when you're gone

97 16 26
                                    

Selam selamm! Upuzun bir bölümle geldimm! Bu bölümü de sevgili Grace'ime ithaf ediyorum, iyi okumalarr!

2019 Nisan

"Amy?"

Amy, ablasının sesini duyunca bakışlarını kapıya çevirdi. Çok geçmeden odasının kapısı aralandı ve Joanna, bir kolunun altındaki bebeği, diğer elinde bir tabakla beraber içeri girdi. "Tatlım?"

Alice, küçük parmağını ağzından çıkarmadan annesine sokulmuştu. Amy ablasına cevap vermeden yanına gelmesini bekledi öylece. Son 32 gündür başka hiçbir şey yapmıyordu zaten.

Ağlıyor, uyuyor, susuyordu. 

"Bir şeyler yemen gerek."

Başını iki yana sallayınca ablasının sabırsızlıkla iç çektiğini duydu. "Yiyecek misin diye sormadım, Amy. Yemen gerek dedim."

Joanna, Alice'i odanın zeminine emeklemesi için bırakırken Amy'nin yanına, yatağa oturdu. Amy yorgun gözlerini ablasına çevirip uzattığı kaşığa baktı. Yüzünü yeniden yastığa çevirirken istemediğini belli eden bir mırıltı çıkardı. Joanna sabrının zorlandığını hissediyordu. "Jacob!"diye bağırarak oğlunu çağırdı ve oğlundan yerde emeklemekte olan kız kardeşini almasını istedi. Çocuklardan odadan çıkınca Joanna bıkkın bir nefes verdi.

Bir aydır olabildiğince sabırlı ve anlayışlı davranmıştı ama kardeşinin kendisini ölüme terk etmesine göz yumamazdı. Başında iki küçük çocuk ve hayattan kopmuş bir genç kadın vardı. Kaşığı tabağa, tabağı da yatağa bıraktıktan sonra Amy ne olduğunu bile anlayamadan onu kollarından tutup yattığı yerden doğrulttu.

"Yaşamak zorundasın Amy! Anlıyor musun?"

Amy yorgun bedeninin sarsılmasıyla ağlamaya başlayınca Joanna duraksasa da bir tepki alabilmek umuduyla kardeşinin zayıf bedenini yeniden sarstı.

"O siktiğimin herifi kendini öldürdü diye sen de ölmeyeceksin!"

Amy ablasının yeşil gözlerindeki öfkeden kaçıyordu. Ne diye onu rahat bırakmıyordu ki? Sadece acısını yaşamak istiyordu, kendi başına ve doyasıya.

"Bırak beni."

Güçlü olmaktan çok uzak bir sesle mırıldanarak Joanna'nın kollarından kurtulmaya çalıştığında Joanna istediğini almış olmanın hırsıyla Amy'i biraz daha sarstı. "Onun ölümünden sen sorumlu değilsin Amy! Ama sen ölürsen o sorumlu olacak!"

Amy artık gözyaşlarının akışını hissetmediği gözlerini kapatıp başını iki yana salladı. Joanna onu konuşturmak istiyordu, konuşturmak, yüzleştirmek ve kabullendirmek. Joanna'nın yatağa koyduğu tabaktaki brokoliler Amy'nin yorganına dağıldı ama ikisi de bunu önemsemedi. Amy kendini ablasının ellerinden çıkarmıyordu, kaçmıyordu veya karşı koymuyordu. Yalnızca onun gözlerine bakmadan ağlıyordu ve bu Joanna'yı delirtiyordu.

"Konuşsana Tanrı'nın cezası! Benim suçum değil desene!"

"Diyemem!" 

Amy omuzlarını ablasının güçlü ellerinden kurtarıp üstünden onu atmak pahasına yataktan kalktı. Haftalardır yataktan çok az kalkmış olan bedeni dengesini korumakta zorlandığı için solundaki duvara tutundu. Joanna en azından bir tepki almış olmanın umuduyla sessizce ona bakıyordu, yeşil gözleri yaşlarla doluydu.

"Diyemem çünkü benim yüzümden oldu."

Amy çatlayan sesiyle mırıldandığında Joanna da ayağa kalktı. Amy bir avcunu başına yaslarken "Herkes biliyor bunu"dedi, "Çocuklar, hayranlar, ailemiz, tüm dünya."

let the colors /mgcHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin