BÖLÜM 1

9K 407 903
                                    


Tarih köşesi şeysi felan falan.

Duyduğum siren sesiyle yüzümü buruşturarak ayaklandım lanet koltuğun üzerinde. Cidden uyuyakalacak başka yer mi kalmamıştı. Belim tutulmuş, her yerim ağrıyordu. Ne güzel bir gün ama?

Bundan yaklaşık iki yıl öncesinde, hiç sesi soluğu çıkmayan Paradis adasının başka ülkelerle temasa geçtiği haberini almıştık. Bu kimisi için korku dolu bir olay olmuş olsada her ülke ve her fert için geçerli değildi. Türkiye'de tabii ki de gerilsede uzaklık nedeniyle pek de tınlayan olmamıştı. Bir de şu Türk kanından olma şeysi varya, hah işte kimse deviremez bizi felan falan dalga konusu olmuştu.

Bugün ise paraya doymayan, çalışkan ama ne çalışkan olan iş adamı babam tarafından paradis adasında markamızı yaymaya gidiyoruz. Dünyanın her ülkesinde fabrikasını kurmuş bir marka olmak için bu son anlaşmaydı.

Aslında ailemin işlerine karışmasam da buraya gelmiştim çünkü bir arkeolog ve aynı zamanda tarihçi için bu çok önemli bir fırsattı. Bu ada hakkında yazılmış kitapların tarihi en az 150 yıl vardı ve onlarda bir şeyler öğrenmek için hiç yardımcı olmuyordu. Hep aynı şeyler... Kanı bozuk şeytanların boktan adası, şeytanlar, devler, katiller... Kitaplar en sadık dostumdu ve hatta tarihi en iyi onlar anlatabilirdi fakat onlar hakkında sadece dehşet ve vahşetten bahsediliyordu kitaplarda. Her ne kadar berbat insanlar pardon şeytanlar olsalarda onlarda bir yerden sonra insandı ve duyguları vardı ve ben de bu adanın o yönünü kaleme almak istiyordum. Yani inşallah öyle bir yönleri olduğunu tahmin ediyordum.

Hiç tıklanmadan açılan kapı ile ayaklandım ve ablama bakmadan bir haftadır odam olan bu yerdeki dolabıma ilerledim.

"Geldik, biz karaya çıkıyoruz sende geç kalma yetiş bize. Babam kaybolmamamız gerektiğini söyledi. Ne olursa olsun bu insanlara güvenebileceğimizi henüz bilmiyoruz."

Umursamazca kafamı salladım ve "Yetişmeye çalışırım." dedim.

"Beril! Savsaklığın sırası değil. Burada sakın olay çıkarayım deme. Zaten ne diye geldin onu da anlamadım."

Çıkardığım kıyafetleri sandalyenin üzerine atarken ablama döndüm. "Gelmek zorunda mıyım sanki?"

Omzunu kapıya yaslarken "Babam senin de gelmen gerektiğini söyledi." demişti.

Kaşlarımı kaldırıp yalvarma pozisyonuna geçmiştim artık. "Abla nolur babamı ikna et ya. Şimdiye kadar bensiz hallediyordunuz şimdi de yaparsınız siz."

Kafasını olmaz anlamında sallayıp geriledi. "Olmaz, bu dili en iyi bilenimiz sensin. Çevirmenin yetmediği yerde sen yardımcı olacaksın. Ayrıca seni biliyoruz, her an bir olay çıkarırsın endişesiyle işe bile odaklanamayız ikimizde."

Elimi alnıma geçirirken kamburumu çıkardım cevap olarak.

"Hay lanet. Tamam geleceğim."

Çıkardığım en normal kıyafetleri hızla üzerime geçirmiştim. Siyah bir boğazlı ve kot... Sadece buradaki insanlar değil, onların tarzları hakkında da hiç bir fikrimiz yoktu sonuçta.

Botlarıda ayağıma geçirir geçirmez elime aldığım siyah defter ve mavi dolmalıyla birlikte büyük adımlarla dışarı çıktım. Zaten 1,70'ken bu botlarla daha da uzun olmuştum. Evvet, cool cidsss. Güneş gözlüklerim nerede? Hah bunlar da tam oldu yahu. Elimle kendime tokat attım kimse görmeden. Bir kere de bokunu çıkarma be kızım.

İtiraf ediyorum ki çok heyecanlıydım. Yıllarca bu ada hakkında araştırmalar yapmıştım. Bir sürü teorim bile vardı. İşte şimdi o tarihi ana tanıklık edecektim. Sonundaa...

DADDY İSSUES - LEVİ ACKERMAN +18 |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin