok olan. "Bundan beni böyle kabullendiğin anlamını mı çıkarmalıyım?" Cidden her şey bi yana ilk kez birisi beni değiştirmek için herhangi bir çaba sarfetmiyordu. Beni zerre kadar umursamadığı için olsada bu hoşuma gitmişti. Çünkü burada ondan daha çok rahatsız ettiğim kimse olmamıştı. Tek tepkisi sesimi kesmemi söylemesi ve görmezden gelip babamın isteğini bile umursamamış olmasıydı.
Yandan kötü bir bakış atıp önüne döndü. "Ne saçmalıyorsun? Eğer şimdi buradan gitmezsen..."
Ne dediğini umursamadım. İçimden geldiği gibi davranıp arkasına geçtim ve sırtına yaslanırken iki kolumu iki yanına koyup kulağına eğildim. "Ne yaparsın?"
Anlık şokla kafasını bana çevirirken yanaklarımız değmiş, yavaşça kendini geri çekmişti. Hassss yakından çok daha tatlı. Bakışları da...
'Daha çok kuduz olmuş kedi gibi olmasın o?' Hayır kesinlikle tatlı. Kaçıyor olması bile hoşuma gidiyor.
Nedense bu tavırları onun daha da üstüne gitmemi sağlıyor. Bu his, lanet olsun ki çok güzeldi.
"N'aptığını sanıyorsun sen?"
"Valla canım neyi is..." Cümlem, beni aniden kafa üstü omzuna atmasıyla yarıda kesilirken tiz bir çığlık attım kimsenin duymasını umursamayarak.
"İndir beni çabuk!"
"Heeeyyy, kime diyorum ben ya?"
Merdivenleri inerken kafam poposuna çatmasın diye kendimi yukarı kaldırdım bağırmaya devam ederken. Bir kat daha inmemizle bizi o halde gören Armin ve Eren'in 'noluyor amnkym' bakışları eşliğinde daha da sinirlenmiştim. Onlara el sallayıp "Sizede iyi geceler." dedim gülerek ve asıl sorunuma döndüm .
"Seni lanet olası bücür. Artık indirsen beni diyorum ha." Derken artık tüm kanın beynimde toplandığını hissedebiliyordum.
"Tch..."
Hızlı ve seri adımlarıyla geldiğimiz ilk katla anında babamla göz göze gelmiştim. Beni buraya böylece getirirken Levi'ın aklından ne geçiyordu bilmiyorum ama babam ne kadar sakin kalır orası meçhul.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DADDY İSSUES - LEVİ ACKERMAN +18 |Tamamlandı|
FanfictionO, kanla dans eden lanet olası bir temizlik hastası bücürdü. Bense pasaklı hiperaktif bir deli. Bu savaşı kim kazanır bilmiyordum ama onunla verdiğim savaştan haberi olduğunu hiç sanmıyorum. ● OKUYUCU OLARAK DÜŞÜNEBİLİRSİNİZ ● EDEBİ BİR YANI YOK...