0.6

3.9K 367 404
                                    

"Nerede kaldın?" diye huysuzca homurdandı Niall yanına yeni varan arkadaşına bakarken. Onun nefes nefese olması umrunda bile değildi, midesinde filler sevişiyor gibi hissederken hiçbir şey ama hiçbir şey umrunda değildi. Açlıktan garip sesler çıkan midesini susturabilmek için, arkadaşının da kolundan tuttuğu gibi onu içeriye sürükledi.

Harry okuldan önce onunla burada buluşmak, kurabiyelerini yerken kahve içip laflamak istediğini söylemişti. Arada sırada yaptıkları bu şeyi garipsemese bile, Harry'nin ona anlatmak için yanıp tutuştuğu şeyler olduğunu, telefonda yaptığı konuşmadan anlayabilmişti.

Okul vaktinden epey erken geldikleri için, fazlasıyla vakitleri vardı ve yine herkesten önce gelmiş oldukları için sıra yoktu. Siparişleri direkt olarak masalarına geldiğinde, Niall beklemeden unlu kurabiyelerden aldığı gibi yemeye başlamıştı.

Ağzının dolu olmasını umursamadan, "Anlat bakalım, Harreh," dedi sanki enerjisi ve neşesi o an yerine gelerek fullenmiş gibi parlayan gözleriyle.

Harry ise yerinde duramıyordu. Arkadaşına, "Bak Niall, sana yaşlı değil demiştim," diyerek anonimin kendisine attığı resmi gösterdi telefonundan. Bunu söylemeyi tüm gece boyunca hayal etmiş olduğu o kadar belliydi ki, bu yüzden gözlerini devirmeden edemedi Niall resme bakarken.

"Sahte olup olmadığını nereden biliyorsun? Ayrıca bu ihtimallerden yalnızca birini elemiş oldu, Harry. Neden aptal olmakta bu kadar ısrar ediyorsun? Anonim işte."

"Birincisi..." dedi Harry derin bir nefes alarak. Gözleri arkadaşına kenetlenmişti ve ona bakan gözlerinden, onun bu tavrının kendisini ne denli uyuz ettiği anlaşılıyordu. "Fotoğraf anlık ya da galeriden atıldığında bu gözüküyor. İkincisi; benimle bu tavırla konuşmaya devam edersen sana o zaman derim ki: Sana ne amına koyayım canım takmak istedi o anonim işte'ye."

Niall güldü ve, "Tamam, kızma. Sadece seni düşünüyorum, bu yüzden de ne olduğu belli olmayan, sapık herifin tekine fazla anlam yüklememen için çabalıyorum," dedi içten bir şekilde, gözlerinin içinde parıldayan samimiyet Harry'nin de tüm olumsuz duygularını silip attığında, o da arkadaşına tebessüm ederek başını sallamıştı.

"Bilmiyorum, belki garip ama çok etkilendiğimi inkar edemem, Niall. Onu engellememe rağmen yeniden yazdı, bu, birinin bunu ilk yapışı olmasa bile, onu engellerken aldığım duruş yeniden yazmasıyla bozuldu."

Kafe kapısının açılıp kapanırken ses olsun diye asılan çanı çaldı, ardından aralarına kısa süreli bir sessizlik soktu bu. Harry de düşünceli bir şekilde kurabiyesini yiyerek kahvesini yudumlarken, tanıdık bir koku burnuna ilişti, ardından da arkasındaki sandalyenin çekildiğini işitti.

"Bana onu engellediğini söylememiştin, madem etkilendiğini kabul ediyorsun, -hem de onun bir sapık olduğunu bile bile,- neden engelledin?" diye sordu Niall, ağzının dolu olması konuşmasına engel teşkil etmiyordu.

"Çıplak fotoğrafımı istedi," dedi Harry düz bir sesle saptırma gereği duymadan. Niall ise bunu bu kadar basit bir şekilde söylemesine sinirlenmişe benziyordu.

"Harry, senin aklın başında mı? Buna rağmen hala o hesabını kapatmıyor musun gerçekten? Seni tanımasam cidden sugar baby falan olduğunu düşüneceğim."

Harry onun kendisine kızmasına aldırmadı. Haksız sayılmazdı, ayrıca susturduğu mantıklı yanı da uzun zamandır arka planda kaldığı için, birinin onu silkelemesine ihtiyacı varken bu kez arkadaşına karşı çıkamamıştı.

"Sorun da burada zaten," dedi Harry dalgınca. Gözleri kahve bardağında takılı kalmıştı. "Keşke bana normal bir şekilde yazsaydı ve bir sapık olmasaydı. Okuduğum kitaplar dışında bu işler nasıl yürür bilmiyorum, ve ben de işin romantik, tutkulu kısmına bakıyorken, insanların yalnızca şehvetle yaklaşması can sıkıcı. Nick değiştirme şansım olsaydı bunu yapardım, ama öyle bir seçeneğim de yok..."

Ani bir şekilde arkasından gelen sandalyenin yere sürterken çıkarttığı yüksek ses yerinde sıçramasına neden olurken, aynı zamanda ortaya çıkan kulak tırmalayan sesle yüzlerini buruşturmuştu ikisi de.

Harry arkasını dönerek buna neden olan kişiye ters bakışlarını yönlendirdiyse de, takım elbiseli adamın arka profilini görebilmişti yalnızca o kapıdan çıkarken. Ve sonrasında adam kapının örtülmesiyle birlikte gözden kayboldu.

Sınır koyacağım deyip unutan koca yürekli Veno'ya alkış?

𝐂𝐨𝐧𝐧𝐞𝐜𝐭𝐞𝐝𝟤.𝐦𝐞//𝐋𝐚𝐫𝐫𝐲 𝐒𝐭𝐲𝐥𝐢𝐧𝐬𝐨𝐧Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin