BÖLÜM 7

2.2K 215 250
                                    


Müziği açmayı unutmayın!

Ablam öylece bir süre donup kalmış sonra eliyle açık kalan ağzını kapamıştı. Görüyordum, ağlamamak için verdiği savaşı çok net görüyordum.

Son bir umut Japonca kullanarak sormuştu yine de. "Emin misiniz, bir yanlışlık olmuş olmaz mı? Yada ne bileyim."

Zeki kızımız işte, yine en erkeninden sökmüştü işi. Bir insan bu kadar zeki nasıl olabilirdi aklım almıyor. Tamam bende bir kaç dil biliyordum ama bunlar için aylarımı hatta yıllarımı vermiştim. Ablamsa sadece bir ay gibi kısa bir sürede çakmıştı çoğu şeyi.

Erwin ablama bakarken başını olumsuz anlamda salladı. "Bizde babandan aldık haberi. Yalan söylecek değil ya."

Bu işte bir iş vardı. Babam Ayla'yı kurtarmak için yola çıkıyor ve daha oraya varamadan öldüğünü öğreniyor. Hayır, bu hiç babamlık iş değil. Eğer ki gerçekten öldüyse bu işte babamın bir parmağı olduğu barizdi.

"Sence de babamın Ayla'yı kurtaramaması bir talihsizlik mi?" Dedim ablama bakarken Japonca bir şekilde. Beni anlayacağına emindim.

Tam tahmin ettiğim gibi Defne'nin dolu dolu olan gözleri bana çıkarken herkesin bakışlarında aynı soru vardı.

"Ne demek istiyorsun?"

Sandalyeyi ittirip ayağa kalktım ve gitmeden hemen önce konuştum. "Diyorum ki, Ayla'nın kaçırıldığı haberini alıyorsunuz: ve babam onu kurtarmak için adayı terk ediyor. Ki babam onların ayağına gidiyor olmasına rağmen Ayla öldürülüyor. Kim bilebilir belki de işine öyle gelmiştir."

Defne'nin ağzının beş karış açıldığına şahit olmuştum. Beklemedim ve söyleyeceklerimi söylediğim gibi dışarı adımladım. Haklı olabileceğimi biliyordu. Adı gibi biliyordu hemde. Cevap verememişti ya bu yüzden. Korkmuştu babamızın ne kadar canı bir adam olduğunu ona hatırlatmamdan korkmuştu.

Bazen onunla çok iyi anlaşırdık. Babamla. Ben hep o anlarda yaşamak isterdim. Bize gülümsediği, şaka yaptığı, başımızı okşadığı... Ama o gerçek hep oradaydı işte. Babam benim en sevdiğim erkek değil hayatım boyunca nefret etmek zorunda olduğum adamdı. Onu sevebilmeyi çok diledim, çok istedim her şeyi siktir edip onun sonsuz sevgisinin altında yaşamayı. Ancak yapamazdım, sadece kendi kanından olana sahip çıkan bir adama güvenemezdim. Bizi erkeklere inanmayın diye her defasında uyarıp duran bu adama sığınamazdım en başta.

Kütüphaneden çıkar çıkmaz ilk iş odama geldim. Bugün kendimi işlere verecektim. Şahsen çok dolu bir gündü ve her şeyi zamanında ayalayabilmem lazımdı. Belkide insanların gözünde pisliğin teki gibi görünecektim ama zerre umrumda değildi. Öylesine rahat insan öldürebilen birini gözden çıkarmak benim için epey kolay olmuştu. Kocasının bile vazgeçtiği bir kadındı o. Ona üzülsem üzülsem bu yüzden üzülürdüm fakat o karakterde bir insan sevilmeyi ne kadar hakederdi hiç bir fikrim yok. Kimse kimseye olan aşkından dolayı başka birinin canını alma hakkına sahip değildi. Bu düşüncem yüzünden cani olacaksam varsın cani olayım, gıkım çıkmaz.

Kameramı aldığım gibi dışarı çıktım ve ilk iş olarak çekimlerimi çıkarttırdım. Ardından kitabımın konu gidişatı hakkındaki düzenlemeleri yaptım ve ayrı bir not defterinde şimdiye kadar gözüme çarpan şeyleri doğrularıyla yanlışlarıyla her şeyiyle yazdım. Uzun süre boyunca çıkardığım notlar sonunda ise buradaki kütüphandende kaynak bulabileceğimi düşündüm. Emindim ki bizim elimizde olmayan bir sürü bilgi edinebilirdim.

Klasik her zamanki marka siyah çayımı ve çaydanlığımı aldım kütüphaneye çıkmadan önce. Saatlerdir çalışmıştım, güzel bir çayı hak ediyordum.

DADDY İSSUES - LEVİ ACKERMAN +18 |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin