Merhaba! Bu bölümde farklı bir şey denedim, olayları bu açıdan görmeniz güzel olabilir diye düşündüm, umarım beğenirsiniz. Ve daha önce belirttiğim gibi yoğun iş saatlerinde çalıştığım için bölüm yayınlamakta zorlanıyorum.
Beni affedin:(
Bilgisayarda olmadığım için bölüm ithafı yapamıyorum ama bu bölüm senin için; balerinoll güzel yorumların için çook teşekkür ederim, iyi ki varsın:")
İyi okumalar, bol yorumlaar sizi seviyorummm!2019 Ocak
*
19.00Michael yaslandığı kapıdan destek almaya çalışarak karşısındaki kadına baktı.
Kırmızı, başının üstünde bir topuz halindeki saçları dağınık, gözaltları şişti.Michael onun ne kadar güzel olduğunu düşünmekten kendini alıkoyamadı.
"Ne istiyorsun?"
Kaba ve güzel.
"Sensiz yapamıyorum."
Michael boğuk kelimelerle konuştuğunda Jennifer histerik bir şekilde güldü. İşaret parmağını göğsüne yaslayarak kaşlarını kaldırdı. "Bensiz mi?"
Michael terleyen avuç içlerini kapıdan ayırınca sendeledi. Dengesini tekrar sağlarken "Evet." demekle yetindi.
Jennifer bir süre duraksadı.
Onun karşısında ev haliyle olmaktan ve dağılmış olduğunu görmesinden çekinmiyordu, çekindiği şey karşısındaki manzaraya karşı beslediği düşüncelerdi. Kırmızı halkalarla çevrili yeşil gözler, alkolün etkisiyle sarsılmış bir beden ve davetkar bakışlar..Michael Clifford, Jennifer'ın zaaflarının vücut bulmuş hali gibiydi.
Jennifer, kapıda beklemelerinden dolayı evin içine süzülmeye başlayan soğuk yüzünden titredi ve kollarını belinin etrafına doladı. İnce tişörtü ellerinin altında toplanırken Michael'ın eve girebilmesi için kenara çekildi.
"İçeri gel."
Michael peşinde yoğun bir alkol kokusunu da getirerek evin içine girerken Jennifer kapıyı ardından kapattı.
Yüzünü kapıdan Michael'a çevirdiği an dolgun dudaklarını kendi dudaklarında hissetti ve gözlerini kapattı.
Bunun olacağını biliyordu.
Hep bu olurdu zaten.
Jennifer'ın buz gibi elleri Michael'ın yüzüne çıkınca içi titredi, onu özlediğini hissediyordu. Michael onu arkasındaki kapıya hiç de nazik olmayan bir şekilde yaslarken kendi dengesi bozuk bedeninin ağırlığını da ona yıkmıştı.
Bir an için aklına ne 2 aydır eve gelmeyen Amy geldi, ne de ona karşı duyduğu yoğun hisler. Alkolün kanına karıştığı her an karşısındaki kadına daha yakın hissediyordu kendini.
Bir kalbe iki aşk sığar mı bilmiyordu, ikisine karşı hissettikleri çok çok farklıydı.
Amy onun hayatının geri kalanıydı, Amy şefkatliydi, Amy planlıydı ve Amy onun büyüdüğüne, her anına şahit insandı. Ağladığında ve güldüğünde, dağıldığında ve toparlandığında hep Amy vardı yanında. Amy olmadan bir hayat düşünemiyordu, Amy'i de kendisi olmadan düşünemiyordu.
Jennifer ise onu her koşulda kendine çekebilen, çok zeki ve çok kültürlü olan kadındı. Tutkuluydu, özgürdü, Michael'dan bağımsız bir hayatı olduğunu kabulleniyor ona muhtaç olmadığını her fırsatta haykırıyordu. Belki de Michael'ı ona çeken buydu.
![](https://img.wattpad.com/cover/224776737-288-k239027.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
let the colors /mgc
FanfictionAma sen yoksun ve ben renklerin solmasına engel olamıyorum.