Yazar-chan'nız sizi seviyore, bunu iki bölümü peşpeşe atarakta kanıtladığını umuyorum. Eğer ki dün sadece önceki bölümü atıp bıraksaydım beni şamarlardınız. Bence iyi yaptım. En azından sağlığım için öyle oldu."Abla kim o şanslı." Derken sesimi olabildiğince düz ve normal tutmaya çalıştım.
Elini kalbine götürürken heycandan titrediğini bile görebiliyordum. "Komutan Erwin."
Gözlerim yuvalarından çıkarken içten içe o kadar sevinmiştim ki bunu yüzüme vurmakta da endişe etmemiştim. "Oha ablaaa, sen şimdi..." Diyip gerisini getiremedim ve elimle ağzımı kapadım. Komutan ve ablam, inanmam. Gözlerimi kapayıp ikisini yan yana düşündüm. Aklıma gelen görüntüyle çığlığımı engelleyememiştim. "Çok tatlı laaaan. Abla seninle gurur duyorum."
Gidip kucağına atladım tekrardan ama bu sefer sıkı sıkı sarılmıştım onu sarsmak yerine. Cidden onun adına bu kadar mutlu olabilmem normal miydi?
Ellerini geçiştirircesine sırtıma vurdu. "Bu kadar sevineceğini bilmiyordum. Beni evden gönderip yerime kurulma niyetinde misin yoksa doğruyu söyle?"
Kafamı kaldırıp 'ne alaka' dercesine baktım gözlerine ve neşeyle konuştum. "Ne kadar yakışabileceğiniz hakkında hiç bir fikrin yok değil mi?"
Yanakları kızarırken "Cidden böyle mi düşünüyorsun?" demişti.
"Aptal aptal sorup durma." Diyip geçirdim bir tane kafasına. "Hem ne zamana milli oluryorsun, yada şey milli oldun mu mu demeliydim?" Diyip sinsice gülümsedim.
Ağzımın ortasına bir tane geçirip yere attı beni ve ayaklanıp kapıya ilerledi. "Aptal sapık, bir bok anlatıyoruz bizde ciddi ciddi."
Tabii ki de gitmesine izin vermeyecektim. Hemen atılıp kolunu tuttum ve çekip sarıldım. "Abla yemin ederim dalga geçmiyorum, cidden merak ediyorum. Bu yüzden lütfen gitme ve ne olduğunu adam akıllı anlat bana." Dedim gerçekten üzgün bir tonda. Ne olduğunu o kadar merak ediyordum ki, ortadan ikiye çatlayacaktım.
"Tamam ama dalga geçmeyeceksin."
Heycanla kafa salladım mutluluktan salyaları akan köpek gibi bakarken.
"Ya henüz bana karşı bir şey hissediyor mu bilmiyorum ama biraz yakınlaşmış olabiliriz."
"Ne kadar o biraz?" Diyip peşinden gidip yatağa oturdum.
"Şey yani, sadece bir öpücük kadar diyelim."
"Ne?" Elimle ağzımı kapadım. "Çabuk anlatıyorsun, sen mi öptün yoksa onu öptü seni? Hem niye öpüştünüz ki çok saçma?"
"Ya bu kadar meraklı olmak zorunda mısın?" Derken utançtan yerin dibine girdiğini görebiliyordum. Ablam benim gibi değildi. Hatta tam aksimdi. Aksiminde bundan utanmasını beklerdim zaten bu yüzden şaşırmamıştım.
"Biliyorsun, söyleyene kadar bırakmam yakanı."
Başını önüne eğip elleriyle oynamaya başladı. "Fabrika izni için Erwin'in odasındaydım işte. Topuğum yamuluncada düşmüş oldum. Oda yanımdaydı belimden tuttu felan yakınlaştık o ara. Öyle bir andı ki sanki ikimizde bilincimizi kaybetmiştik birbirimize bakıyorduk. Ben daha ne olduğunu anlamadan bir baktım dudakları dudaklarımda. Başta çok şaşırsamda o an karşılık vermiş oldum. Bu kadar."
"Nasıl bu kadar? Kim geri çekildi ilk, yada birbirinize bir şey şey söylemediniz mi? Elhamdülillah felan." Diyip kahkaha atmaya başladım. Ablamın bir kaç ton değiştirdiğine şahit olurken gülüşüm daha da artmıştı. Ellerimi teslim olurcasına kaldırdım ve gülmeye devam ederken ekledim. "Espri yaptım, yeminle bak dalga geçmiyorum. Küçük bir şakaydı sadece."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DADDY İSSUES - LEVİ ACKERMAN +18 |Tamamlandı|
FanfictionO, kanla dans eden lanet olası bir temizlik hastası bücürdü. Bense pasaklı hiperaktif bir deli. Bu savaşı kim kazanır bilmiyordum ama onunla verdiğim savaştan haberi olduğunu hiç sanmıyorum. ● OKUYUCU OLARAK DÜŞÜNEBİLİRSİNİZ ● EDEBİ BİR YANI YOK...