İthaf edildi: Unknownpicasso2Düzenlemedim!
Babamın döneceği haberini alalı bir ay kadar olmuştu ve haftalardır gelişinin eli kulağındaydı. Bu kadar uzun sürmemesi gerektiği için içten içe endişeleniyordum fakat bu kendimi daha kötü hissettirmekten başka işe yaramıyordu.
Uzun zamandır içimde kara bulutlar dolanıyor en ufak mutluluğumu bana zehir ediyordu. Cidden ben bu kadar mı bıkmıştım bu hayattan?
Bir yanım gelmesini istemiyor bir yanımda artık gelsede ne olacaksa olsa diyordu. Muhtemelen büyük bir kavga edecektik, isteklerine (emirlerine) karşı çıkacaktım, benimle konuşmayı kesecekti ve son darbesini hiç beklemediğim bir yerden vuracaktı. Ama bu sefer izin vermeyecektim, bu sefer düşmeyecektim tuzaklarına.
Taramayı bitirdiğim saçlarımı ellerimle toparladım ve bir süredir kaldığım odadaki ablamın dolabına ilerledim. Saldırıdan sonra güvenlik epey artırılmıştı fakat ablamı yalnız bırakmaya niyetli değildim. Her ne kadar o, her şeyden habersiz olup benden kurtulmak istesede buna izin veremezdim, vermezdim. Onunla kalmaya bende bayılmıyordum, her dakika kavga etmeye, atışıp durmaya. Ama insan bazen mecbur kalabiliyordu işte. Allah biliyor ya bu duruma düşmeyi hiç mi hiç istemezdim.
"Gelip odama kuruluyorsun yetmiyor, bir de utanmadan kıyafetlerime dadanıyorsun."
Burnumdan gülerken umursamadan ceketini üzerime geçirdim. "Çok takıyorsun abliş, sakin ol biraz. Alt tarafı bir ceket, sende bundan tonlarca alacak para var bilmiyor muyum ben?"
Cimri şey ne olacak.
Beni yamsılamayı unutmadan kapıyı vurup dışarı çıktı ego bombası. Bokumun havalarına bak hele.
Sen dua et bir şey diyemiyorum sana. Kaç gündür iyiliğimi burnumdan getirdin be.
İlerledim ve masanın üzerinden fotoğraf makinesini aldım. Sonunda kitabımın genel hatları oluşmuş geriye düzenleyip baştan yazmak kalmıştı. Bugün dev resimlerini hallettikten sonra işimin yarısı bitmiş olacaktı. Tabi gerisi bile en az bir ay sürerdi ama acele etmeyecektim. Çünkü artık işleri ne kadar hızlandırırsam hızlandırayım bir önemi yoktu. Önemli olan kitaba yeterince iyi odaklanabilmemdi ve nedense bu mümkün olamayacak gibi hissediyordum. Sadece babamın gelişi değil, burada da işler yeterince çığrından çıkmıştı iki haftada. Levi ile karşılaşmadıkça konuşmuyor, konuştukçada birbirimizden kaçıyorduk. Bu lise aşıkları gibi bir şey değildi, mevzu babamın geleceğini söylediği mektupta bizi geri Türkiye'ye götürmek için olduğunu söylemişti. Bu mektubu tabii ki de önlem amaçlı Erwin açmış ve Levi ile birlikte okumuştu. O gün bugündür de ne ben ne de ablam onlarla sağlıklı bir ilişki kuramaz olmuştuk. Doğal olarak...
Yinede neden uzaklaşmaya çalıştıklarını anlayamıyordum. Seviyor diye desem, insan sevdiği insanı bırakmak istemez peşine düşer. Sevmiyor desem ki öyle olsa umursamaz. Kafam cidden allak bullaktı. Sadece ben değil ablamda Erwin'in ondan bu kadar uzak kalmaya çalışmasına anlam veremiyordu. Tamam öptü diye utanmıştır belki ama üzerinden ne kadar zaman geçmişti ve ikiside yetişkin insanlardı sonuçta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DADDY İSSUES - LEVİ ACKERMAN +18 |Tamamlandı|
FanfictionO, kanla dans eden lanet olası bir temizlik hastası bücürdü. Bense pasaklı hiperaktif bir deli. Bu savaşı kim kazanır bilmiyordum ama onunla verdiğim savaştan haberi olduğunu hiç sanmıyorum. ● OKUYUCU OLARAK DÜŞÜNEBİLİRSİNİZ ● EDEBİ BİR YANI YOK...