epilog

78 18 69
                                    

Merhaba, merhaba! Bu kurgu daha ne kadar devam edebilir dedikçe epilog bahanesiyle devam ettiriyorum, şaka gibi glkfjgld Şakası bir yana, bunu livesindaydreams123 kuzuşuma ithaf ediyorum. Amy ve Michael'ı benimle birlikte özlediği ve aklıma bir epilog fikri soktuğu için. Seni seviyorum, umarım beğenirsinn:")

PS: Bölüm şarkısı: Chord Overstreet- Hold On

Bu şarkının Amy ve Michael'ın şarkılarından biri olduğunu farkedip bu bölüme ilham veren fonzibonzibrothers birtanem ekstra ekstra plus plus teşekkürler, i luv u babe.

Ashton, Michael'ın parmaklarının arasında çevirdiği yüzüğe bakarken gülümsedi.

"Demek gerçekten oluyor, ha?"dedi, gözlerini hayretle açarken, "Aramızdan en son evlenenin sen olacağını düşünürdüm hep."

Michael, dişlerini alt dudağına geçirirken kıkırdadı. "Ben de, Ashton."dedi, kendi serçe parmağına ancak olan küçük, tektaş yüzüğü incelerken, "Amy'i tanıyana kadar ben de öyle düşünürdüm."

Ashton, arkadaşının avcuna hapsettiği yüzükten ayrılıp kendi yüzüne çevrilen bakışlarını görünce ona Amy'e karşı yaptığı hataları hatırlatmanın yersiz olduğunu düşündü. Sonralarda hesabını sormadığı ve Michael'ın herkesi darmadağın etmesine izin verdiği bu vazgeçiş; o an için ona arkadaşının gözlerindeki parıltıyı ve mutluluğu bozmamak adına tek yol gibi gözükmüştü.

"Senin adına mutluyum, Mike."dedi, oturduğu kaldırımda rahatsızca kıpırdanıp arka cebinde ezilmiş sigara paketine ulaşmaya çalışırken, "Gerçekten."

Michael'ı çocukluğundan beri tanırdı ve gerçekten de onun aralarındaki en marjinal, en günü gününe yaşayan ve büyümeyen genç adam olduğu konusundaki kesin görüşleri vardı. Bu yüzden onun evleneceğini düşünmek, daha doğrusu birlikte yaşadıkları süreç boyunca her aşamasına iyi kötü şahitlik ettiği bu birlikteliğin Michael'a evliliği bile isteyebileceği kadar iyi geldiğini düşünmek Ashton'ı buruk bir mutluluğa sürüklüyordu.

Amy, Michael için bir ilişkide yapılabilecek her şeyin en fazlasını yapmıştı.

Ashton, o an için binde birini bile bilmediği fedakarlıkları gördüğü kadarıyla bile söyleyebiliyordu bunu.

Sigarasını ince, uzun parmaklarının arasında yuvarlayarak düzeltti ve dudaklarının arasına yerleştirdi. Michael'ın bakışlarının avucundaki yüzüğe yeniden kitlendiğini farkedince çakmağını ararken, "Sorun nedir?"diye sordu, "Yani.. Hala emin değilsin gibi gözüküyor."

"Hayır, hayır, aksine hiç bu kadar emin olmamıştım."

Michael'ın kaşları hızla çatılırken Ashton, arkadaşının yüzünde başkası görse onun acı çektiğini düşünebileceği buruk bir ifade yakaladı.

Sigarasını yakarken Michael'a bakmayı bir an bile bırakmadı. "Öyleyse ne?" 

"Onu kıracağımı biliyorum."dedi, Michael, "Onu kırdığımı ve kırmaya devam edeceğimi biliyorum. Onu kırmamak için ne kadar uğraşırsam, onu bencilce kendime çekersem o kadar çok kırıyorum üstelik. Ne ondan vazgeçebiliyorum ne ona hakettiği aşkı verebiliyorum, Ashton. Ne istediği adam olabiliyorum ne olduğum kişiden vazgeçebiliyorum. Anlıyor musun?"

Ashton, sigarasından bir nefes daha çekerken başını dürüstlükle iki yana salladı. Anlamıyordu, anlayamazdı. Michael beklediği cevap karşısında titrek bir nefes aldı. Ashton, arkadaşının omzuna destek verici olmasını umduğu elini koyup hafifçe sıkarken, "O zaman kırma onu."dedi, "Kendini onu kırmamaya ada ve kırma, Michael."

let the colors /mgcHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin