3.0

3.5K 327 419
                                    

"Bence kafa dağıtmaya bir yerlere gitmeliyiz," dedi Niall okul koridorunda nihâyet bir hafta sonra Harry ile yürüyebiliyorken. Bir yandan da etrafını süzüyordu. Bugün kaç kavganın eşiğinden döndüklerini bilmiyordu ama, Harry o kadar gergindi ki, her an kendisine patlayabileceğini düşünüyordu. Kimse açıkça Harry'ye ilk sefer gibi sataşacak kadar cesaretli değildi, ama yine de asla durmayıp sürekli arkadaşının da dediği gibi, imâlar ve attıkları ezici bakışlarla onu, hatta kendisini sindirmeye çalışıyorlardı.

Ayrıca gittiği her yere Harry'yi de sürüklemesi, ya da onu takip eden yavru bir ördek gibi  peşinden gitmesi de onu fazlasıyla sinirlendirmişti. Kendisine hâlâ cevap vermeyişi üzerine ofladı Niall. "Harry, her günümüz böyle mi geçecek gerçekten?" diye sorarken, sesi ne kadar bunaldığını ele verir nitelikteydi.

Harry kalabalık koridorda aniden durdu. Arkadaşına bakarken hem gergin, hem de en az onun kadar bunalmış gözüküyordu. Kollarını iki yana açarak, "Bilmiyorum, Niall. Her günümüz böyle mi geçecek?" demişti, sanki Niall sihirli kelimeyi söylemiş, ya da bir bombanın pimini çekmiş gibiydi. Ama çok yakınındaydı, yaptığı sihir kendisini de etkileyecek, bomba elindeyken patlayacaktı.

Harry etrafına baktı boş gözlerle, kolları hâlâ iki yanına açıktı. "Her günümüz böyle mi geçecek bizim?" diye bağırdı etraflarından akan insanlara. Ona anlık dokunan gözler, sonrasında daha fazla üzerinde duramadan terk ediyordu bedenini. Güldü ve ellerini baldırlarına çarparak indirdi. Bakışları gibi, içi bomboş bir gülüştü bu.

"Onlar da bilmiyormuş." Harry kendisine temkinle bakan arkadaşına yaklaşarak, alçak bir şekilde, "Peki sen bunu ne zaman bitireceksin?" diye sordu. Niall onun sesindeki tehditkâr tonlamaya bir an şaşıp kaldıysa da, "Ne?" demişti Harry'nin aksine sakince.

"Her gittiğim yere gelmeyi, ya da her gittiğin yere tıpkı bir veletmişim gibi beni götürmeyi ne zaman keseceksin?" diye sorarken, sesindeki o ton daha da kıvam kazanmıştı sanki.

Niall kaşlarını çatarak ondan uzaklaştı, insanların odak noktası olmaya başlamışlardı iyice. "Harry," derken sesi ona ne kadar saçmaladığını söyler gibiydi. "Ben senin düşmanın değilim tamam mı? Seni korumaya, yanında olmaya çalışıyorum. Şimdi durup benimle burada kavga mı edeceksin gerçekten?"

"İstemiyorum, Niall!" diye patladı Harry. "İstemiyorum gittiğin yere gelmek!"

"Seni hangi kavganın pençesinden söküp alacağımı düşünmek istemiyorum ben de? İster beğen, ister beğenme, yollayamazsın beni."

Harry ofladı. "Tanrım..." derken yılmış gibiydi. Niall bu kez sanki durdurulması imkâsız olan o bombanın patlamasını engellemişti. Harry sinirleri bozulmuş bir şekilde gülmeye başladı. Parmakları burun kemerinde, omuzları sarsıla sarsıla gülerken, Niall da sırıtmıştı onu izlerken. Koridorda kendilerini pür dikkat izleyen insanlar, kavga beklerken karşılıklı gülüşmeye başlamalarıyla garipseyerek baktılar iki arkadaşa.

"İşemeye gideceğim," dedi Harry gülmeyi kesebildiğinde. "Eğer peşimden gelirsen, yemin ederim suratına işerim," diye devam ederken de, bunu gerçekten yapabilirmiş gibi ciddiyetle bakıyordu.

Niall derince iç geçirse de, kafasını sallayarak onayladı onu. "Yanımdakini kaldıracağım, benim yanıma oturursun," dedikten sonra arkasını dönmüş, derse girecekleri sınıfa doğru yürümeye başlamıştı. Harry rahatlamış bir şekilde lavaboya yürümeye başladı onun da gitmesiyle, aslında tuvalete gitmeyecekti, sadece elini yüzünü yıkamak istemişti ve biraz da yalnız kalmak.

Açık olan kapıdan içeri girdiğinde içeride kimse yoktu. Musluklara ilerledi, kış ayında olmalarına rağmen fazlasıyla sıcaklamış, hatta terlemişti vücudu. Elini ve yüzünü yıkadı, ensesini de ıslatırken baktı aynaya, fazla bunalmış gözüküyordu aynadaki yansıması. Ellerini kuruladığı sırada, telefonu arka cebinde titremeye başlamıştı. Artık daha az gergin ve daha fazla serinlemiş hissettiği için, çalan telefonuna karşılık sırıttı. Niall asla akıllanmıyordu, ama onu o kadar seviyordu ki, başka bir zamanda olsalardı, Niall da kendi gibi bir duruma karşılık Harry'ye patlayacak olsaydı bunu kabullenirdi tıpkı onun gibi. Şu sıralar keyfinin olmadığını biliyordu Niall, ve bunu düzeltmek için elinden ne gelirse yapıyordu.

𝐂𝐨𝐧𝐧𝐞𝐜𝐭𝐞𝐝𝟤.𝐦𝐞//𝐋𝐚𝐫𝐫𝐲 𝐒𝐭𝐲𝐥𝐢𝐧𝐬𝐨𝐧Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin