BÖLÜM 32

1.3K 171 280
                                    

Medyayı, günün birinde muhteşem bir tasarımcı olacağına inandığım bir okurumun, Beril ve bebeğinin olduğunu düşündüğü çizimle dolduruyorum. Teşekkürler. :)

Bu arada bu bölümde tdk'ye meydan okuyorum ve ağızdan iğrenç bir şekilde çıkan ağabey kelimesinin orjinalini abi olarak değişiyorum. Ağabey diye okuyunca çok saçma geliyor kulağa ve ciddiye alamıyorum.

"Abi, ya abi sen ciddi misin ya?" Elimle sandala tutundum benide kendiyle gemiye götürememesi için ancak omzumu kavrayan sıkı elleri yüzünden acı dolu refleksle olduğum yerde ayaklanmistim bende. "Ne yapıyorsun ya, bıraksana gerizekalı? Kimsin lan sen, kimsin?"

"Beril kes sesini in sandaldan."

Kimseye görünmemek adına adanın arka tarafından kalkan bir sandalla denizin ortasında bizi bekleyen gemiye getirmişti beni. Cidden bu kadar sorun yapacak kadar dert olan neydi bu adamlara. "Bıktım sizden ya, bıktım. Bırak Allah'ın cezası."

"Beril çeneni düzgün aç yoksa..." Dudaklarının arasından tıslayan kelimelerle sinirimi bir kaç kat daha arttırdı.

"Ne yapacaksın ya? Vuracak mısın? Vursana aptal, vur. Sende vur, hepinizden nefret ediyorum. Tüm erkeklerden nefret ediyorum. Ne babam ne kardeşim, Allah topunuzun belasını versin. Bir rahat vermediniz."

"Beril yeter diyorum. Babama söz vermiş olmasam şimdi yere yapışmış olurdun, aklın varsa biraz kullan ne olursun. Bundan sonra kimse kurtaramaz seni. Ne ben ne de sevgilin. Bu gemiye bindiğin an her şeyin bittiği an olacak."

Gözümden akmak için direten gözyaşlarına dur dedim ve olduğum yerde güçlüymüşcesine diklendim. "Hıh, sen öyle san. Ben ister bu gemiye bineyim, ister başka bir şeye; yine de Levi beni bulur. Ha birde, uyurken bundan sonra biraz daha dikkatli ol. Başına bir şeyin gelmeyeceğini garanti edemeyeceğim. Şimdide bu gemiye bineceğim ama istediğim için değil, eninde sonunda zaten bindirileceğim için." Arkamı döndüm ve gidecekken duraksayıp son kez abime baktım. "Sende kendine dikkat et, abi." Son kısmı üstüne basıp tehdit edercesine söyledikten sonra hiç beklemedim ve atarlı bir şekilde ellerinden kurtulup koca geminin yanındaki merdivene tırmanmaya başladım.

Gideceğime emin olurken bir anda atak yapıp kendimi geri doğru attım ve yüzmeye başlarken biraz ötemdeki adama seslendim. "İsterse Levi beni bulur dedim ama ben de onu bulurum dememiştim pardon. Bir anda Levi'ı giresim geldi." Hızlıca kıyıya doğru attım kulaçlarımı. Belki yakalanacaktım, hatta muhtemelen yakalanacaktım ama öylece teslim olursam Levi'ın yüzüne bakamazdım. Bunca zaman boyunca ondan hiç bir şey kapmamışım gibi çekip gidemezdim.

Nefesim kesile kesile attığım kulaçlarla arkama bakacak kadar bile zaman kaybetmiyordum. Kaybetmiyordum da iki yanımdan tutulan ellerimle daha fazla ilerleyemez oldum. "Ne oldu, az önce çok emindin kendinden? Hala anlayamadın değil mi babama karşı gelemeyeceğini."

Yanılıyorsun abi, yanılıyorsun. Ben çoktan karşı geldim babama, çoktan kurtuldum onun lanet kafesinden. İçimde aştım bir kere her şeyi.

Beni sandala çeken adama yüzümde ki gülümsemeyi silmeden öylece baktım. Arkamda ki sayısını bilmediğim adamlar teker teker gemiye ilerlerken babamın aldığı bunca önleme gözlerimi devirerek baktım. Alt tarafı güçsüz bir kız ve bir altmışlık bir adamdık. Gerçekten aklını başına toplamışa benziyordu. Kimseyi küçük görmemesi gerektiğini de belli ki anlamıştı.

DADDY İSSUES - LEVİ ACKERMAN +18 |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin