BÖLÜM 29

1.6K 196 551
                                    

İthaf edildi; yelenayatapiyorm

Bu arada anladınız mı anlamadınız mı anlamadım ama geçen bölümün sonunda Levi el salladı Beril'in babasına.

"Ya ben şimdi illa da içecek miyim bu ilaçları? Sevmiyorum hiç."

"Kızım sen manyak mısın, doktor ne dedi sana?" Diyip beni haşlamaya niyetli olan Hange'ye ablamda katılmış larını esirgememişti. "Şimdiye kadar doğru düzgün beslenmiş olsaydın mecbur kalmazdın bunlara."

"Tamam tamam, anladık." Diyip yarım saat öncesi kadar doktorun verdiği ilacı ağzıma attım ve zorlada olsa su yardımıyla yuttum.

"Bak, gerçekten içtin dimi o ilacı. Bizi keklemiyorsun."

"Abla, evet eskiden böyle şeyleri çok yapmış olabilirim ama şuan benim sağlığım değil olay. Bu sefer öylesine dengesizce davranamam." Dedim ve alıngan gözlerle yüzüne bakıp sandalyeye oturdum tam karşılarında.

Levi'la ayrıldığımız gibi Hange ve ablam tarafından ele geçirilmiştim. Önce 'yedim' dememe rağmen zorla yemek yedirilmiş ardından hastaneye götürülmüştüm. İkisinede minnettardım ama şuan karşımda sanki kaçacakmışım gibi durmaları yok muydu?

"İnanalım mı yani buna?"

Tek kaşı kalkık bir şekilde yüzüme bakan ablama gözlerimi devirdim. "Abla, artık yeter cidden." Aklıma gelen şeyle eklerken ablama sataşabilmiş olmanın büyük zevkini tadıyordum. "Yoksa ben senden önce anne olacağım diye mi sinirlisin böyle?"

Hange kıs kıs gülmeye başlarken ablam uzadığı yatağın ucunda oturan kıza bir tekme savurdu ve sinirle bana döndü. "Ne alaka be, ben burada teyze olacağım için ne kadar mutluyum göremiyor musun?"

"Şaka, sadece şakaydı." Diyip ellerimi kaldırdım gülümserken.

"Ay sizinleyken insan gülmeden edemiyor. Şaka gibisiniz resmen, sabahtan beri yediniz birbirinizi."

Bakışlarım daha bir ciddileşirken tehlikeli bir tonda sordum. "Sanırım senide katalım istiyorsun..." Duraksadım ve ekledim. "Şakalarımıza."

"Ne şakaymış arkadaş, kalkın. Akşam oldu neredeyse yemeği kaçıracağız." Çoktan ayaklanan ablamla birlikte bende kalktım ve Hange'nin koluna girip sarsarak peşimden çekiştirdim.

"Ne gıcık insansın Beril."

Kendi kendine söylenen Hange'ye "Öyleyim." derken umursamadan yürümeye devam ettim. "Ah, bu arada bende Eren'in titan halinin fotoğrafını çıkartmıştım, sana hediye edecektim. Onuda benim gıcık olduğumu düşünmeyen birine veririm artık." İçimdeki şeytanın kıs kış güldüğünü hissedebiliyordum. Ne olursa olsun bir tane fotoğrafı verecektim ona fakat burnunu biraz sürtmekten zarar gelmezdi.

"Ne, izin verdiler mi çekim yapmana? Nolursun Beril kulun köpeğin olayım ver bana bir tane." Durup kolumu sarsmaya başlayan kıza gözlerimi bayarak baktım.

"Valla onu ilerki tavırların gösterecek canım. Bani karşına almasan iyi edersin."

"Asla, patron sensin." Diyip eliyle kalbine vurdu ve başını onaylar anlamda salladı. Gülümsemeyi eksik etmezken tekrardan koluna girdim ve çekiştim onu. Geç kalıpta Levi'dan azar yemek istemiyordum, dahası onu meraklandırmak. Kim bilir başında kaç tane bela vardı bir de benim için endişelendiremezdim. En azından eskisinin aksine artık öyle yapacaktım.

Yemekhaneye geldiğimizde Levi'ın iki yanınında dolu olduğunu görmemle kan beynime sıçradı. Daha doğrusu bir yanında oturan Petra'yı. Sakin kalmaya çalışıp karakterimin aksına rahat bir tavırla karşısına oturdum Levi'ın. Gözlerindeki elle tutulur cinste olan şaşkınlığa gülümsedim ve normal davranmaya devam ettim. O artık benimdi değil mi? Petra'da her ne kadar onu severse sevsin bunu gözüne sokacaktım. Bir şey yapmama bile gerek yoktu, Levi zaten onu görmeyecekti. Ben bile adamı zor elde etmişken onun hiç şansı yoktu.

DADDY İSSUES - LEVİ ACKERMAN +18 |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin