5.4

3.5K 250 1.2K
                                    

Sevdiğim anime karakterinin yasını tutarken, manga karakterine duyduğum umutsuz aşk yüzünden acı çekerken böyle bir bölüm yazmaya çalışmak oldukça zordu. O yüzden saçmalamış olabilirim, mazur görün, bittim :(

Harry'den.

Araba yavaşlayarak, evimize çok da uzak olmayan parkın önünde durduğunda, gözlerimi boş olan parka doğru çevirdim. Bembeyaz kar, hiç dokunulmamış ve pürüzsüz şekilde duruyorken, bu manzara yalnızca karların üzerine atlamak için daha da sabırsızlanmama neden oluyordu.

"Bana bile böyle hevesle baktığını hatırlamıyorum."

Sözleriyle birlikte Louis'ye döndüğümde, yüzüne kondurduğu hafif alaylı tebessümü görünce, ben de hafifçe gülerek, "Belki," dedim.

"Teşekkür kabul ediyorum," dediğinde, "Teşekkür ederim?" dedim anlamayarak, sorarcasına. Bu onu güldürdüğünde, "Aptal, küçük," diye mırıldandı ve sonrasında ellerini yakama koyarak beni kendine doğru çekti.

Ellerim omuzlarına, dudaklarım dudaklarına tutunduğunda, onunla birlikte tutkulu bir anın içine daha yuvarlanmıştım. Alt dudağımı yavaşça emerken, elleri yüzüme çıktı ve yumuşak dokunuşlarla, suratımı okşamaya başladı tıpkı dudaklarıyla dudaklarımı okşadığı gibi.

Gözlerim tamamen kapanmış bir biçimde kendimi Louis'nin dokunuşlarına kaptırmışken, arkamda kalmış olan cama sertçe tıklatılmasıyla sıçradım. Louis'nin dudaklarından ayrıldığımda, ilk yaptığım, panikle cama dönmek olmuştu. Niall ve James yan yana durmuş, dışarıdan bize kınayan gözlerle bakmaktayken, Louis'nin ofladığını duymuştum.

"Aman Tanrım," dedim biraz utanmış ve çoğunlukla mutlu çıkan sesimle. "Onlar da mı geldi?" Onların arka tarafında, parkın giriş kapısının önünde duran Zayn ve Liam'ı da görebilmiştim, ama onlar bize bakmıyor, kendi aralarında bir şeyler konuşuyorlardı ciddiyetle.

"Birkaç zırvalık için. Çok kişi olursak, senin için daha eğlenceli olur diye düşündüm," dedi ilgisiz bir sesle. Arabanın ön camından dışarıyı izleyen gözleri yavaşça bana kaydığında, "Anlarsın ya; kar topu oynamak, kardan adam yapmak, uçmak, kaçmak falan," dedi aynı ilgisiz sesiyle.

Gözlerim suratında turladı ve Louis beni memnuniyetsiz bir biçimde izlerken, yeniden gözlerine baktığımda gülümsedim. "Ben yalnız olmamızı tercih ederdim tabii ama-"

Kelimelerin yayıldığı dudaklarının üzerine hızlıca bir öpücük kondurup arabadan indim, çünkü biraz daha o surat ifadesini izleyecek olursam, bu kez kesinlikle arkadaşlarımızı ekmek zorunda kalabilirdik.

"Selam," dedim önümde dikilmiş, bana aynı kınayan gözlerle bakan iki kişiye.

"Selam," dedi Niall da beni baştan aşağıya surat asarak süzerken. Memnuniyetsiz ifadesi, Louis'ninkinin aksine gülmeme neden oldu ve tatlılığı karşısında yanaklarını sıktım. Soğuktan pembeleşmiş yanaklarını parmaklarımın kıskacından kurtarırken, hâlâ surat asmaya devam ediyordu.

James'e dönüp gülümsediğimde, onun da arabadan inmiş olan Louis'ye memnuniyetsiz gözlerle baktığını fark etmiştim. Louis arabadan inmiş, hâlâ açık olan aracın kapısına tutunurken, James'e düz bir surat ifadesiyle bakıyordu. James'e baktığımdaysa, onun da tıpkı Niall'ın bana bakarken takındığı ifade vardı suratında.

Tıpkı şöyle: seni moron, o sevgilin olabilir ama ilgin daima benim üzerimde olmak zorunda.

Sessizce güldüm, ancak Louis'le aralarında uzayıp giden bakışma yüzünden, sonunda kahkaha atmıştım kendime engel olamadan. James gözlerini devirip Liam ve Zayn'in yanına giderken, bana yan yan attığı bakışla ufak bir gözdağı vermişti.

𝐂𝐨𝐧𝐧𝐞𝐜𝐭𝐞𝐝𝟤.𝐦𝐞//𝐋𝐚𝐫𝐫𝐲 𝐒𝐭𝐲𝐥𝐢𝐧𝐬𝐨𝐧Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin