9.7

751 102 180
                                    

Kış zamanları

"Louis ve Harry, hemen uyanmazsanız tepenizden aşağı buz gibi suyu dökmek için geleceğim!"

Mathilda'nın kapının arkasından yükselen sesiyle yüzümü buruşturdum ve gözlerimi araladım. Gözlerimi araladığımdaysa karşılaştığım maviliklerle buluşan bakışlarım, ikimizin de aynı anda gülümsemesine sebep olmuştu. Sakin bir tebessümle onun da gülümseyen yüzünü izlerken birden irice açılan gözlerim onun aslında beklediği, hatta geç bile kalmış olan panikli ifademle yeni uyandığını belli eden boğuk sesiyle gülmesine yol açtı.

"Louis!" diye resmen çığırmamla o kadar sakin bir  şekilde, "Bebeğim," diye yanıtladı ki bu benim tekrar, "Louis!" diye öfkeyle bağırmama yol açtı.

"Demek ki birileri bugün evleneceğini hatıramış," diye güldüğünü duydum Alexa'nın kapının diğer ucundan. Muhtemelen o da bizi uyandırmak için gelenlerden birisiydi ama bunu söyleyip ortadan kaybolmuştu.

"Siz beş kişi toplanınca bir beyin edip bunu bana hatırlatamıyor musunuz?!"

Söylenmeme karşılık, "Neden?" diye sordu Ashley bana laf sokmasına son iki saniye kalmış gibi bir ses tonuyla. Başka bir yerden bağırdığı son derece belliydi. Bir, iki; "Sen düğünün olduğunu unutacak kadar beyinsizsen bu bizim suçumuz mu?" Ve işte... Sevgilisine dokundurma yapmama bile müsaade etmiyordu.

Louis tüm bu söylenmelere hiç de aldırmayarak beni kollarıın arasına çekti ve, "Daha saatler var," dedi. "Sakin ol, güzel bebeğim."

Oflayarak sarılışına karşılık verdim ve gözlerimi yumdum. Hatırladığım düğün meselesiyle birlikte ayılmam saniyelerimi almıştı fakat şu an ona sarılıp biraz sakinleşmek istiyordum. Benim tam düşündüğümün aksineyse birden odaya dalan Gemma, bu isteğimin bile bana fazla olduğunu belirtmekte oldukça başarılıydı.

"Kalkın, kalkın!" diye bağırarak üzerimizden yorganı çekmesi, sonrasındaysa sadece iç çamaşırlı halimizi görerek, "Eww," diye söylenmesinin ardından yorganı tekrar saniyeler içinde üzerimize atması bir oldu. Odadan da aynı hızla çıkarken, "Kalkın, annem de geldi," diye homurdanmıştı.

"Kendimi altı kadının arasına düşmüş zavallı bir çocuk gibi hissediyorum," dedim umutsuz bir sesle.

"Zaten öylesin."

Ona atacağım kötücül bakışları hissetmiş gibi yüzümü boynuna gömerken, "Neyse ki ben Zayn ve Liam'layım," diye inadına ekleme yapmıştı. "Annenle Gemma da geldiğine göre ben kaçayım."

"Beni onların arasında yalnız mı bırakacaksın gerçekten?" diye sordum sanki duyacaklarmış gibi korkulu bir fısıltıyla.

"Evet."

"Seni kemiririm," diye tehdit ettim onu. "Uyuz uyuz konuşma benimle."

"Çok eğleniyorum, sus."

Dediğimi yaparak boynunu ısırdığımda gürültüyle acılı bir şekilde inledi. Tam bu sırada odanın kapısından dönen annemi de görebilmiştim ve bu öylesine utanmama sebep oldu ki, acısını tekrardan çıkartarak ısırdığım boynu yine ısırdım. Karşılığında da Louis'nin beni yataktan atacağını kesinlikle tahmin edememiştim. Yerde çaresizce popomu ovarak ona acıklı gözlerle baktığımda, bugün beni şaşırtmaya yemin etmiş gibi kendisini de yataktan aşağı, yanıma attı. Yere. Bam diye? Birden?

"Aman Tanrım, diye fısıdadım yanımdaki Louis'ye bakarak. "Delilerin arasında kalmışım da haberim yokmuş..."

Bu kez onu da umursamayarak yerden kalkarken Julia'nın kısılmış, şaşkın ve garipsemiş bakışlarıyla karşılaştım. Bunların hepsi sırayla bizi basmaya yemin mi etmişlerdi? Neyse ki sonra da hiçbir şey demeden kapıyı sessizce kapattı. Louis onun bu tepkisine karşılık yerde kahkaha atarken bense yüzümü buruşturup kederle iç çekmiştim.

𝐂𝐨𝐧𝐧𝐞𝐜𝐭𝐞𝐝𝟤.𝐦𝐞//𝐋𝐚𝐫𝐫𝐲 𝐒𝐭𝐲𝐥𝐢𝐧𝐬𝐨𝐧Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin