Hedef tamamlanmadan atılan bilmem kaçıncı bölümden daha merhaba.Oy atın uleyyyynnnnn, bakın gri eşofmanlı Levi ne kadar üzülüyor.
"Ben süreceğim diyorum."
Elim ayağıma dolaşırken "Yok yok gerek yok ben halledebilirim." dedim yatağa doğru ilerler vaziyette. Bir ayağımı yatağın üstüne koyup üzerine otururken elime alğım merhem ile aynaya uzandım yatağın köşesine düşen ancak o sırada Levi çoktan elimden merhemi almıştı.
"Yardım edeceğim diyorum işte, ne diye zorluyorsun?"
Ayakta dursa bile otururken aramızda çok mesafe olmayan uyku sersemi adama baktım elimdeki aynayı sıkarken. "Benim yüzümden başın belaya girebilecekken yine gelip bana yardım etmen onurumu kırıyor." Dedim büyük bir ciddiyetle çattığım kaşlarımın altından baktığım keskin gözlerine.
"Tch, ne saçmalıyorsun? Kimse yüzünden başım belaya girmeyecek."
Yine o yüz ifadesi. Ne saklıyorsun o sabit suratının arkasında Levi efendi? Cidden böyle mi düşünüyordu yoksa beni rahatlatmaya mı çalışıyordu anlamıyordum. Birincisi beni rahatlatmak istemesi için bir sebep yok, ikincisi ise babamla baş edebilecek kadar güçlü olacağını hiç ama hiç sanmıyorum. Daha çok onun tavrı bu gibiydi. Her zaman sakin ve rahat. Ancak babama karşı bu kadar rahat gelebilmesi beni korkutuyordu ve kendimi onu korumak zorunda hissederken buluyordum. Acaba bu durumda yaramaz velet ben mi oluyordum yoksa o mu?
Bana bakmadan açtığı merhemin kapağını masaya fırlattı ve üzerime doğru eğilirken fısıldadı. "Yüzünü sağa çevir."
Yüzüme tam süreceği sırada ne yaptığını kavramıştım ve anlık reflexle kendimi geri atmıştım. Dalıp gittiğim için ne yaptığını kestirememiştim. Son anda kurtulduğum için rahtalarken uzandığım yerden ellerimi kaldırıp havada salladım. "Ya yavaş olsana. Ödüm koptu bir anda üzerime gelince."
Yükünü bir ayağının üzerine bırakırken cidden yılmış bir ifadeyle bakıyordu. "Çocukluk yapmanın sırası değil, kalk."
Emreden ses tonuyla elimi alnıma geçirdim. "Korkuyorum anlamıyor musun? Madem süreceksin bekle biraz, alışayım." Cidden canım çok tatlıydı. İğne bile olamıyordum ben.
Bıkkınca pes ederken yatağın kenarına oturdu başını bir eline yaslayıp öylece dururken. Kamburu çıkmış daha da küçülmüştü şimdi. Uzandığım yerde kollarımı kaldırıp ellerimi alnıma bastırdım başımı ağrısını kesebilmek için.
"Kim vurdu sana?"
Duruşunu hiç bozmadan konuşan küçük adama döndüm başımı kısa bir süre. Cevap verirken tekrardan tavana dikmiştim bakışlarımı. "Seni ilgilendirmez?"
"Açıkçası ben benim yüzümden bir şeyler olduğunu düşünmüştüm. Demek beni ilgilendirmiyor." Dedi düşünceli bir ses tonunda.
Güldüm ve espri yapar bir tonda konuştum. "Tüh, bende sonunda birinin beni merak ettiğini düşünmüştüm. Demek düşündüğüm gibi değilmiş."
Kısa bir süreliğine bana dönerken çatık kaşlarının indiğine adım gibi emindim. "Sürelim artık şunu."
Yavaş yavaş uzandığım yerde toparladım ve kamburumu çıkarıp durdum az öncekinin aksine dikçe oturan adamın karşısında. Saçlarımı geri attıktan sonra sağıma çevirdim başımı ve "Hazırım." dedim yüzüne bakmadan.
Her zamanki durgun ifadesiyle parmağının ucuna aldığı merhemi yüzüme yaklaştırdı sürmek için ancak gözüme düşen bir perçem parçası onu engellemişti. Kısa bir süre göz göze gelmişken beni beklemeden serçe parmağıyla kulağımın arkasına tutturdu saç tutamını. Nedense bir garip. Huylanmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DADDY İSSUES - LEVİ ACKERMAN +18 |Tamamlandı|
FanficO, kanla dans eden lanet olası bir temizlik hastası bücürdü. Bense pasaklı hiperaktif bir deli. Bu savaşı kim kazanır bilmiyordum ama onunla verdiğim savaştan haberi olduğunu hiç sanmıyorum. ● OKUYUCU OLARAK DÜŞÜNEBİLİRSİNİZ ● EDEBİ BİR YANI YOK...